Bir dönemin ‘acı vatanı’ Almanya
Almanya’da yaşayan Türklerle hayat hikâyelerini ve yaşadıkları hak ihlallerini konuştuk.
Almanya, Avrupa’da en fazla Türk nüfusunu barındıran ülke. 3 milyon yurttaşımız bu ülkede yaşıyor. 1950 ve 1960’lı yıllarda işçi olarak giden göçmenlerin ikinci veya üçüncü kuşak yakınları dünü ve bugünü anlattı.
Almanya’da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk nüfusunun büyük bir bölümü, 1950 ve 1960’lı yıllarda işçi olarak giden göçmenlerin ikinci veya üçüncü kuşak yakınları. Çoğu Alman vatandaşlığına geçmiş olan Türkler, iki kimlik arasında sıkışıp kaldıklarını “Türkiye’de de ötekiyiz, burada da” ifadeleri ile dile getiriyor.
Almanya’da yaşayan Türklerle hayat hikâyelerini ve yaşadıkları hak ihlallerini konuştuk.
Gülay Dinç (70 yaşında, 52 yıldır Almanya’da): Eşim Türkiye’de marangozdu. Dükkânımız yanınca buraya geldik. Siemens firmasının sahibi bizi çiçeklerle karşıladı. 5 yıl Siemens’te çalıştım. Eşim de orada 2 yıl çalıştı ardından kendi işini kurdu. Ben de hastanede işe girdim. 39 sene de orada çalıştım, emekli oldum. Ardından da burada cemevinin kurulması için mücadele verdim ve kurduk.. Her yaz Türkiye’ye gidip gelirim. Çok değişti herkes birbirine selamı kesmiş. Türkiye’de devlet işlerini yaparken çok zorlanıyoruz. Kişiye göre fiyat biçiliyor. Keşke ülkemizde de demokrasi olsa, zulüm olmasa biz de temelli gelip ülkemizde yaşasak. Atatürk’ün döneminde yaşadığımız gibi yaşasaydık. Atatürk’ün yerini kimse dolduramaz.
‘20 MARK’I BOZMADI, 1 SENT İÇİN OTOBÜSTEN İNDİRDİ’
Güner Emre (55 yaşında, 35 yıldır Almanya’da): Kreşte öğretmenlik yapıyorum. Ailem Türkiye’de yaşıyor, onlara hasret kaldım. Bizim ülkemiz çok güzel, ama sabah uyandığında ne ile karşılaşacağını bilemiyorsun. Burada yaşadığımız zorluklar yok değil. İlk geldiğim yıllar bir gün otobüse bindim. Yanımda 20 markım vardı, bozmadı. Bozuk paralarımdan da 1 sent eksik olduğu için şoför beni otobüsten indirdi. Çok ağrıma gitmişti. Burada zaman zaman yabancı olduğumuzu bize hissettiriyorlar. Burada da öteki, sizin Türkiye’de de ötekisin.
İbrahim Halat (56 yaşında, 40 yıldır Almanya’da): Yaz aylarında Türkiye’ye gidiyoruz. Bazen gittiğimizde bin pişman oluyoruz. Bizim Türkiye’de yaşadığımız il belli, ikinci sınıf vatandaşız. Çoğu akrabam üniversite bitirmesine rağmen işe alınmıyor. Hiç yoktan burada kendi düşüncemi rahatça dile getirebiliyorum.
HALEN YABANCI
Rıfat Boyraz (55 yaşında, 40 yıldır Almanya’da): O dönem Türkiye’deki siyasi ortamın karışıklığından dolayı babam bizi buraya getirdi. Sağ, sol kavgasına girmemizi istemiyordu. Burada da 80’li dönemlerde curcuna vardı. Türkiye’yi aratmayacak şekildeydi. Burada da yabancı düşmanlığını hissediyorduk. Futbol maçı seyircileri bir defasında metroda bize saldırmıştı. Alman vatandaşı olmamıza rağmen bugün bile bunları yaşıyoruz. Türkiye’ye gittiğimizde Almancıyız, buraya geldiğimizde yabancıyız.
Kadir Gültekin (72 yaşında, 46 yıldır Almanya’da): Türkiye’de terziydim, ekonomik bir sıkıntım yoktu, herkes Almanya’ya gidiyordu, biz de onlara takılıp geldik. Hiç ara vermeden 5 yıl boyunca bir kasapta çalıştım. Burada çalışırken 5 yıl boyunca yalnızca bir makine ile konuştum. Almanca bilmiyordum. Şu an bazı şeylere karşı çıkabiliyorum. 12 yıldır emekliyim, her sene Türkiye’ye gidip geliyorum.
Almanya’da yaşayan Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu İkinci Başkanı Kemal Karabulut (60 yaşında, 42 yıldır Almanya’da): 1977’de öğrenci olarak geldim. Ben oradayken kimya fakültesinde okuyordum. Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birleşiminden dolayı başlayan ekonomik sıkıntılar biz yabancılar yüzünden olmuş gibi algılandı. Türkiye’nin bugünkü durumuna bakınca “iyi ki de gelmişim” diyorum. 80 darbesinden sonra bizim Tunceli merkeze bağlı köyümüz boşaltıldı. Ülkemi terk ettim, vatan hasreti elbetteki yaşıyoruz. Burada okullarda seçmeli ders olarak Alevilik dersi var. Ama Türkiye’de bizim değerlerimiz aşağılanıyor. Biz tabii ki Türkiye’de olduğu gibi burada da ötekiyiz, ama burada Türkiye’de gasp edilen haklarımızı kullanabiliyoruz.
Zehra Özdilek / CUMHURİYET