“Bir parmak ayı gösterdiğinde akıllılar aya, aptallar ise parmağa bakar.”
Dördüncü raund: Kumpaslarda kaybetmemek isteyen, parmağa değil parmağın gösterdiği yöne bakmalı…
Dördüncü raund: Kumpaslarda kaybetmemek isteyen, parmağa değil parmağın gösterdiği yöne bakmalı…
Eski günlerde ahşap makam masalarının üzerine cam, cam ile ahşap gövde arasına da fotoğraflar, önemli uyarılar ve unutulmaz sözler yerleştirilirdi. Benim masamda, Financial Times gazetesinden keserek yerleştirdiğim, “Bir kölenin en büyük arzusu kölelikten azat olmak değil, kendine ait bir köleye sahip olmaktır” özlü sözü bulunuyordu.
Bugün bile zihnime kazılı duran o söz ABD’nin kurucu babalarından Benjamin Franklin’e aittir.
Şimdi artık üstü cam ahşap masalar kullanılmıyor, ama sonuçta her an hatırlamamız gereken özlü sözlere ihtiyacımız devam ediyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na makam odasının görünür bir yerine şu eski Çin atasözünü yerleştirmesini tavsiye ederim: “Bir parmak ayı gösterdiğinde akıllılar aya, aptallar ise parmağa bakar.”
Parmağa niye bakar ki bazı insanlar, parmağın gösterdiği yere bakmak dururken?
Görebildiğim kadarıyla, CHP’liler, ay ile parmak arasında tereddüde düşüyor ve sonunda gözleri parmak üzerinde yoğunlaşıyor.
Deniz Baykal’ı başkanlıktan eden ‘kumpas’ sırasında ve sonrasında da öyle olmadı mı? Çoğu CHP’li -bunlar arasında kumpasa düşürülen eski genel başkan da bulunuyor-, o olayın sonucuna kafa yoruyor, nasıl olabildiğiyle hiç ilgilenmiyor.
Şu son olayda da CHP’lilerin gözleri daha çok ‘parmak’ üzerinde…
Çocukken “Komşu komşu hu!” diye başlayan tekerleme ile bir dizi saçmalık art arda sıralanırdı:
“Komşu komşu hu / Oğlun geldi mi? / Geldi / Ne getirdi? / İncik boncuk / Kime kime? / Sana bana / Başka kime? / Kara kediye / Kara kedi nerde? / Ağaca çıktı / Ağaç nerde? / Balta kesti / Balta nerde? / Suya düştü / Su nerde? / İnek içti / İnek nerde? / Dağa kaçtı / Dağ nerde? / Yandı bitti kül oldu…”
İşte size çocuklara mahsus bir tekerleme.
Peki şimdi gözümüzün önünde yaşanan ve herkesin ‘kumpas’ dediği olaya bu tekerleme uyarlanamaz mı?
Uyarlayayım:
“Komşu komşu hu! / Rahmi Turan Sözcü’de ne yazdı? Önemli bir CHP’linin Külliye’ye çıktığını yazdı/ Daha daha ne yazdı?/ Bilgiyi kendisine ‘Gazeteci kaynağını açıklamaz’ kuralı gereği ismini açıklayamayacağı, aksi halde işinden olacak Külliye’yle irtibatlı birinin verdiğini yazdı/ İsim açıklanınca o kişi işinden oldu mu?/ Olmadı, çünkü bilgiyi o da başka birinden almış/ O birinin kim olduğu öğrenildi mi?/ Öğrenilemedi, çünkü haberi başkalarına yazdırmak için çabalayan gazeteci ‘Gazeteci kaynağını açıklamaz; ölsem de açıklamam’ iddiasında/ Rahmi Turan ne diyor bu işe?/ ‘Yanıldım, özür dilerim’ diyor…”
Tekerleme daha da uzayabilir.
Uzarsa en sona çocuk tekerlemesindeki “Yandı bitti kül oldu” son cümlesini ekleyebilirsiniz.
CHP açısından olay “Yandı bitti kül oldu” halini aldı çünkü…
Ve CHP’liler hala parmağa bakmakla meşguller.
ABD’de de kumpas konuşuluyor
Günümüzde ‘kumpas’ denilerek yaygın kullanıma sokulmuş olan yöntem pek çok ülkede ve en nazik siyasi ortamlarda devreye giriveriyor.
ABD’ye bakalım. ABD siyasetinde iç içe geçmiş kumpaslar günü belirliyor. Önce Trump başlattı ‘kumpas’ yöntemini, sonrasında rakipleri ona karşı aynı yöntemi kullanmaya başladılar. Trump, “2016 başkanlık seçiminde rakibim Hillary Clinton’un kazanması için partisinin internet server için tercih ettiği CrowdStrike şirketinin bulunduğu Ukrayna’da birileri devreye girdi ve aleyhime kampanya yürüttü” iddiasında.
Onun kumpas dediği bu.
Rakipleri ise, “Sözünü ettiği CrowdStrike Ukrayna’da değil, Kaliforniya’da yerleşik bir şirket. Trump’ın kendisi Ukrayna üzerinden 2020 başkanlık seçimini etkileyecek kirli işler çevirmekle meşgul” iddiasını ispatlama çabasındalar.
Kumpası esas Trump’ın yaptığı iddiasını…
Gece-gündüz Amerikalılar Ukrayna eksenli bu birbiriyle çelişkili kumpas iddialarına muhatap ediliyor.
Aralarından akıllı olanlar “Trump’ın işini seçim öncesi bitirip onu seçime giremez hale getirme girişimi bu” diyor, akıllı olmayanlar ise, iddiaları ispatlamak için iki tarafın çıkardığı gürültüler arasında bocalayıp duruyor.
Nereye varacağını göreceğiz oradaki kumpas çalışmalarının…
Bizdeki ne olacak?
Yıllar önce kurulmuş kumpas nasıl hala CHP’yi rahatsız etmeye devam ediyorsa, şimdi yaşanan da muhtemelen sonuçsuz kalarak aynı duruma yol açacak.
Bazılarının “Unutulmaya yüz tutmuşken ismi yeniden gündeme geldiği ve mağduru oynadığı için bu sürecin en kazançlı kişisi” olarak gösterdiği CHP’nin sürekli cumhurbaşkanı aday adayı şimdi öyle görünse de, sonunda ‘süreçten en fazla zarar gören’ kişi haline gelebilir.
Tabii, Kılıçdaroğlu’nun liderliğinin tartışmalı hale gelmesi de pekala mümkün.
Kimin nereye -parmağa mı yoksa aya mı- baktığına göre sonuç üzerinde tahminde bulunabiliriz.
Sizce kim nereye bakıyor?