Berat Albayrak Başkan Erdoğan'ın yanından neden uzaklaştırıldı?
Amaç, Ak Parti ve Başkan Erdoğan'ın arkasındaki halk desteğini eritmekti!
YUSUF İNAN YAZDI...
Berat Albayrak Başkan Erdoğan'ın yanından neden uzaklaştırıldı?
Ak Parti'nin bugün geldiği yeri, yıllar öncesinden gördüğü için, uzaklaştırıldı.
Günah keçisi ilan edildi.
Berat Albayrak, sosyal medya hesabından yayınladığı istifa dilekçesini hangi cümle ile bitirmişti?
“Allah sonumuzu hayretsin!”
Düşünün, Berat Albayrak gibi bir siyasetçi, Sadık Albayrak gibi bir babanın evladı, Erdoğan ailesinin damadı, Ak Parti'de ve Başkan Erdoğan'ın yanında kalmayı başaramadı.
Berat Albayrak'ın başaramadığını, kim başarabilir ki?
Kişiler, liderler, siyasi partiler gelir, geçer. Çileyi Türk Milleti çeker.
Abdülhamit, etrafındaki casuslardan yakınırken, döneminde Bediüzzaman lakabıyla anılan ateşin bir zekayı tımarhaneye kapattırmıştır.
Abdülhamit gibi zeki bir padişah, dostu ve düşmanı ayırt edememiş, yalnız kalmış, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü çaresizce izlemiştir.
Abdülhamit Han'ı ve Tayyip Erdoğan'ı, suçlamıyorum, kınamıyorum.
Biliyorum ki, bir kişi bir göreve, bir makama gelince etrafı anında sarılır, etrafında etten, kemikten kale örülür. En yakın dostlarının, aile efradının bile yanına yaklaşmasına izin verilmez.
Berat Albayrak, yakın tarihimiz için en somut örnektir.
Türkiye'ye, Türk Milleti'ne, Ak Parti'ye ve Recep Tayyip Erdoğan'a kurulan kumpası ve planı biliyordum.
Dünya alem biliyor, engel olmak için çok çabaladım.
Şehit Aileleri ve Gazileri sokağa dökerek halkı kışkırtmak, darbeye zemin hazırlamak için çalışıldığı dönemde, Başbakan Erdoğan'ı İzmir Şehit Aileleri ile buluşturdum.
FOTO: İzmir Şehit Aileleri Dernek Başkanı Yavuz Alphan
Şehit Aileleri ve Gazileri sokağa dökme planını bozdum.
17 – 25 Aralık ve 15 Temmuz Hain Darbe girişimi öncesinde yapılan planı tesadüf eseri öğrendim.
CHP'li bir yönetici ile ilgili bir haber dosyası geldi. İnceledim, haberi araştırmaya başladım. Haberi araştırırken, haberin taraflarına cevap hakkı için, yazılı soruları faksla gönderdim.
Hemen sonrasında, İzmir Vergi Dairesinden arandım. Muhasebe kayıtlarımız incelemeye alındı. Karşıyaka Adliyesi'nin Basın Savcısı E.B şirketin iletişim telefonuna mesaj göndererek, acil adliyeye gelmemi istedi. Gitmeyince, telefonla arayarak hemen Karşıyaka Adliyesine gelmemi istedi.
Belediye ekipleri evin su saatini söktü, ev on gün susuz kaldı. (*) Tüm bunlar, faksları gönderdikten beş dakika sonra yaşandı.
Ak Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı'nın şimdi yönetime aldığı bir kişinin talimatı ile şirketin ve evimin internet bağlantısı kestirildi.
Bunların hepsi belgeli.
Ak Parti iktidarında, CHP'li bir yöneticiyle ilgili haber dosyasını araştırıyorum. Ak Parti'nin İzmir İl Yönetimi içinden bir başkan yardımcısı, İzmir Vergi Dairesi, Karşıyaka Basın Savcısı harekete geçiyor.
Haber dosyası Ak Partili bir yöneticiye ait değil. CHP'li bir yöneticiye ait.
Aslan burcuyum!
Hiç baskıya gelemem. Oturdum, haberi yazdım ve yayınladım! (CHP Genel Başkanı ve Genel Sekreter'in "istediğiniz herşeyi verelim, istediğiniz kadar reklam verelim" tekliflerine rağmen)
Haber metnini milletvekillerine, devlet erkanına, bürokratlara, gazeteci ve yazarlara ait 35 bin mail adresine de gönderdim.
