Bölgede Türkiye’yi bekleyen sorunlar
İsmail Hakkı Pekin Independent Türkçe için yazdı
İsmail Hakkı Pekin Independent Türkçe için yazdı
İsmail Hakkı Pekin Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral
Yaptığı “Barış Pınarı Harekatı” sonucunda iki küresel güç ile masaya oturan ve onlarla ayrı ayrı mutabakat imzalayan Türkiye, tam istediği gibi olmasa da “güvenli bölge” konusundaki hedefini gerçekleştirmek açısından ilk adımını atmıştır.
Tabii Türkiye’nin yapması gerekenler ve bölgede karşılaşabileceğimiz sorunlar neler olabilir, bunları aşmak için alacağımız tedbirler nelerdir, bu konularda kafa yormamız gerekmektedir.
Sadece bu kadar mı? Tabii değil. ABD ve Rusya’nın oyun planını nasıl bir oyun kurguladıklarını bilmemiz gerekiyor.
Yapmamız gereken en önemli konu bu bölgedeki birliklerimizin emniyetinin sağlanmasıdır.
Çünkü bölgede bir süre sonra yoğun bir terör faaliyeti ya da gerilla harekatı başlayacaktır.
Türkiye’nin hedefi olan 444 kilometre uzunluğunda ve 30 kilometre derinliğinde bir güvenlikli bölge meydana getirilmesi için aynı zamanda bölgenin teröristlerden temizlenmesi gerekmektedir.
Yalnızca teröristlerden değil, onların yerleştirip tuzakladığı mayınlar ve patlayıcılardan da arındırılması gerekecektir.
Söz konusu güvenli bölge nasıl kontrol edilecektir?
Bu konuda İHA ve SİHA’lar yedek birliklerle koordineli olarak nasıl kullanılacaktır?
Devriye faaliyeti nasıl yürütülecektir?
Ruslarla ortak devriye faaliyeti sırasında emir komuta kimde olacaktır?
Ortak devriye faaliyeti sırasında YPG unsurları ile karşılaştığımızda angajman kuralları ne olacaktır?
Aynı faaliyet sırasında 10 kilometre derinliğin aşağısında YPG unsuru görüldüğünde angajman kuralları ne olacaktır?
Müdahale edilmesi kaçınılmazdır, ancak bu konu Ruslarla konuşulmalıdır.
Harekat bölgesinde karşılaşılan YPG unsurlarına müdahale edileceği açık ve nettir.
Türkiye güvenli bölgede nasıl bir güvenlik sistemi kurmayı düşünmektedir?
Güvenli bölge içinde YPG’nin ABD ile birlikte kurduğu kent meclisleri, askeri konsey, öz savunma güçleri vb teşkilatları ihtiva eden siyasal yapıyı ortadan kaldırmak için ne yapacaktır?
Güvenli bölge içinde kalan, ABD’nin kontrol ettiği petrol sahaları (Kamışlı bölgesi vb), Irak’a açılan yolları ve hemen Irak sınırındaki Sincar’ı nasıl kontrol edecektir?
Sınırdan 30 kilometre güneye çekilen YPG’yi nasıl kontrol etmeyi düşünüyoruz?
Güvenli bölgenin emniyetini sağlamak, YPG’yi kontrol etmek ve güvenli bölgeye sığınmacıları yerleştirmek için Suriye ile iş birliği yapmak gerektiğini düşünüyor muyuz?
Bu durumda Suriye Milli Ordusu’nun pozisyonu ne olacaktır?
Varlığı sorgulanacak mıdır?
Hem sınırdan itibaren 10 kilometre hem de 30 kilometre derinliğindeki bölgelerde operasyon yapabilecek miyiz?
ABD’nin İdlib’te DEAŞ lideri Bağdadi’yi öldürme operasyonu bölgede yeni bir oyunun kurgulandığını göstermektedir.
Üstelik DEAŞ’ın yeni liderinin Türkmen olduğu konusundaki söylentiler yeni hedeflerinin neler olacağına da işaret etmektedir.
YPG’nin güneye çekilmesi bunların bir kısmının Irak topraklarına geçmesi önümüzdeki dönemde oyuna Irak’ın da dahil olacağını işaret etmektedir.
ABD, İran’ı Suriye ve Irak’ta istememektedir.
DEAŞ’in bundan sonraki hedefi Türkiye ve Irak’taki Musul, Kerkük, Telafer vb. tartışmalı bölgelerdir.
Böylece İran’ın bölgeden uzaklaştırılması sağlanacak ve Ferhat Abdi Şahin ve onun komutasındaki PKK/YPG daha da parlatılacaktır.
Bizim PKK/YPG diye konuştuğumuz fakat ABD, İsrail ve AB tarafından Kürt sorunu olarak ifade edilen mesele uluslararası bir özellik kazanmıştır.
Bu konuda hazırlanan planlarda Türkiye’de hedef olarak ortaya konmuştur. Yani öngörülebilir bir gelecekte Türkiye de hedef tahtasına oturtulacaktır.
Beklenen, DEAŞ vasıtasıyla Irak’ın batısında bir kaos yaratmak ve bu bölgelere YPG ile müdahale etmektir.
Aynı zamanda İdlib’te meydana gelen olayları bahane ederek DEAŞ’ın Türkiye’de cihat ilan etmesi ve Türkiye’de hem bunların hem de PKK terör örgütünün faaliyetlerinin ortaya çıkması beklenmelidir.
Yapılan bu harekatla hiç bir şey bitmemiştir.
Harekat ve mutabakatlarla kazanılan başarı asla küçümsenmemelidir.
Önümüzde yapacak çok şey var ve bizi çok sıcak günler bekliyor. Her gelişmeye hazırlıklı olmalıyız.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.