Bir yüz bir insan: Alex de Souza

Türkiye'ye gelmiş en iyi Brezilyalı Alex'i 42. yaş gününde konuk ediyor

Bir yüz bir insan: Alex de Souza


Bir yüz bir insan: Alex de Souza

8 yılda 136 gol attı, Fenerbahçe taraftarının sevgilisi haline geldi, tüm renklerin saygısını edindi, Yoğurtçu Parkı'na heykeli dikildi. 'Bir yüz bir insan' Türkiye'ye gelmiş en iyi Brezilyalı Alex'i 42. yaş gününde konuk ediyor

Görsel: Nayn.co

Ben ve ailem yüzde 100 Brezilyalı olarak dünyaya geldik, ama yüzde 50 Brezilyalı, yüzde 50 Türk olarak öleceğiz.

Alex de Souza


Fenerbahçe 113 yılık kulüp tarihine 151 yabancı futbolcu sığdırdı.

Yıllar yılları kovaladı.

Kimi Papazın Çayırı'nda gösterdi hünerini, kimi İttihatspor Sahası'nda.

23 Brezilyalıdan biri oldu Alex de Souza.

Formasında taşıdığı Fenerbahçe amblemindeki o meşe dalına yaraşır oynadı.

Metanetli, kuvvetli ve sağlamdı.
 

Futsaldan futbola geçiş

Dünyanın bir ucundan; kahvenin, festivallerin ve futbolun ülkesinden geliyordu.

Beklentilere yanıt verebileceğini düşünenlerin sayısı elbette az değildi.

Ancak neredeyse 10 bin kilometre uzaktaki Belo Horizante'den Kadıköy'e attığında adımını; bu denli konuşulup sevileceğini kimse tahmin etmiyordu.

Hele hele; Türkiye spor tarihinde başarıları kadar futbolcu öğütmesi ile de nam salmış, milyonları peşinden sürükleyen bir kulüpte, gelgitlerle dolu bir ülkede; her geçen yıl daha çok sevilip sayılacağını önceden kestirebilmek çok zordu.

Birçok çocuk gibi sokaklarda tanıştı futbolla.

Henüz dokuzundayken semtinin futbol takımı Coritiba'nın seçmelerine katılmak istedi.

Ancak çok çelimsizdi, salon futboluna geçiş yaptı.

Kerhen de olsa sokaklardan salona taşınıyordu futbol aşkı.

Spor hayatının ilk "resmi" sporu, futbol değil futsal oldu.

Fakat pes etmedi.

13'ünde çimlere geçti Alex.

Sol ayağı ile meşhur olacaktı.

Ama o en başından beri hep sağ ayağı ile attı sahaya ilk adımını.
 

Başkanın kızıyla evlendi

18'inde takımını I. lige çıkaran futbolculardan biriydi Alex.

Aslında bu; onun dokuz yıldan beri içinde olduğu futbol yaşamı için gerçek bir başlangıç demekti.

Futbol yaşamını devam ettirmek için okul hayatını yarıda bıraktı.

Liseyi son sınıfta terk etti Alex.

2 yıl Coritiba'da top koşturduktan sonra Palmerias'ın yolunu tuttu.

Buradaki performansı onu ulusal takıma taşıdı.

Palmerias taraftarları Alex'i çok sevdi.

Başkanı da, kızı da.

Öyle ki; 12 yaşına kadar evinde televizyon bile olmayan o fakir aile çocuğu, Suriye asıllı zengin ailenin kızı Daianne ile evlenecek, eşinden ilerleyen yıllarda "Gollerimin pasını o veriyor" diye bahsedecekti.
 

Brezilya'dan Avrupa'ya...

Kesintilerle de olsa beş yıl hizmet etti Palmerias'a.

Libertadores Kupası'nı kazandı.

241 maçta 78 gol attı.

Flamengo'da bir süre kiralık oynadı.

Burada bekleneni veremese de Avrupa kulüplerinin transfer listesindeydi.

Hala Palmerias'ın oyuncusuydu.

