“Blinken ve Suudi Veliaht Prens’in Cidde'deki Görüşmeleri 'samimi' geçti”
Cidde'deki Görüşmeleri 'samimi' geçti”
“Blinken ve Suudi Veliaht Prens’in Cidde'deki Görüşmeleri 'samimi' geçti”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bugün erken saatlerde, çok çeşitli ikili konular hakkında "açık ve samimi" bir görüşme yaptığı bildirildi.
Blinken, İran politikasından bölgesel güvenlik meselelerine, petrol fiyatlarından insan haklarına kadar her konuda derinleşen anlaşmazlıklar nedeniyle ilişkilerin yıprandığı bir dönemde, dün geç saatlerde Suudi Arabistan'a vardı.
Washington, ülkenin fiili yöneticisi konumundaki Prens Muhammed'in karar alma mekanizmasına hakim olduğu ve ABD'nin büyük bir petrol üreticisi haline gelmesiyle geleneksel petrol-güvenlik ittifakının çöktüğü Riyad ile ilişkilerini düzeltmekte zorlanıyor.
Blinken'ın ziyareti, en büyük ham petrol ihracatçısı Suudi Arabistan'ın, ABD yönetiminin muhalefetine rağmen düşen petrol fiyatlarını yükseltmek istediği bir dönemde gerçekleşti. Suudi Arabistan geçen hafta, arzı sınırlamaya yönelik daha geniş bir OPEC+ anlaşmasına ek olarak petrol üretim kesintilerini derinleştirme sözü vermişti.
Amerikalı bir yetkili Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, Blinken ve Veliaht Prens’in bir saat kırk dakika süren görüşmede İsrail, Yemen'deki çatışma, Sudan'daki huzursuzluk ve insan hakları gibi konuları ele aldıklarını söyledi.
Amerikalı yetkili, "Aynı çıkarları paylaştığımız potansiyel girişimler konusunda yeterli düzeyde bir yakınlaşma vardı, aynı zamanda nerede farklılıklarımız olduğunu da gördük" dedi.
Her ne kadar yetkililer bu konuda hemen ya da büyük bir ilerleme kaydedilmesi ihtimalini düşük görseler de, görüşmenin önemli bir bölümünün Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi konusuna odaklanması bekleniyordu.
Daha fazla ayrıntı vermeyen Amerikalı yetkili, "İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi potansiyelini görüştüler ve bu konuda diyaloğun sürdürülmesi konusunda mutabık kaldılar" dedi.
Ortadoğu'nun güç merkezlerinden biri olan ve İslam'ın en kutsal iki mabedine evsahipliği yapan Suudi Arabistan, bir önceki Trump yönetimi döneminde 2020 yılında komşuları Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in İsrail ile ilişki kurmasına onay vermişti.
Ancak Riyad, Filistin'in devletleşme hedeflerinin öncelikli olarak ele alınması gerektiğini söyleyerek İsrail konusunda aynı adımı atmadı. Geçen Nisan ayında da bölgesel rakibi ve İsrail'in baş düşmanı İran ile ilişkilerini yeniden tesis etti.
Görüşmeler hakkında bilgi sahibi bir kaynak, New York Times'ın Mart ayında yayınladığı bir haberi Reuters’a doğrulayarak, sivil bir nükleer program geliştirmenin Riyad'ın İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için öne sürdüğü koşullar arasında yer aldığını söyledi. Suudi ya da Amerikalı yetkililerse bu şartı kamuoyu önünde teyit etmiş değil.
Ancak Amerikalı yetkililer geçmişte nükleer enerji teknolojisini, anlaşmanın nükleer silah yapımına giden iki yol olan uranyum zenginleştirme ya da reaktörlerde üretilen plütonyumun yeniden işlenmesini engellemesi halinde paylaşacaklarını söylemişlerdi.
Riyad ayrıca, Washington'un silah satışları üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması ve hassas yüksek teknoloji endüstrilerine yardım gibi bazı taleplerini geri çevirmesi üzerine, Çin ile artan ilişkilerinden de istifade etti.
Hatta Blinken'ın ziyaretinden iki gün sonra Suudi Arabistan, büyük bir Arap-Çin yatırım konferansına evsahipliği yapacak.
Atlantik Konseyi'nden kıdemli araştırmacı Jonathan Fulton, ABD'nin Suudiler’e yardım etmeyeceği sektörlerde Çin’in yardım edebileceğini söyledi. Ancak Fulton, Riyad ile Pekin arasındaki ilişkinin Washington ile olduğu kadar derin olmadığını da kaydetti ve "Bu noktada ben hala ABD-Suudi ilişkisini stratejik, Çin-Suudi ilişkisini ise çıkarsal olarak nitelendiriyorum" dedi.
Suudi Arabistan'a hareket etmeden saatler önce Washington'da bir konuşma yapan Blinken, ABD'nin Suudi-İsrail ilişkilerinin normalleşmesini savunmakta "gerçek bir ulusal güvenlik çıkarı" olduğunu söyledi ancak zaman çerçevesi konusunda temkinli konuştu.
Blinken, "Bunun hızlı ya da kolay bir şekilde yapılabileceğine dair hiçbir beklentimiz yok" dedi.
Muhammed bin Selman ve Antony Blinken ayrıca Yemen'i ve başka sorunları çözmenin potansiyel yollarını tartıştı. Blinken, Sudan'da ateşkes sağlanması ve ABD vatandaşlarının tahliyesine yardımcı olmasındaki rolü için Veliaht Prens’e teşekkür etti.
Reuters’a konuşan Amerikalı yetkili, Blinken'ın Muhammed bin Selman ile insan hakları konularını da hem genel düzeyde hem de belirli vakalarla ilgili olarak gündeme getirdiğini söyledi; ancak hangi vakalar olduğunu söylemedi.
Suudi Arabistan ham petrole olan bağımlılığını azaltmak amacıyla ekonomisini dönüştürmek ve dışa açmak için yüz milyarlarca dolar harcıyor. Ancak Muhammed bin Selman’ın reformlarını eleştirenlerin yanısıra işadamları, din adamları ve hak savunucularını tutuklanması, süreçte tartışma yaratıyor.
En son Mart ayında Suudi yetkililer, Twitter'da hükümeti eleştiren paylaşımlarda bulunduğu için 19 yıl hapis cezasına çarptırılan bir ABD vatandaşını serbest bıraktı; ancak bu kişinin seyahat yasağı sürüyor.
VOA