Bir Müslüman toplum yok oluyor!

“Kur’an-ı Kerim’i okuduğu için hapislerde yatan arkadaşlarımız oldu”

Bir Müslüman toplum yok oluyor!


Sessizliğin kurbanı Doğu Türkistan’da Çin’in ‘Eğitim kampı’ olarak tanıttığı asimilasyon hapishanelerinde soykırım faaliyetleri arttırarak devam ediyor.

Çin’in sözde ‘eğitim merkezi’ olarak dünyaya lanse ettiği Doğu Türkistan’daki toplama kamplarının nasıl ve ne amaçla kullanıldığını gösteren gizli belgeler ortaya çıktı. Sızan belgelerde asıl amacın ‘ideolojik dönüşüm’ olduğu belirtilirken, firarlara karşı dikkatli olunması için vurgu yapılıyor. 2017 tarihli belgede, “Firarların önlenmesi, gözetleme kuleleri, rutin kontrol, kapıların iki kez kilitlenmesi zorunluluğu” kaydediliyor. Ayrıca ‘yurtların ve sınıfların’ kör nokta olmayacak şekilde güvenlik kameralarıyla izlenmesi gerekliliği vurgulanıyor.

24 SAYFALIK BELGE SIZDI!

Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu tarafından ele geçirilen belgelerde hükümetin ana amacının, etnik azınlıkları kamplara alma, düşüncelerini ve dillerini yenileme olduğu kaydedilmiş. Sızan 24 sayfadan oluşan belgelerde ülkenin batısında Müslüman Uygur Türklerinin tutulduğu toplama kamplarına ışık tutan önemli bilgiler yer alıyor. Belgelerde kampların nasıl yönetildiğinin yanı sıra Uygur Türklerine verilen cezaların mahkeme kayıtları da bulunuyor. Bir mahkeme kaydında iş arkadaşına daha iyi bir Müslüman olması için temiz bir dil kullanmasını öğütleyen Uygur Türküne verilen hapis cezası da yer alıyor. Belgelerde ayrıca Pekin’in üst düzey teknolojiyle kamplardaki kişileri izlediğine dair bilgiler de bulunuyor.

“KUR’AN OKUDUĞU İÇİN HAPİS”

Doğu Türkistan Yeni Nesil Hareketi Başkanı Abdusalam Teklimakan Çin zulmüne ilişkin, “Kur’an-ı Kerim’i okuduğu için hapislerde yatan arkadaşlarımız oldu” ifadelerini kullandı.

Teklimakan, Çin’in Doğu Türkistanlıların kimliklerinden uzaklaşmasını istediğini söyledi. “Çinliler bizden Çinli olmamızı istiyor maalesef” diyen Teklimakan’ın ifadeleri şu şekilde: “Çinliler bizden Çinli olmamızı istiyor maalesef. Dinden, ırktan, milli kimlikten, kimlik adına ne varsa arınıp Çinli olmamızı istiyorlar. ‘Ya Çinli vardır ya Çin’in düşmanı vardır’ onlara göre; üçüncü bir seçenek söz konusu değildir.” Teklimakan, “Doğu Türkistan’dayken en etkilendiğin olay neydi?” sorusuna, “Etkilendiğim olay çok oldu fakat bunların içerisinde en etkilendiğim olay benim hafızlık yapma serüvenimdi. Çünkü biz ilk defa Kur’an-ı Kerim’i okurken gizleniyorduk. Hiç kimse görmesin diye Kur’an-ı Kerim’i gizli gizli taşıyorduk. Kur’an-ı Kerim’i okuduğu için hapislerde yatan arkadaşlarımız oldu” şeklinde cevap verdi.

KÜLTÜREL SOYKIRIMIN KANITI

Doğu Türkistan’ın önde gelen güvenlik uzmanlarından Adrian Zenz, “Belgeler bunun bir çeşit kültürel soykırım olduğunu doğruluyor” dedi. Zenz, Çin hükümetinin başından beri bir plan dâhilinde hareket ettiğini vurgulayarak, 2017 yılında Sincan Adalet Bakanlığı belgelerinde yer alan “beyin yıkama, kalpleri temizleme, yanlışları çıkarıp, doğruları yerleştirme” raporundaki amacın bir kez daha bu belgelerde ortaya çıktığını ifade etti.

Sızan belgeler arasında dönemin Sincan Komünist Parti Sekreter Yardımcısı Zhu Hailun’in, kamp yetkililerine gönderdiği 9 sayfalık bir not da dikkat çekti.

 

“CEZALARI ARTIRIN KAÇMALARINA İZİN VERMEYİN”

Bu notlarda, “Kaçmalarına asla izin vermeyin”, “Yanlış davrananlara yönelik cezaları ve disiplini artırın”, “Pişmanlığa ve itirafa teşvik edin” gibi talimatlar sıralandı. Belgelerin birinde, “Öğrencilerin sabit bir yatak yeri, sırası, sınıfta oturacağı yeri, çalışma şartları olmalıdır ve bunların değiştirilmesi kesinlikle yasaktır. Uyanma, yıkanma, tuvalete gitme, organize olma, ev işleri, yemek yeme, çalışma, uyuma gibi disiplin kuralları uygulanmalıdır” ifadeleri yer aldı. Doğu Türkistan’ın güneyindeki 15 binden fazla kişinin, 2017’de sadece bir haftada kamplara gönderildiği bilgisinin görüldüğü belgelerde, kamptaki kişilerin “zorunlu davranışlara ne kadar uyduğu” ve Çinceyi ne kadar iyi (!) konuştuklarına göre puanlandığı belirtildi.

Çin’in “siyasi eğitim” iddiasıyla kamp ve hapishanelerde gözaltında tuttuğu Uygur Türkleri ve Sincanlı Müslümanların sayısı yaklaşık 1 milyon. Ancak Uygurlu aktivistler kamp ve ‘eğitime alınanların’ sayısının bilinenden daha fazla olduğunu açıklamıştı.

 

MİLLİ GAZETE