Ben AKP’ye sadık kaldım. Ben her zaman verdiğim sözde sadık kaldım.
"AKP İÇİNDE KENDİNİ LİDERLİĞE HAZIRLAYANLAR BİZİ TEHDİT GÖRDÜ"
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Yeniçağ TV'de Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu'nun sorularını yanıtladı. Davutoğlu, AKP'den kopuş sürecinden son yaşanan gelişmelere kadar gündem yaratacak açıklamalarda bulundu.
"AKP içerisinde kendini liderliğe hazırlayanlar bizi tehdit olarak gördü" diyen Davutoğlu, Orhan Uğuroğlu'nun "Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?" sorusuna, "İddiasız bir siyasi harekette bulunmam ama bu konuyu arkadaşlarımla istişare etmem gerekiyor." şeklinde cevap verdi.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı'nın başlattığı bağış kampanyasını, "Devlet halktan destek beklemez" diyerek eleştirirken, Suriye'de Erdoğan'ın talimatı dışında bir politika izlemediğini ifade etti.
Davutoğlu, İYİ Parti lideri Meral Akşener'in "Memleket Masası" kurulması yönündeki çağrısı için ise, "Sayın Akşener’in Memleket Masası teklifini çok olumlu karşıladım. Sayın Cumhurbaşkanı bunu teklif etseydi çok daha iyi olurdu. Sayın Akşener’in bu teklifi ufuk açıcı bir tekliftir." şeklinde konuştu.
Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları şu şekilde;
Türkiye’de daha iyi bir fikri hayata geçirebilir miyiz diye kurduk partimizi. Bazen kader sizin planınızın dışında seyreder. Danışmanlık görevimin ardından ayrılık düşünürken, milletvekilliği teklifi geldi. O dönem üniversite açma planlarımız vardı. 2008’deki parti kapatma davası döneminde siyasette kalma kararımı verdim. Ben siyasete o zaman girdim. Bazıları benim Başbakanlık’tan ayrıldığım için bir hırs ile hareket ettiğimi düşünüyor. Ama öyle olmadı.
"AKP'YE SADIK KALDIM"
Bir süreç var, bir kere ben siyaset bilimciyim. Türkiye’nin yakın tarihindeki en etkili şey 27 Nisan oldu. 27 Nisan’dan 2008 parti kapatma davasına kadar olan süreçte siyasete geçiş sürecim oldu. Bizler hep birlikte bir mücadele verdik. Bunu zikretme sebebim şu; siyasete hırsla değil, azimle geldim.
Ben AKP’ye sadık kaldım. Ben her zaman verdiğim sözde sadık kaldım.
"CUMHURBAŞKANI SÖYLEDİKLERİMİZİ GÖRMEZDEN GELİYORDU"
Türkiye’nin ekonomik olarak en zor olduğu dönemde sosyal dengeyi sağlamaya çalıştık. İçeride söylediğimiz sözlerin anlamı kalmadı. Sayın Cumhurbaşkanı bizim söylediklerimizi görmezden geliyordu. AKP’nin çevresindekiler nüfuz edebiliyordu. Beni Başbakanlıktan ayrılmaya zorlayan ayak oyunlarını yaptıklarında. Benim halk nezdinde itibarımın sarsılacağını düşündüler. Bana ev hapsi muamelesi yapıldı. Konferanslarım iptal edildi.
"AKP İÇİNDE KENDİNİ LİDERLİĞE HAZIRLAYANLAR BİZİ TEHDİT GÖRDÜ"
Ben AKP tabanından bir ilgi gördüm. Kasti olarak benim elimde kimseye haksızlık yapılmadı. Birileri siyaseten yok etmek istiyor ama bir teveccüh var. AKP içinde kendini liderliğe hazırlayanlar, Erdoğan sonrasına hazırlananlar bizi bir tehdit olarak gördü. Şimdi beni saf dışı bırakanlar birbirleri ile mücadele ediyor.
Şu anda her gün nerede bir girişim varsa bize yazıyorlar. Erzurumspor’da korona çıkmış. Liglerin başlaması yeniden gözden geçirilsin diye bir şey hazırlıyoruz. Korona döneminde her hafta çıktım, salgını izleyen bütün kurumlardan gelen doneler üzerine açıklamalar yaptım.
