Bingöl depremi sonrası Kandilli Rasathanesi’nden uyarı: “Artçılar devam edecek”

“Depremin yaşandığı bölge, geçmişte 10 şiddetinde depremler gördü”

Bingöl depremi sonrası Kandilli Rasathanesi’nden uyarı: “Artçılar devam edecek”




Bingöl’ün Karlıova ilçesinde 14 Haziran’da meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremin ardından Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada depremin gerçekleştiği bölgenin önemli deprem potansiyeli taşıyan bölgelerden biri olduğu vurgulandı; artçı sarsıntıların bir hafta süreceği konusunda uyarılarda bulunuldu.

 

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener Bingöl depremiyle ilgili yaptığı açıklamada depremin sığ odaklı bir deprem olduğunu ve yaklaşık olarak 5 km derinlikte gerçekleştiğini belirtti.Prof. Dr. Haluk Özener, en büyükleri 4,6 ve 4,7 olmak üzere 50’den fazla artçı deprem oluştuğunun ve bölgede bu artçıların devam edeceğinin altını çizdi.

“Depremin yaşandığı bölge, geçmişte 10 şiddetinde depremler gördü”

 

Depremin gerçekleştiği bölgenin Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fayı’nın kesişim noktasında yer aldığını ve bu bölgede Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi tarafından 2003 yılında yürütülen projeyle 25 adet deprem gözlem istasyonuyla birlikte GPS istasyonlarının kurulduğunu vurgulayan Prof. Dr. Haluk Özener, böylece bölgedeki deformasyonları anlık olarak gözlemlediklerini hatırlattı.

Özener sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde 500’den fazla diri fay var. Defalarca söylediğimiz gibi Türkiye’nin her yerinde herhangi bir zamanda deprem olması çok olası. 2003 yılında o bölgede iki tane 6,3 ve 6,4 büyüklüğünde depremlerimiz vardı. 6 büyüklüğündeki depremler bu bölge için sürpriz değil. Bugün gerçekleşen deprem de tali fay olarak adlandırdığımız yani ana fayı kesen faylardan bir tanesinde oldu. Artçılar da o bölgede yoğunlaşıyor. Bu depremleri gözlemlemeye devam edeceğiz ve bunlarla ilgili anlık güncellemeleri biz Kandilli olarak takip edeceğiz.

 

MTA’nın Diri Fay Haritası’nda da bölgedeki kırık yapıyı çok net olarak görme şansımız var. Burada çok fazla fay parçacığı var. Bu fayların enerji biriktirmelerinden sonra kırılmaları çok doğal. Yine Doğu Anadolu ile Kuzey Anadolu fayları kesişiminde geçmiş yıllarda pek çok deprem olduğunu biliyoruz. Bölge 10 şiddetinde depremler gördü. Buradaki depremleri Kandilli Rasathanesi, 1885 yılından beri kaydediyor.”

 

Prof. Dr. Haluk Özener ayrıca 1939 yılından sonra depremlerin Batı’ya göçünü gösteren bir harita sunarak açıklamalarına devam etti:

“Bu haritada 1939’dan sonra depremlerin Batı’ya göçünü görüyoruz. Erzincan ile Karlıova arasındaki bir bölgede olan depremle başlıyor. Daha öncede ifade ettiğim gibi deprem potansiyeli yüksek bölgeler bunlar. GSP istasyonlarından fayların ne hızla ne yöne hareket ettiğini biz tespit edebiliyoruz. Dolayısıyla orada ki enerji birikimini hesaplayabiliyoruz. Ardından da bu enerji birikiminden ne büyüklükte bir deprem üretme potansiyellerini söyleyebiliyoruz. Bu harita ise Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde kurulmuş istasyonlardan elde edilen yıllık fay hareket hızlarını gösteriyor. Görmüş olduğunuz gibi faylar Türkiye'nin farklı alanlarında farklı hızlarla hareket ediyor. Dolayısıyla farklı fay parçaları, farklı enerji biriktiriyor. Dolayısıyla deprem oluş süreleri de faylardan faylara değişmekte.”

 

“Bölgede yaşayanlar depreme her zamanlı hazırlıklı ve tedbirli olmalı”

 

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Pınar ise yaptığı açıklamada bölgede çok sayıda fayın yer aldığını vurgulayarak bölgede daha büyük deprem olup olmayacağının bir soru olmaktan çıkması gerektiğini çünkü depremlere her zaman hazırlıklı olunması gerektiğini ifade etti.

Kandilli Rasathanesi Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme-Değerlendirme Müdürü Dr. Doğan Kalafat ise, bölgenin yapı stokunu ve deprem kaynaklarını iyi bildiğini belirterek depremin Yedisu ile Karlıova arasındaki köylerde olduğunu aktardı.

Kalafat şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu köyler geleneksel ata yadigârı olan taş kerpiç yığma kagir yapı stokundan oluşmakta. Bu yapı stokunun, 5,5’in üzerindeki depremlere dayanması söz konusu olmadığı için inşallah can kaybı artmaz. Bu coğrafyada 5-6 yılda bir 5,5 üzerinde depremler oluyor. Dolayısıyla oradaki yapı stokunun değişmesi, özellikle orada yaşayan vatandaşlarımızın mevcut olan konutlarında hasar varsa, o hasarlı binalardan kaçınmayı tavsiye ediyoruz. Çünkü birkaç gün içinde yoğun deprem aktivitesi, artçı depremler olacaktır. Bu artçıların hasar almış yapılara daha fazla tehlike yaratabileceğini ifade ediyoruz. O bölgede yaşayanların depreme hazırlıklı ve tedbirli olmalarını her zaman söylüyoruz.”