Batı Hangi Yaptırımlarla Rusya’yı Hedef Alabilir?
ABD’nin Ukrayna'da Askeri Seçenekleri Neler?
Batı Hangi Yaptırımlarla Rusya’yı Hedef Alabilir?
ABD Senatosu’ndaki Demokratlar aralarında Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in ve bankacılık kurumlarının da bulunduğu Rus hükümet ve ordu yetkililerini kapsamlı yaptırımlarla hedef alacak bir tasarı sundu.
Beyaz Saray’dan bir yetkili Çarşamba günü Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, ‘‘Rusya Ukrayna’dan toprak almak için konvansiyonel birliklerini kullanırsa bunun ciddi ekonomik karşılığı olacak’’ dedi.
Rusya’nın Ukrayna sınırında binlerce asker konuşlandırması Kiev ve müttefikleri tarafından askeri harekata hazırlandığı şeklinde yorumlanarak kaygıya neden oluyor.
Ukrayna’yı işgal etmeyi planladığını reddeden Rusya 2014’te Kırım’ı ilhak etmesinin ardından ekonomik yaptırımlara maruz kamıştı.
Eski bir Rus casusunun 2018’de İngiltere’de zehirlenmesi ve Donald Trump’ın kazandığı 2016 başkanlık seçimlerine Rusya’nın müdahale ettiği iddialarına ilişkin soruşturmanın ardından bunlara bir dizi yaptırım daha eklenmişti.
Rusya’ya Ukrayna’ya saldırması durumunda uygulanması olası bir dizi yeni yaptırım arasında şunlar yer alıyor:
Çip ihracatına kısıtlama
Bazı kaynaklara göre Beyaz Saray ABD çip sanayisine Moskova'nın Ukrayna'ya saldırması halinde Rusya'ya yapılan ihracatta yeni kısıtlamalara hazırlıklı olması mesajını verdi. Bunlar, Rusya’nın küresel elektronik malzemelerine erişiminin potansiyel olarak engellenmesini içeriyor.
ABD ve diğer Batılı ülkeler Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği’ne ciddi teknolojik yaptırımlar uygulamış ve bu yaptırımlar Sovyetler Birliği'nin teknolojik ilerlemesinin önüne geçmişti.
Mali yaptırımlar
ABD ve Avrupa Birliği (AB) halihazırda Rusya’nın enerji, finans ve savunma sektörlerine yaptırımlar uyguluyor.
Şimdiyse Beyaz Saray, Rusya'nın en büyük bankalarına kısıtlama getirmeyi değerlendiriyor. Washington, daha önce Moskova'nın rubleyi dolara ve diğer para birimlerine çevirme kabiliyetini hedefleyen tedbirleri de gündeme getirmişti. Washington ayrıca devlet destekli Rus Doğrudan Yatırım Fonu'nu da hedef alabilir.
ABD eski Dışişleri Bakanlığı ekonomistlerinden Mark Stone’a göre bireysel şirketlere uygulanan yaptırımlar genelde bütün sektörü olumsuz etkiliyor ve yatırımcılarda kısıtlamaların arttırılabileceği kaygısına yol açıyor.
Atlantik Konseyi uzmanlarından Brian O’Toole ise Rus bankalarıyla yürütülen tüm işlemlere yaptırım uygulamanın ve mal varlıklarını dondurmanın Rusya’yı SWIFT küresel mesaj sisteminden çıkartmaktan çok daha etkili ve hedefli olacağını söylüyor.
O’Toole, Rusya’nın uluslararası finans işlemlerinde çok kullanılan SWIFT’e erişimini kesmenin yalnızca ABD, İngiltere ve Avrupa’nın yaptırımlarından sonra olması halinde anlamlı bir adım olacağını söylüyor.
Kişilere yaptırım uygulanması
Belirli kişilerin mal varlıklarının dondurulması ya da seyahat yasağı getirilmesi sıklıkla başvurulan bir yaptırım aracı.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıya hazırlandığı gerekçesiyle geçen hafta Demokratlar tarafından Senato’ya sunulan yaptırım tasarısı Putin dahil olmak üzere Rus hükümet ve askeri yetkililerine kapsamlı yaptırımları içeriyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, ‘‘Rus Cumhurbaşkanı’na yaptırım uygulama fikri Moskova ve Washington ilişkilerini koparmakla aynı anlama gelecektir’’ dedi.
Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılması
Bir diğer sert yaptırım Rus finans siteminin SWIFT sisteminden koparılması olabilir. SWIFT para transfer talimatları gibi finansal talimatların gönderilmesinde ve alınmasında kullanılıyor.
200’den fazla ülkede 11 binden fazla finans kurumu tarafından kullanılan SWIFT, Rusya Merkezi Karşılıklı Takas Merkezi (NCC) başkanı Eddie Astanin'in de aralarında bulunduğu 25 üyeli bir yönetim kurulu tarafından yönetilen merkezi Belçika’da bulunan bir kooperatif.
Daha önce SWIFT sisteminden çıkartılan ülkelerden biri İran. 2012 yılının Mart ayında Tahran’a nükleer programı nedeniyle uygulanan uluslararası yaptırımlar artınca SWIFT, İran bankalarıyla bağlantısını kesmişti.
Düşünce kuruluşu Carnegie Center’ın Moskova şubesine göre bu hamlenin ardından ülke petrol ihraç gelirinin yarısını ve dış ticaretinin yüzde 30’unu kaybetti.
İran’ın ekonomisi daha küçük ve Rus ekonomisi kadar uluslararası sitemle bağlantılı değil. Rusya’nın batı ekonomisiyle bağlantısı ise şimdiye kadar Moskova’yı yaptırımlardan koruyan bir kalkan görevi gördü.
Carnegie Moskow Center’dan Maria Shagina’ya göre bu durumdan en çok etkilenecek ülkelerin başında Rus bankalarıyla en sık SWIFT kullanan ABD ve Almanya yer alıyor.
Rusya’nın SWIFT ile bağlantısının kesilmesi ilk olarak Moskova’nın Kırım’ı ilhak ettiği 2014’te gündeme gelmişti. Bu durum Moskova’nın alternatif bir mesaj sistemi olan SPFS’i kurmasıyla sonuçlanmıştı.
Rus merkez bankasına göre SPFS ile gönderilen finansal işlem mesajı sayısı 2020’de 2 milyona ya da Rusya iç trafiğinin beşte birine ulaştı. Merkez bankası 2023 yılında bunu yüzde 30 oranında arttırmayı hedefliyor. Ancak Shagina’nın 2021’de yazdığı bir makaleye göre SPFS sistemi işlemlerin ölçeğini sınırlandırıyor ve yalnızca hafta içi çalışıyor. Bu nedenle sistem yabancı üye çekmekte zorlanıyor.
Atlantik Konseyi’nden O’Toole, Rusya’nın SWIFT’ten çıkarılmasının ilk aşamada bazı aksaklıklara yol açabileceğini ancak bunun etkisinin zaman içinde azalacağını belirtiyor.
O’Toole, ‘‘Bazı ödemeler gecikebilir ve yeni ödemelerin yapılmasında maliyetler artabilir. Ama geniş ölçekte konuşmak gerekirse Rusya ile ticarette uzun süreli büyük bir çöküş olması olası değil. Tabii ticaret yasal olduğu; yaptırıma maruz kalmadığı sürece’’ diyor.
Tahvil piyasasına darbe
Rus tahvillerine erişim gittikçe daha fazla kısıtlanıyor ve kısıtlamalar ikincil piyasa katılımının yasaklanmasıyla daha da arttırılabilir.
2021 yılının Nisan ayında Başkan Joe Biden, Rusya’yı seçimlere müdahale etmekle suçlayarak Amerikalı yatırımcıların ruble cinsinden tahvil alımını yasaklamıştı.
2015 yılında uygulanan yaptırımlar Rusya’nın gelecekteki dolar borcunu birçok yatırımcı ve borsa endeksi için elverişsiz hale getiriyor.
Yaptırımlar Rusya’nın dış borcunun 2014’ün başından bu yana yüzde 33 azalmasına ve 2021’in üçüncü çeyreğinde 733 milyar dolardan 489 milyar dolara inmesine neden oldu.
Borcun azalması bir ülkenin görünürdeki karnesini ilerletse de onu ekonomik büyüme ve kalkınma sağlayan mali kaynaklardan mahrum bırakabilir.
VOA