Arkasından, avukatım M.H ile birlikte Karşıyaka Adliyesi Basın Savcısı E.B'nin yanına gittik.
Basın Savcısı, "haberi yayımladın, artık gerek kalmadı. Ben suç işleme diye seni çağırmıştım" dedi. Avukatım ile Basın Savcısı tartıştı. "Siz savcısınız, kolluk kuvveti değilsiniz. Yayımlanmamış bir haber için böyle bir şey yapamazsınız. Bu yaptığınız yasalara aykırıdır", dedi.
Adalet Bakanlığı merak ederse, UYAP sisteminde yer alan tüm dosyaları, bir haber nedeniyle iki kez yagılandığımı, aynı mahkemenin, aynı hakimin iki kez yargılayarak iki ayrı karar verdiğini görebilir.
İşte bu süreçte içinde önemli siyasetçilerin ve önemli hukuk adamlarının da olduğu 300 kişilik bir örgütün varlığını tesadüfen öğrendim.
Benim yaptığım haber sessiz sakin çalışan, uykudaki örgütü uyandırmış!
Yine Adalet Bakanlığı inceleyebilir. Bir ay içinde İzmir, İstanbul ve Karşıyaka Adliyeleri bana soruşturma ve dava yağdırmaya başladı. İzmir Adliyesi Basın Savcısı her yazdığım haber için soruşturma açtı.
Dönemin Adalet Bakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Ak Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ şahittir... Belgeleri her ikisine de makamlarında teslim ettim.
*
Yine tesadüfen bu örgütün çalışmalarını ve hazırladığı planları, örgütün kimlerden oluştuğunu öğrendim.
Bu örgütün eli kolu uzundu.
Ak Parti Genel Merkezi'ni, Ak Parti İzmir İl Başkanlığı'nı, İzmir Vergi Dairesini, Adliyeleri, Cemaatleri bile harekete geçirebiliyordu.
Örgütün içinde de bana bilmeden bilgi aktaran bir haber kaynağım vardı. Bir de örgütün üst düzey yöneticisi benim çok yakından tanıdığım ünlü bir siyasetçi çıktı.
Ben örgütün sadece İzmir ile sınırlı olduğunu sanıyordum. Meğerse Türkiye genelinde büyük bir örgütmüş.
Amaçları, Ak Parti'yi içte birbirine düşürmek, Erdoğan'ın etrafındaki kadim dostlarını yanından uzaklaştırmak, Abdülhamit gibi Erdoğan'ı da yalnızlaştırmak, hile ve kumpaslarla iktidardan indirmekmiş..
Önceleri karşı oldukları Ak Parti'ye ve Tayyip Erdoğan'a yaklaşmak için harekete geçtiler.
Kısa süre sonra 17 -25 Aralık operasyonları başladı.
17 – 25 Aralık Operasyonları büyük yankı uyandırdı ama Ak Parti ve Tayyip Erdoğan'ın arkasındaki halk desteğini etkilemedi. Hatta daha da güçlendirdi.
Bu durumu görünce, Ak Parti ile F. Gülen'in arasına fitne sokarak, Ak Parti ve Erdoğan'a güç veren kolları kesmeye başladılar.
F.G'nin ekibi zaten öküzlerin önde gideniydi. Bu örgüt, en kolay F.G ekibini kullanıyordu.
15 Temmuz Hain Darbe Girişimi gösterdi ki, adamlar F.Gülen'in de etrafını sarmış, Cemaatin içinde istedikleri gibi at koşturuyorlarmış.
Ünlü bir siyasetçi aracı oldu, haberini yaptığım kişilerle beni barıştırdı. Gerçekte barışmadılar, öyle görünmeyi tercih ettiler.
Arkasından da, Bank Asya'daki, Zaman Gazetesindeki, Körfez Dersanelerindeki yolsuzluk dosyalarını el altından bana ulaştırdılar. Beni, Yerel Gündem gazetesini Ekrem Dumanlı, Bank Asya ve Fethullah Gülen ile üst düzeyde karşı karşıya getirdiler.
En kolay kullandıkları Ceamat'in avukatlarını, polislerini, istihbaratçılarını, bürokratlarını, hakimlerini ve savcılarını üzerimize saldılar.
Derdimizi kimseye anlatamadık!
Bir köşe yazısı ile Ak Parti'yi ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı uyarmak istedim.