Samimi ve ehil insanları seçtik. Biz bir düşünce kulübü değiliz. Biz bu halkın damarlarına işleyecek bir hareket kuruyoruz. 50 il başkanı atadık. 20 kadarında da kongreye gidecek ekip neredeyse hazırladık. Konya’ya 8 Mart’ta gidişim, orada karşılanmam son dönemde bir siyasi hareketin yaptığı en geniş katılımlı program oldu.
Türk siyasi tarihinde en hızlı örgütlenen, en çok proje üreten parti olmuştur. Kimse Gelecek Partisi'ni hafife almasın.
CUMHURBAŞKANI ADAYI OLACAK MI?
Ben ilim yaptığım için profesör oldum. Kestirmeden Cumhurbaşkanı olayım diye bir siyasi harekete girişmem. Şunu da söyleyeyim geçen birkaç arkadaşım söyledi ‘Adayımız Davutoğlu’ diye. İddiasız bir siyasi harekette bulunmam ama bu konuyu arkadaşlarımla istişare etmem gerekiyor.
İddiamız iktidar olmaktır. Meclis’te çoğunluğa sahip olmaktır. İddiamız milletin gönlüne girmektir, o günden sonra Cumhurbaşkanlığı gelir.
ERKEN SEÇİM AÇIKLAMASI
1 Kasım 2015’te seçimi kazandıktan sonra 4 yıl seçim yok demiştik. 6 ay sonra böyle oyunlar oynanacağını öngöremedik. 2023’de seçim olup olmayacağını da bilemem o yüzden. Yarın seçim olacak gibi çalışmamız lazım.
Biz kendi başımıza olacak herhangi bir seçime girebilmenin bütün yollarını deneyeceğiz. Haziran ayı içinde kongremizi yapacaktık korona biraz engelledi. 2021’de olabilecek herhangi bir seçime girebileceğimizden eminim. Bu sene bir şey olursa da o günkü duruma bakarız. Ben böyle bir ihtimali düşünmüyorum. Böyle bir ihtiyaç zuhur edeceğini düşünmüyorum.
Bizim kendi başımıza seçime girebilmenin başka yolları olabileceğini düşünüyorum.
"ERDOĞAN'IN HAKKIMDAKİ AÇIKLAMALARI BENİ DERİNDEN YARALADI"
Ben spekülasyonla yaşamadım. Ramazandayız gıybeti de doğru görmedim. Devlet adamı olarak önüme gelen bir veri varsa incelerim. Sayın Erdoğan’ın benim hakkımda bu tarz açıklamaları beni derinden yaraladı.
Sayın Erdoğan’a bir çağrıda bulundum. O bana böyle ağır bir ithamda bulunmasa böyle bir şey yapmazdım. Bunu kendisini zan altında bırakmak için de yapmadım. Ben el emeğim ve babamdan kalan bir miktar imkânı değerlendirmiş bir insanım. Ben açıklama yaptım ‘Bütün yakınlarım araştırılsın.’
TRUMP'IN ERDOĞAN'A MEKTUBU
Türkiye Cumhuriyet Cumhurbaşkanı’na ‘Aptal olma’ ifadesine sessiz kalınmasını içime sindiremedim. Böyle bir mektuba biz muhatap olmamalıydık.
"TÜRKİYE’NİN KATAR’LA İŞ BİRLİĞİ YAPMASI DOĞRUDUR"
Bizim milli savunma sanayi kapasitemizi güçlendirmemiz en önemli gerekliliğimizdir. Ben daha baş danışman iken, ROKETSAN’a ASELSAN’a ziyaretler yapmıştım. Bu konuda atılan her adıma destek olurum. Ciddi mesafeler almıştık, hala da aldığımızı düşünüyorum.
Tank Palet Fabrikası konusunda finanslar gücü yüksek ülkeler arasındaki birlikte iş birliği yapılması doğal ve gereklidir. Onun için her türlü savunma sanayi iş birliğine olumlu baktım. Türkiye’nin Katar’la iş birliği yapması doğrudur. Ama hazır fabrikayı paylaşmanın gereği yoktu. Yeni bir teknoloji üzerinde çalışılmalıydı. Şeffaflık ilkesine dikkat edilmedi. Böyle olmaz.
