Barış Pehlivan: Sedat Peker ile ne konuştum?
"Silivri üzerine çok kitap yazıldı. Ama ben biliyorum ki, asıl anılar henüz yazılmadı"
Barış Pehlivan: Sedat Peker ile ne konuştum?
"Silivri üzerine çok kitap yazıldı. Ama ben biliyorum ki, asıl anılar henüz yazılmadı"
Pehlivan, bugünkü yazısının “Peker ile ne konuştum?” başlıklı kısmında Ergenekon davasında tutuklandığı dönemde Peker ile Silivri Cezaevi’nde yakın bir koğuşta kaldığını hatırlattı:
Hayat ne garip. Bu ülkede ben Sedat Peker ile aynı “terör örgütüne” üye olmakla suçlanıp yargılandım. Ergenekon kumpasından Silivri’de tutukluyken biraz ötedeki koğuşta Peker yatıyordu. Kelebek operasyonundan tahliye olmasına günler kala, Fethullahçılar onu da Ergenekon’dan tutukladı.
“Düşünüyorum şimdi o günleri... Cezaevindeki Peker’i nasıl hatırlıyorum?” diyen Pehlivan, şöyle yazdı:
Avukat görüşüne çıktığımızda koridorda karşılaşırdık. Normalde tutukluların birbiriyle konuşması yasaktı. Ancak tutuklu Peker olunca, gardiyanlar bir şey diyemiyordu. İnsana garip gelen ve dahası sert yüzünü bildiğim için biraz da endişelendiren bir nezaketi vardı. Her karşılaşmada, benim de aralarında olduğum tutuklulara “Bir şeye ihtiyacınız var mı” diye sorduğunu anımsıyorum.
Benim yoktu. Ama birçok tutukluya bulamadıkları kitabı temin ettiğini duyardım.
Koğuştaki televizyonun bir kanalında merkezi sistemden sinema filmi yayını yapılırdı. Oradaki filmlerin seçiminde Sedat Peker’in katkısının olduğu konuşulurdu hep.
Bir gün koğuşun kapısı açıldı, gardiyan elinde kocaman bir Maldivler fotoğrafıyla geldi. Meğer Sedat Peker duvarlara asılsın diye tüm koğuşlara manzara posteri hediye etmişti. Cezaevinde tevatürdü, güzelliğe meraklı Yalçın Küçük’e ise dünyaca ünlü modellerin fotoğraflarını gönderdiği iddia edilirdi.
Silivri’deyken Fethullahçıların Aksiyon dergisine verdiği söyleşi çok tartışıldı. “Çıkmak için pazarlık yapıyor” diye konuşuldu. Doğru muydu, bilmiyorum. Ama ceza almaktan ve Ergenekon tahliyelerine kadar içeride kalmaktan kurtulamadı. Üyelikten ceza alması ise onun profiline göre az bulundu. Öyle ya gazeteciler bile müebbetlik olmuştu.
Silivri üzerine çok kitap yazıldı. Ama ben biliyorum ki, asıl anılar henüz yazılmadı.
Cumhuriyet, Independent Türkçe