Başkan; müstakbel damadını İtalya'ya göndermeye karar verdi.

Parma kulübü onu 2002'de takıma kazandırdığında Alex için işler istediği gibi gitmedi.

Çare eve dönmekti.

Cruzeiro yolu gözüktü bu kez Alex'e.

İşte burada kafalardaki soru işaretlerini giderme imkânına kavuştu.

Orta sahayı bir orkestra şefi gibi yönetiyor, hem gol atıyor hem gol atanları besliyordu.

2004'de Copa America'ya katıldı milli takımla.

Futbolda olgunluk çağına yavaş yavaş giriş yaparken o yıl, o turnuvada, kolunda kaptanlık bandı kupayı kaldırıyordu.

121 maç ter döktüğü Cruzeiro formasıyla ise 54 gol atınca yaşlı kıtanın futbol tüccarları bir kez daha Brezilyalıyı konuşmaya başladı.


"Hayal ederseniz gerçekleştirirsiniz"

İdollerinden bahsetmekten hiç yüksünmedi Alex.

İlerleyen yıllarda birlikte çalışma şansına sahip olacağı Zico ile tıpkı kendisi gibi kariyerine salon futbolu ile başlayan Rivelino'yu örnek aldı.

"Hayal edebilirseniz, gerçekleştirebilirsiniz" diyordu Alex dostlarına hep.

O nerede oynamayı hayal ediyordu bilinmez ama bir Türk takımı; Fenerbahçe birkaç sezondur kendisini kadrosuna katmayı düşlüyordu.

Kim bilir belki Alex de, daha önce yurt dışında hiç tatmadığı lig şampiyonluğuna kavuşmayı.

Aslında Fenerbahçe 2003'ten beri aşındırıyordu Cruzeiro'nun kapısını.

Gelen teklif Alex'i de, kulübünü de tatmin edecek cinstendi.

Ancak Alex yılgındı.

İki kez düşük yapan eşi tekrar hamileydi.

Doğum gerçekleşmeden Brezilya'dan ayrılmaya niyeti yoktu.

Dönemin Fenerbahçe yöneticileri Hakan Bilal Kutlualp ve Mahmut Uslu İstanbul'a döndüler.

Çocuk doğdu, bir yıl sonra Alex onların bindiği uçakla İstanbul'a iniyordu.

Brezilya'da kaldırdığı yedi kupaya yenilerini eklemek niyetiyle.


Fenerbahçe'nin en iyisi

"Amerika kıtasının en iyi orta saha oyuncusu"

"Brezilya liginin en iyi orta sahası"

"Altın ve gümüş Top ödülleri"

Sadece Brezilya basını değil, Uruguaylılar da birçok ödül vermiş, unvan biçmişti Alex'e.

Ama sadece 2 gol atabildiği Parma lanetinden kurtulmak, yurtdışında da başarılı olabileceğini kanıtlamak istiyordu.

Bir sarı-lacivertli kulüpte yapamadığını başka bir sarı-lacivertli ekip de deneyecekti.


Geldiği ilk yıl şampiyonluğa ulaştı.

Bir sonraki sezon ligin asist kralı oldu.

Üç kez süper ligin şampiyonu oldu Fenerbahçe ile birlikte.

100. yıl şampiyon kadrosunun değişmez ismiydi.

Aynı yıl kulüp tarihinde ilk kez bir yabancı futbolcu gol krallığı tacını takıyordu.

İki kez süper kupa kaldırdı Alex.

Ve neredeyse çeyrek asır sonra Fenerbahçe'ye Türkiye Kupası'nı getiren takım kadrosunda yine 10 numara vardı.

Fenerbahçe taraftarı Alex'i çok sevdi.

Sadece saha içinde değil, saha dışında da.

Takıma katılışının üçüncü yılında kaptanlığa yükseldi.

Kulüp tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynadı Alex'li Fenerbahçe.

Avrupa Kupaları tarihinde en çok oynayan ve en çok gol atan futbolcusu oldu.

