Barış Pınarı Harekatı'nın büyük kazancı...

Nihat Genç, bugün kaleme aldı

Barış Pınarı Harekatı'nın büyük kazancı...




Nihat Genç'ten bomba açıklama: Barış Pınarı Harekatı'nın büyük kazancı...

Yazar Nihat Genç, bugün kaleme aldığı "Harekatın ilk büyük kazancı" başlıklı yazısında dikkat çeken ifadeler kullandı.

 

OdaTv'den ayrılan Nihat Genç, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde yuvalanan teröristlere yönelik başlattığı Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin dikkat çeken bir yazı kalema eldı. 

VeryansınTV yazarı Genç'in "Harekatın ilk büyük kazancı" başlıklı o yazısında bazı bölümler:

Özet, harekatın en büyük kazancı, elli yıldır korkusuyla ertelediğimiz yalnızlığımızla yeniden tanışmak oldu, bu sefer, yalnızlığımızı göze alacağız, yalnızlık korkusuyla elli yıldır bizi FETÖ’ye PKK’ya boyun eğdiren siyasetler karşısında nihayet kendine güvenen yepyeni bir milli siyasetin içinde olacağız.

Barış Pınarı Harekatı başlar başlamaz önce döviz yükseliyor korkusu, sonra, yapayalnız kalıyoruz tehditleri ve sonra PKK güdümlü savaşa hayır kampanyaları.

Sonra ABD’den yaptırımlar, AB, İran karşı çıkıyor, sonra Trump twitleri sonra Erdoğan’a yazılmış bir mektup, sonra, ülkemize saldırmaya başladılar ve ‘gerçekler’ akın akın ön cephede yerini almaya başladı.

En büyük hazinemiz

Harekat daha haftasını doldurmadan Türk siyaseti som altın değerinde ‘gerçeklerle’ hızla yüzleşmeye başladı.

Bugüne kadarki halimiz (siyasetimiz) nasıldı? Şöyle: teröristler bizi kırk yıldır içerden ve sınırdan vuracak ve durmaksızın öldürecek, havaya uçaracak ve bizler ‘yapayalnız’ kalmayalım ‘düşmanlarımız çoğalmasın’ diye ses çıkartmayacağız.

Bugünkü vaziyet nedir, sınırdan teröristlerin üstüne henüz on adım gitmeye başladık ki dost-düşman dünya karşımıza dikildi.

En değerli madenimiz en büyük hazinemiz, bu gerçektir.

Dost düşman istiyor ki...

Kimsenin şüphesi olmasın Barış Pınarı Harekatı Türkiye’nin risk alarak meydan okuyarak artık yeter dur diyerek kimliğini şahsiyetini uzun vadede yavaş yavaş ortaya çıkartacak. Bıkanlar teslim olanlar yorulanlar göze alamayanlar korkaklar yarı yolda kalacak Nuh’un Gemisi faresiz yılansız sırtlansız yoluna devam edecek.

Dost düşman istiyor ki PKK varlığını sürdürsün silahlansın ve Türkiye’ye içerden dışardan saldırarak ekonomisini askerini direncini iç huzurunu bozsun ve çözülsün ve açılıma terör örgütüyle masaya oturmaya yanaşıp topraklarını ikiye bölsün.

Türkiye bütün riskleri göze alarak...

Türkiye Barış Pınarı Harekatı’yla bütün riskleri göze alarak 'artık varlığımı ispatlamak zorundayım' dedi ve henüz ilk haftasında Türkiye’yi içten içe kemiren bir büyük ‘huzursuzluğun’ üstüne yürüdü. Sınırlarına kadar kovulmuş bu huzursuzluğun üstüne yürümezsen bu huzursuzluk tekrar eski günlerdeki gibi içerde zaten sizi yiyip bitirecek.

Tehlikeler ve belirsizlikler içindeki elli yılın muğlak siyasetleri buraya kadar, cesur ve kararlı ordumuz içerde dışarda düşmanı artık dünden daha iyi tanıyor, bundan büyük ‘güzellik mi’ olur. Düşman kim, değil bilmek işte henüz on adım ancak ilerlediğimiz ön cepheden elimize gelen ilk bilgilerdir.

Cumhurbaşkanı’nın ağzından bilgilendiğimiz haliyle artık harekat bu eşsiz değerde bilgilerle kararlarını verecek.

Kusursuz bir doğum bizi bekliyor

Bu taptaze capcanlı bilgilerle cephede neler olur bilinmez ama bu pırlanta değerinde bilgilerle iç cephede ve Türkiye’nin yeni kurulacak dünyasında Türkiye’ye tarihi yönelimleriyle bağımsızlıktan yana yepyeni imkanlar sunacak.

Belki ateşlere düşeceğiz yanacağız eziyet işkence yoksulluk çekip kavrulacağız, Kıbrıs Harekatı sonrası ampul gaz yağ bulamadığımız günlerin korkusuna düşeceğiz, ama, boyumuzu posumuzu direncimizi gücümüzü test edip direne direne geri çekilsek dahi siyasi ruh ve kuvvetimizin ölçüsünü gücünü öğrenmiş olacağız.

(Bakın, mesela, Çin bile harekata karşıymış, ne kadar güzel, olur da Avrasya’ya yönelirseniz bizi bekleyen belaları da erkenden öğrenmiş olduk, fena mı, bu az bir bilgi mi?)

Şimdi Türkiye’de sahici som altın bir ‘gerçek’ dölleniyor, büyük gerçeğimize ‘gebe’yiz.

Kusursuz bir doğum bizi bekliyor.

İlerleme ya da çekilme her iki halde de ‘gerçek’in doğumuyla yüzleşeceğiz.

Bu eşsiz mucizevi bilgi ve doğum şudur: Yalnızlıktan korkmamak.