"DEVLET HALKTAN DESTEK BEKLEMEZ"
Kişisel ilişkiler ile ülke yönetmek doğru değildir. Devlet halktan destek beklemez. S400’e yaptığınız harcama, koronada kullanılabilirdi. Halen bir savunma sistemimiz yok. Yarın bir saldırı olsa bizi ne koruyacak? O zaman S400’leri neden satın aldık? S-400 kararı kurumsal akıldan geçerek alınan bir karar değil. İki lider arasındaki samimiyet neticesi bir karar alınıyor. Başka bir liderle anlaşılınca başka bir karar alınıyor.
TÜRKİYE'Yİ SURİYE BATAĞINA SOKTUNUZ TARTIŞMASI
Suriye’de yanlış giden bir şeyleri bizim üzerimize yıkmak siyasi ahlaksızlıktır. Devlet edebinden yoksunluktur. Adnan Menderes asıldığında Hasan Polatkan “Benim bir şeyden haberim yok” dememiştir.
Burada benim özellikle söyleyeceğim şey hepimiz benzer ithamlarla karşılaşabiliriz. Ben Dışişleri Başdanışmanıydım o zaman da Bakan’dan çok bana yüklenildi. Dışişleri Bakanı oldum yine bana yüklendiler.
Ben çıkıp da “Ya bu ülkede başbakan da var” demedim. Başbakan olduğumda Suriye dosyasını sordum. Bir gün MGK toplantıları Bakanlar Kurulu toplantılar, gizlidir, kayıtlara geçmiştir. Ben çok erken vakitlerde Dışişleri Bakanı olarak Suriye’de yapılması gerekenleri söyledim. O günler söylediklerim yapılmadığı için Suriye’de buraya gelindi.
Hiçbir zaman Cumhurbaşkanından habersiz bir karar alınmadı. Ben Türkiye’nin bu konuda suç işlediği görüşünde de değilim. Bütün bir ülkeyi zan altında bırakmak istiyorlar. Esad halkından bir milyon insanı katletti. Halkın üçte ikisini yerinden etti. O suçlu değil.
Ona destek veren ABD, Rusya suçlu değil. Bölgedeki teröristler suçlu değil de Türkiye suçlu öyle mi? Türkiye içinde de Davutoğlu. Böyle bir şey olabilir mi?
"FETÖ’NÜN TSK’DA BU KADAR GÜÇLÜ OLDUĞUNU BEN BİLEMEZDİM"
FETÖ’nün TSK’da bu kadar güçlü olduğunu ben bilemezdim. Suriye’ye dönük her operasyonu içeriden baltaladığını bilemezdim Dışişleri Bakanı olarak. Bunu bilmesi gereken Başbakandır, Genelkurmay Başkanıdır. 15 Temmuz’u yapan FETÖ, Türkiye’yi Suriye bataklığında tutmak için her şeyi yaptılar. MİT operasyonu, benim odamın dinlenmesi. Bunları ben mi denetleyecektim?
Dönemin bazı bakanları da bugün kenardan seyrediyor. Siz o zaman ne yapmaktaydınız?
"SURİYE'DE ERDOĞAN'IN TALİMATI DIŞINDA BİR POLİTİKA İZLEMEDİM"
Sayın Erdoğan’a, Sayın Gül’e, Genelkurmay Başkanıma, benim dönemimde görev yapan, ilgili Bakanlara ve hasseten Sayın Erdoğan’a soruyorum; onların emir ve talimatları dışında ben bir politika belirleyip ülkeyi zarara sokmuşsam işte ben buradayım. Çıksınlar desinler ki “Davutoğlu şu şu uygulamaları yaptı ve ülkeyi zarara soktu”
Ben sayın Erdoğan’a hitaben söylüyorum. Eğer bunu demiyorsanız çıkın bütün bu politikaları sahiplenin. Prestij kazandığınız durumlarda öne çıkmanız, halk tarafından eleştiri konu olan durumları başkalarına yıkmanız size yakışmaz.