2010'da ise Fenerbahçe tarihinin en çok oynayan yabancı futbolcularından biri.

Adaşı; Manchester United'ın efsanevi teknik direktörü Sir Alex Ferguson "İstatistik mini etek gibidir, çok şeyi gösterir ama asıl göstermesi gerekeni göstermez" diyordu; ama Fenerbahçeli Alex istatistiklerde birçok şeyi açık açık gösteriyordu.

100 gol barajını geçen ilk yabancı futbolcu olmakla kalmadı, kulübünün lig tarihindeki 3000. golünü de ağlarla buluşturan kişi oldu.

Türkiye'de 8 yılda, 244 lig maçında tam 40 farklı takıma 136 gol atmaya başardı.


Yaşarken heykeli dikilen adam

Yine de birçok yıldız gibi o da eleştiriliyordu.

Futbolu ile ilgili en çok eleştiriyi ise ulusal takımlar bazında aldı Alex.

Kulüp tarihinde efsane halini almaya başlayan oyuncunun, Dünya Kupası kadrosuna seçilmemesi ve milli takımlarda sadece 12 golünün bulunması tartışma konusu ediliyordu.

Ancak kimse Fenerbahçe'nin bir başka efsanesi Zeki Rıza Sporel'in de milli forma altında 15 gol atabildiğini anımsamıyordu.

Eleştirenler kadar sevenleri de boldu.

Sadece Fenerbahçeliler değil, rakip takım taraftarları dahi Alex beğenilerini gizlemiyordu.

Türkiye'de, deplasmanlarda köşe atışını belki de en rahat kullanan oyuncuydu.

Fenerbahçeli taraftarlar kendi ceplerinden topladığı 32 bin lira ile 35. yaş gününde heykelini dikti.

Alex ismi Türkiye'de yine bir "ilk"in içinde geçiyor, faal spor hayatı sürerken heykeli dikilen ilk futbolcu oluyordu.

O ise bu jesti gözyaşları ile karşılıyor, "Bunu hak etmek için ne yaptığımı anlayabilmiş değilim" diyordu.
 

Fotograf Fotomaç.jpg
Fotograf: Fotomaç


"Her maçta oynamasını isterim" diyen Fenerbahçe futbol tarihinin efsane ismi Lefteris Küçükandonyadis ile yan yanaydı artık Alexsandro.

Heykelini diken taraftardı; ama ligde kötü günler geçiren Fenerbahçe'de fatura önce ona kesildi.

Kadro dışı bırakıldı.

A2 takımla idmana çıkması istendi.

O ise kontratını fesh etmeyi tercih etti.

Kendi deyişiyle hayatının en üzücü imzasını attı.

35'inde sadece bir kulübü değil, Türkiye spor camiasını da ortadan ikiye bölerek köşesine çekildi.

Alex de Souza fikirlerini açık etmekten hiç kaçınmadı.

Yerli-yabancı basına kapısını hiç kapatmadı.

Twitter'ı biraz "sık" kullandı.

Biat etmeyi sevmedi.

Kötü bir maç sonrası "Önümüzdeki maçlara bakacağız" demek yerine "Futbol oynamıyoruz, sadece rakibin peşinden koşuyoruz" cümlesini kuran da oydu, ilk 11'e alınmadığında bir çocuk gibi üzülen de...

Pek koşmadığı için eleştirilen de yine aynı Alex'ti, saha kenarına çekildiğinde tepkisini gizleyemeyen de.

Tıpkı futbol kariyeri boyunca 864 maçta 363 gol atıp, 264 asist yapan kişinin adının da Alex de Souza olduğu gibi.

Günahları, sevapları, futbolu, mütevazılığı ve kuşkusuz Türkiye futbolunun en çok kazananlarından biri oluşuyla yıllar sonra hafızalarda yer edecek seyrek isimden biri olacak.

Çoğunun aklında Fenerbahçeli bir yüz sadece yetenekli değil düzgün bir insan olarak kalacak.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe