Bipolar bozuklukta damgalamaya  karşı mücadele, tedavi kadar önemli 

Biyolojik, genetik ve çevresel etkenlere bağlı

Bipolar bozuklukta damgalamaya  karşı mücadele, tedavi kadar önemli 


Abdi İbrahim Otsuka’dan 30 Mart Dünya Bipolar Günü’nde farkındalık çalışması:


Bipolar bozuklukta damgalamaya  karşı mücadele, tedavi kadar önemli 


Abdi İbrahim Otsuka Medikal Direktörlüğü; 30 Mart Dünya Bipolar Günü’nde, hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenlere dikkat çekti. Tedavi edilmediği takdirde intihara dahi sürükleyebilen bipolar bozuklukta, doğru tedavi ile hastaların %40'ından fazlasında tam iyileşme ve yaklaşık yarısında da belirtilerde belirgin düzelme görülüyor. AİO’nun geçen yıl başlattığı “Öyle Söyleme” hareketi de bipolar bozukluk ve diğer tüm ruhsal hastalıklarda, ötekileştirici ve damgalayıcı dille mücadelede büyük rol oynuyor.


AİO Medikal Direktörlüğü, 30 Mart Dünya Bipolar Günü’nde hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenlere ve bipolar bozukluk teşhisi konulanların maruz kaldığı ötekileştirici dile karşı “Öyle Söyleme” hareketinin önemine dikkat çekti.
Bipolar manik depresif bozukluk veya manik depresyon adıyla da bilinen bipolar bozukluk, manik ve depresif ataklarla seyreden ve tedavi edilmediği takdirde intihar yoluyla ölüme dahi yol açabilen, ciddi bir psikiyatrik tablo olarak kabul ediliyor. Hastalık genelde 20’li yaşların ortalarında görülüyor. Çocuklarda ve 65 yaş üstünde ise nadiren yeni teşhis edilmiş vakalara rastlanıyor.

 

Biyolojik, genetik ve çevresel etkenlere bağlı

 

Dünyada yaklaşık her 50-100 kişiden birini etkileyen Bipolar Bozukluk, şeker hastalığı, hipertansiyon ya da kalp rahatsızlıkları gibi tıbbi bir hastalık. Nitekim doğru tedavi ile bipolar bozukluğu olan kişilerin %40'ından fazlasında tam iyileşme ve yaklaşık yarısında da hastalık belirtilerinde çok belirgin düzelme görülüyor. 

Bipolar bozuklukla ilgili diğer bazı dikkat çekici veriler ve bilgiler ise şöyle: 

 

  • Genel kanının aksine bipolar bozukluk psikiyatri hekimlerince genellikle kolaylıkla teşhis edilebilen bir hastalık.
  • Pek çok hastalık gibi bipolar bozuklukta da genetik yatkınlık önemli bir etken. Anne, baba ya da kardeş gibi birinci derece akrabalarında bipolar bozukluk olan kişilerin hastalanma riski 4- 6 kat daha yüksektir. Bununla beraber genetik bir yatkınlık olmayan kişiler arasında da yüzde 1-2 oranında görülebiliyor. Genel olarak biyolojik, genetik ve çevresel birçok etkene bağlı olarak hastalığın ortaya çıktığı kabul ediliyor.
  • Genel kanının aksine bipolar bozukluk teşhisi konulan kişiler, hastalık dönemleri dışında çalışma yaşantısını sürdürebiliyor. Psikoterapi ve ilaç tedavisi sayesinde manik ve depresif ataklar arasında tedaviyle tam düzelme görülüyor ve kişi olağan günlük yaşantısına ve iş hayatına devam edebiliyor. Bu noktada önemli olan, hastalık belirtileri uzun süre tekrarlamasa bile ilaçlarla koruyucu tedaviyi sürdürmek. 

“Öyle Söyleme” hareketi ile damgalamaya karşı mücadele 

 

Bipolar bozuklukta en az tedavi kadar topluma kazandırma da önemli. Bunun için de bipolar bozukluk teşhisi konulan kişilerin, önyargılar ve eksik bilgi nedeniyle toplum tarafından damgalanmasının önüne geçilmesi gerekiyor. AİO’nun geçen yıl başlattığı “Öyle Söyleme” hareketi de ruhsal hastalıklar yaşayan bireylere yönelik dilde damgalamaya karşı yürütülen çabalara öncülük ediyor. Ötekileştirici dil ve davranış alışkanlıklarının değiştirilmesi gerek hastaların gerekse de hasta yakınlarının yaşam kalitesinin artırılması adına büyük önem taşıyor.