‘BİLGİ KİRLİLİĞİNDEN ARINMAK BİZİM ELİMİZDE’

‘İnternette yer alan her bilgi doğru değil’

‘BİLGİ KİRLİLİĞİNDEN ARINMAK BİZİM ELİMİZDE’


‘BİLGİ KİRLİLİĞİNDEN ARINMAK BİZİM ELİMİZDE’

 

Günümüzde bilgi akışı çok hızlı ve yoğun bir şekilde gerçekleşiyor. Var olan sosyal medya ağlarının kullanım oranlarının artması da bu hıza büyük katkı sağlıyor. Peki, bu hızlanma sonucu ortaya çıkan bilgi kirliği furyasından kendimizi nasıl koruyacağız? “Doğru bilgi kaynağına ulaşmanın belki de hiç olmadığı kadar önemli olduğu zamanlardan geçiyoruz” diyen Brandistanbul PR Halkla İlişkiler Ajansı Başkanı Hatice Kumalar, konuyla ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu. 

 

Enformasyon çağında, bilgi kirliliği sorununu yarattık. İnsanların adapte olduğu akıllı telefonların kullanımı yaygınlaşıp, sosyal medya mecraları arttıkça iletişim ve bilgi ağı da aynı hızda gelişiyor. Kulağa çok hoş gelen ve teknolojik anlamda büyük kolaylık ve basitlik sağlayan bu gelişmişlik, özellikle hassas konulardaki bilgi yoğunluğuyla bir kirliliğe de sebep olabiliyor. Bu kirlilikten kaçınmanın ve doğru bilgiye ulaşmanın önemine vurgu yapan Hatice Kumalar, “Doğru internet kullanımıyla elde edilen çoğu bilgi bazen hayati önem taşıyabiliyor. Fakat dolanan bilgi kirliliğinde boğulmamak ve doğru bilgiye ulaşmak için oldukça seçici davranmamız gerekiyor. Bu sebeple kaynağına güvenmediğimiz, iyi referansa sahip olmayan ve birkaç farklı kaynaktan teyit etmediğimiz hiçbir bilgiye inanmamamız gerekiyor. Özellikle sağlığımızın ön planda olduğu bu günlerde, bizleri riske sokabilecek her türlü bilgiden uzak durmalıyız” dedi.

 

‘İnternette yer alan her bilgi doğru değil’

“Pandemi süreciyle birlikte çok zor dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde sağlık haberleri büyük önem taşıyor ve bilgi kirliliği en çok bu alanda sorun yaratıyor” diyen İletişim Uzmanı Kumalar, “Günümüzde bilgi kaynağı artık uzmanlar değil, influencer’lar. İnternet ortamında 7 gün 24 saat aktif şekilde bilgi dolaşımı yaşanırken sosyal medyayı aktif kullanan influencer’lar bilirkişi konumuna yükseldi. Hal böyle olunca yanlış bilgi denizinde boğulmamak için çok titiz hareket etmek gerekiyor. Özellikle koronavirüsün pik yaptığı günlerde doğru haber çok daha kıymetli hale geldi. Global anlamda ortaya atılan ve gerçekliklerinin muamma olduğu tüm veriler kafamızı karıştırıyor. Bu nedenle güvenilir kaynaklara itibar etmemiz şart. Konu hakkında uzman, donanımlı isimleri dinlemeli; gerçek kaynaklara dayanan haberleri takip etmeliyiz. Bilgiye hızla ulaştığımız internet ortamında doğru ve gerçek bilgi yayan kaynaklar halen mevcut. Gördüğümüz her bilginin, internette yer alan her enformasyonun doğru olmadığını aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor” diye konuştu.

 

‘Bu kirli denizi temiz tutmak hepimiz elinde’

“İnsanların artık sosyal medya kullanmadan yaşayamaz hale gelmesi de ürkütücü” diyen Kumalar, “Maalesef günümüzde insanlarımız her anını paylaşmayı, her konuda bir fikre sahip olmayı ve kendisini sosyal medyada paylaştıklarıyla tanımlamayı neredeyse görev edindi. Böyle bir ortam, herkesin her konuda kesinlikle bir fikri oluyor. Doğru ya da yanlış, herkes fikrini beyan etme zorunluluğu hissediyor. Pandemi gerçeğiyle yaşadığımız günümüzde, hiçbir bilimsel temel göstermeyen aşı karşıtları doğabiliyor. Pandeminin kökeniyle alakalı akıldışı komplo teorileri üretilebiliyor. Bu kirli denizi temiz tutmak aslında hepimizin elinde, unutmamalıyız. Ya bu denizde hep birlikte boğulacağız ya da birlikte kurtulacağız” ifadelerini kullandı. 

 

‘İfşa ve yalan haber günümüzün en büyük belalarından’

Yanlış internet kullanımının artık kişisel yaşam alanlarımıza da zarar verdiğinin altını çizen Kumalar, “Sosyal medya çağında herkes sosyal ağın içerisinde. Bir şekilde kendimizle alakalı bilgileri kullanarak hesap oluşturuyor ve kendimizle ilgili tüm sırlarımızı orada paylaşıyoruz. Kamuya açık hale gelen ‘ben’ anlayışı ileride bireyin kendisine zarar verebiliyor. İfşa edilen bilgiler yalan haberler için temel oluşturabiliyor. Dijitalizasyonun tamamlandığı, kimliklerimizin sosyal ağlara aktarıldığı bir dünyada yasal düzenlemelerin zayıf ve yetersiz kalması yeni hak mahrumiyetlerine davetiye çıkarıyor” dedi. 

 

‘Unutulmayan dijital ayak izimiz’

Markalaşma kavramı için de artık influencer’ların önemli olduğuna dikkat çeken Kumalar, dijital ayak izi kavramının önemine de vurgu yaparak şunları söyledi: “Marka elçisi olarak seçtiğimiz kişiler artık popüler isimler oluyor. Yüksek takipçiye sahip olan sosyal medya fenomenleri, ses getirmek isteyen markalar için artık birer elçi haline geldi ancak seçtiğimiz kişinin kendi yaşamındaki bir hatası dahi kıymetli markalara çok büyük zararlar verebiliyor. Bu sebeple internet ortamında hiçbir bilginin kaybolmadığını, özellikle negatif konulardaki geçmişi silmenin mümkün olmadığını iyi idrak etmemiz gerekiyor. Dijital ayak izi dediğimiz kavram yaşamımızın tam ortasında yer alıyor. Hatta öyle bir hale geldi ki, dijital ayak izimiz bir nevi ayna görevi görüyor. Bizleri takip edenler, sosyal medyalarımızdan izleyenler internet üzerinde var olduğumuz ilk andan bu yana tüm detaylarımıza hâkim şekilde bizler hakkında fikir ediniyor. Algıları yıkmanın atomu parçalamaktan daha zor olduğunu bildiğimiz şu günlerde, oluşturacağımız en ufak yanlış açıklama, tüm hayatımızı etkileyebiliyor. Bu sebeple sosyal medya kullanımımıza ekstra dikkat etmeliyiz. Bu anlamda verilen eğitimleri takip edip, daha tutarlı bir kullanım sağlayabilmek için gerekli tüm önlemleri almalıyız”