"AKŞENER’İN MEMLEKET MASASI TEKLİFİNİ ÇOK OLUMLU KARŞILADIM"
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilince yetki kullanmak istedi. Ben de halk tarafından seçildim bir yetki çatışması ortaya çıktı. Şimdi yeni bir sisteme ihtiyacımız var. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı’nın da bütün partilerinde bir ortak akılda buluşması lazım. Sayın Akşener’in Memleket Masası teklifini çok olumlu karşıladım. Sayın Cumhurbaşkanı bunu teklif etseydi çok daha iyi olurdu.
Sayın Akşener’in bu teklifi ufuk açıcı bir tekliftir. Siyasi olarak mahallelerimizden çıkıp çevremize açılalım. Bunun kurumsallaşması Sayın Cumhurbaşkanı’nın lehinedir. Ne kadar çok insan elini taşın altına koyarsa işin yükü o kadar çok paylaşılır.
"ANKARA BAROSU'NUN TEPKİSİ AYIPTI"
İstanbul sözleşmesi konusunda çok spekülasyonlar yapıldı. Yasalar, eksiklikler görüldüğünde yeniden tanzim edilebilir şeyler. Adalet ve Aile Bakanlığının ortak bir çalışmasıydı. İstanbul’da imzaladığımız bir sözleşmeydi. Kadına karşı şiddet hususunda bir düzenlemeydi ve ben şahsen kadına karşı şiddet konusunda alınacak her tedbiri destekledim.
Kadına ve çocuğa karşı şiddetin meşru görülen bir tarafı yoktur. Şimdiki tartışma İstanbul Sözleşmesinin dışına çıkan bir tartışma. Ama hepimizin mutabakat içinde olması gereken şey kadına karşı şiddeti karşısında durmaktır.
Sayın Diyanet Başkanı tabii ki topluma mal olmuş konularda bir şeyler söyleyebilir. Doğru söylememiz, yanlış söylememiz bir yana usul ve zaman önemlidir. Ankara Barosu’nun tepkisi ise bence bir hukuk çevresince ayıptı.
"BAŞKANLIK SİSTEMİNİ DESTEKLEMEDİM"
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini savunduğum, Cumhurbaşkanına oy istediğimi kimse gösteremez. O zaman bunu destekleseydim, bana kapılar kapanmazdı. Yüksek maaşlı bir yerde siyasete devam ediyor olurdum. Eşim, dostum olduğu için ciddi zararlar gören insanlar var. Bizimle ilişkilendirildiği için bir üniversiteye ceza kesildi. Benim kitaplarımın bile satışlarını engellemeye çalışıyorlar, raflarda görünmüyor.
ERDOĞAN TEK ADAM REJİMİNDEN VAZGEÇER Mİ?
Sayın Cumhurbaşkanı adına konuşmayı uygun görmem. Erdoğan anın gereğini yapan biridir. Kendisinin geleceği açısından başka bir yol görürse bu konuda adım atabilir. Karşı çıktığım bir esneklik ama bu esnekliğe sahip. Siyasi tutarsızlık için karşıyım buna.
"ERDOĞAN’A HAKKIMI HELAL ETMEM"
Bana çok söyleyenler oldu; aleyhimde yazan konuşan. Bir gün aradı Hakkınız helal edin dediler. Benim hakkım herkese helal. Dava diye savunduğumuz ilkelere zarar vermek konusunda hak helal etmek benim hakkım değil. Sayın Erdoğan için de aynısını söylüyorum. Hele hele Şehir Üniversitesi konusunda 7 bin öğrencinin geleceğini karartmak pahasına kapatılması konusunda ben hakkımı helal etmem. Üniversite kapatma konusunda kimin dahli olmuşsa hakkımı helal etmem.
"BİR TEK SPORCUNUN HAYATINI KAYBETMESİNİN BEDELİNİ KİMSE ÖDEYEMEZ"
Mutlaka Liglerin başlaması gerekiyorsa bir yerde bütün takımlar ayrı otellerde kalır, maçlar 15-20 gün içinde bitirilebilir. Bütün takımlar şampiyon ilan edilir ve tarihe böyle bir yıl da geçirilebilir. Bir tek sporcunun hayatını kaybetmesinin bedelini kimse ödeyemez. En az riskle oynatılmalı bunlar. Sağlıktan daha önemli hiçbir şey olamaz.
Kaynak Yeniçağ: Ahmet Davutoğlu'dan Yeniçağ TV'ye gündem yaratacak açıklamalar