Adliye üzerinden büyük bir operasyon hazırlandığını, yargı sistemi üzerinden Nitelikli bir Darbe yapılmak istendiğini yazdım.
ERDOĞAN İLE TÜRK MİLLETİ'Nİ KARŞI KARŞIYA GETİRME PLANI
O köşe yazısı ile Ak Parti ve Tayyip Erdoğan'ı, Türkiye ile Türk Milleti ile karşı karşıya getirme planı yapıldığını duyurdum.
Bu örgüt, köşe yazısının yayımlanmasından hemen sonra harekete geçti ve beni susturdu.
Gazetemi kapattırdı!
Yazdıklarımın dikkate alınmaması için itibarsızlaştırma kampanyaları düzenlendi. Bunu yaparken iktidar medyasını kullandı. O örgütün önemli isimleri, Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Emine Erdoğan'ın en yakınına kadar sızdı.
Benim sesimin duyulmasını engellediler...
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a ulaştım. Berat Albayrak bu örgütle biraz mücadele etti. Bunu gören örgüt, Berat Albayrak'ı günah keçisi ilan ederek tasfiye etti.
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerine günler kaldı.
Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan il, il gezip belediye başkan adayları için oy istiyor.
Görünen o ki, artık çok geç.
Adamlar başardı!
85 milyon Türk Milletini terör soruşturmalarının içine çekti, Ak Parti ve Başkan Erdoğan'ı Türk Milleti ile karşı karşıya getirdiler.
Hukuk ihlalleri ile Ak Parti ve Başkan Erdoğan'ın arkasındaki halk desteğini erittiler.
Ak Parti'yi bitirecek altın vuruş, Abdülhamit Gül döneminde adliyeler üzerinden yapıldı.
Ak Parti'nin duayen isimleri, Ak Parti kurucuları, bazı milletvekilleri, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ü uyardı. Bakan Gül, kumpası görmek istemedi. Hukuk ihlallerine destek veren açıklamalar yaptı. (Hakim ve savcıları koruma adı altında)
1 Nisan 2024 sabahı Ak Parti'nin yaşayacağı hezimetin gerçek sorumlusu Abdülhamit Gül'dür.
Bir ülkede hukuk sistemi çökerse, ekonomi de çöker.
Türk Milleti hukuk ihlallerine rağmen, Ak Parti ve Başkan Erdoğan'dan elini gevşetmedi.
Uyardı, çığlık attı. Sesini duyuramadı.
Çöken yargı sistemi, Türk ekonomisini de vurdu.
Dolar 33 lira sınırına dayandı.
Fakirin yiyeceği, soğan ve patates taneyle alınır - satılır hale geldi.
Peynir, zeytin unutuldu.
Vatandaşın, ayda yılda aldığı et, ulaşılamaz oldu.
Türk Milleti ile Ak Parti ve Başkan Erdoğan'ın arasındaki duygusal bağ da koptu!
Bundan sonra daha neler olur, bilmiyoruz.
Bildiğimiz bir gerçek var ki, o da Türk Milleti çaresizlik içinde.
Kaybeden, sadece Ak Parti ve Başkan Erdoğan değil.
Türk Milleti kaybediyor.
Tüm Türkiye kaybediyor.
Şimdi bir kez daha düşünün!
Bu kadar sistemli çalışan bir örgüt, Ak Parti ve Başkan Erdoğan bu kadar zayıflamışken, arkasındaki halk desteği erimişken, eski gücünü kaybetmişken darbe yaptırabilir mi?
Bir sabah Ak Parti kurucuları, Ak Parti milletvekilleri, Ak Parti il ve ilçe başkanları örgütün içindeki savcıların talimatıyla, örgüte çalışan kolluk kuvvetleri marifetiyle "yolsuzluk ve çete" suçlaması ile gözaltına alınabilir mi?
Yaklaşık 10 yıldır yazıp çizdiğim, uyardığım yargı darbesi, Ak Parti ve Başkan Erdoğan'ı iktidardan indirebilir mi?
Sayın Emine Erdoğan ve Berat Albayrak benim ve ailemin yaşadığı zulmü tam olarak anlayamamıştı.
Umarım şimdi tüm çıplaklığıyla anlarlar!
(*) Yeni CHP Yönetimi, Genel Başkan Özgür Özel / Ekrem İmamoğlu da eski CHP gibi yaparsa, bu milletin çekeceği çile var...
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
E-Mail: [email protected]