Brakel: Türk-Alman ilişkileri sevginin bittiği bir evliliğe benziyor
Diyalog sorunları çözmeye yetmiyor
2019’da siyasi ilişkilerde "normalleşme" hedefi gerçekleştirilemedi. Suriye’nin kuzeyinde ve Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimlerle iki ülke ilişkileri daha da kötüleşti, ekonomik ilişkiler de geriledi.
"Türk-Alman ilişkileri, sevginin bittiği bir evliliğe benziyor… Çocukları için diyaloğu zorunlu olarak sürdüren, sorunlara rağmen yine çocukları için işbirliği yapmaya çabalayan bir çifti andırıyor…"
DW Türkçe'ye konuşan Heinrich Böll Vakfı Türkiye Temsilcisi Kristian Brakel, 2019 yılının sonunda, Türkiye-Almanya ilişkilerinde gelinen aşamayı böyle ifade etti.
Son dört yıldır büyük gerginliklerin hakim olduğu ilişkilerde 2019’un bir "normalleşme" yılı olması umut ediliyordu. Ancak bu umutlar gerçekleşmediği gibi, ilişkilerde temel sorunları çözecek adımlar da atılamadı, sorunlara yenileri eklendi.
Diyalog sorunları çözmeye yetmiyor
"2017 yılında ilişkiler öyle dibe vurmuştu ki bundan sonra artık daha kötüsü olamaz diye düşündük. Taraflar, büyük gerilimlerin tekrarlanmaması için aslında yoğun çaba harcadı" diyen Brakel, Almanya’nın Ankara Büyükelçiliğine hukuk danışmanlığı hizmeti veren avukatın Eylül ayında tutuklanmasına kadar da büyük krizlerin yaşanmasının önlendiğine dikkat çekti.
Brakel'e göre iki ülke işbirliğini sürdürmek için çabalıyor
Merkel hükümeti, Türkiye ile ipleri koparmama, diyaloğu sürdürme politikasını bu yıl da devam ettirdi. Ancak demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü gibi alanlarda Türk tarafından beklediği adımlara karşılık bulmayan Almanya, Türkiye’nin ekonomi, enerji, savunma ihaleleri gibi alanlardaki beklentilerini karşılıksız bıraktı.
Almanya için 'istikrar' önem taşıyor
Türk-Alman ilişkilerini yakından izleyen siyaset bilimci Yaşar Aydın, Merkel hükümetinin Türkiye konusunda temkinli bir politika izlemesinde, Almanya’nın güvenlik ve istikrar konusunda taşıdığı kaygıların etkili olduğu görüşünde.
Hamburg Protestan Sosyal Bilimler Yüksek Okulu öğretim üyesi olan Aydın, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki operasyonu sonrasında, PKK ile çatışmaların şiddetlenmesinden endişe duyulduğu görüşünde.
DW Türkçe'ye konuşan Aydın, "Alman hükümeti, Türkiye’de bir çatışma sürecinin başlamasından, bunun hem Almanya’ya yansımasından hem de yeni bir göç akınına yol açmasından korkuyor" dedi.
Türkiye’nin Batı’dan kopması istenmiyor
Merkel hükümetinin Türkiye ile ilişkilerde temkinli bir politika izlemesinin bir diğer nedeni olarak, uluslararası güç dengelerinde yaşanan hızlı değişim gösteriliyor.
Almanya’da Türkiye’nin Batı ittifakından daha da uzaklaşmasından, Rusya’nın daha da fazla etkisi altına girmesinden endişe duyuluyor.
Yaşar Aydın’a göre, Türkiye’nin Batılı müttefikleri ve Almanya ile son yıllarda yaşadığı büyük gerilimlerde her iki tarafın da yaptığı hataların payı büyük.
Aydın'a göre Türkiye politikalarına 'çeki düzen' vermek zorunda
Siyaset bilimci, "ABD başta olmak üzere Batılı ülkeler YPG konusunda Türkiye’nin güvenlik kaygılarını ciddiye almayarak hata yaptı. Rusya’ya karşı uygulanan yanlış politikalar Türkiye’ye de uygulandı ve bu yolla neredeyse ikinci bir Rusya yaratmak üzereler" diye konuştu.
Aydın, Ankara’nın bundan sonra atacağı adımların ilişkilerin geleceği konusunda belirleyici olabileceğini düşünüyor. Türkiye'nin de gelecek dönemde politikalarına 'çeki düzen' vermesi gerektiğini belirten siyaset bilimci, sebeplerini de şöyle açıkladı:
"Türkiye cihatçı gruplarla o kadar iç içe olmayacaktı, İsrail’e karşı popülist söylemler, Almanya’ya karşı Nazi benzetmesi son derece yanlıştı. Geçmiş yıllarda izlenen ideolojik eksenli dış politika çok yanlıştı ve Türkiye şimdi de güvenlikçi politikalara yöneldi. Salt askeri güç ile güvenlik sağlanamaz. Türkiye bu yolla kendisine kurulan 'tuzak' ya da 'oyunları' belki Akdeniz'de Libya hamlesi ya da Suriye’deki askeri girişimlerle bozabilir ama oyun kurucu olamaz."
Ankara, Almanya'dan destek bekliyor
Almanya tarafındaki beklentiler içinde AKP iktidarının Türkiye’de demokratikleşme sürecini başlatması, dış politikasında ise askeri hamlelerden kaçınması bulunuyor.
Ankara’nın beklentisi ise Almanya’nın NATO müttefiki Türkiye’ye güvenlik konularında daha fazla destek vermesi.
Hacettepe Üniversitesi Türk-Alman İlişkileri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Murat Önsoy, DW Türkçe’ye değerlendirmesinde, Almanya’nın Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anlamak yerine Türkiye aleyhinde çıkışlar yaptığı görüşünde.
Önsoy, "Oysa Türk hükümeti özellikle NATO müttefiki Almanya’dan Suriye ve güvenli bölge konusunda daha destekleyici söylemler ve adımlar atması beklentisini taşıyor" dedi.
Murat Önsoy, Alman politikacılarda sıklıkla "Türkiye’ye üstten bakma, parmak sallama, aynı göz hizasında yaklaşmama tutumunun olduğunu ve bunun Türk tarafında ciddi bir rahatsızlığa yol açtığına dikkat çekti.
Önsoy iki ülkenin ortak ekonomik çıkarlarına dikkat çekti
Ortak ekonomik çıkarların olduğu alanlarda işbirliğinin sürdürülmesi gerektiği görüşünü savunan Önsoy’a göre, ilişkilerin geliştirilmesi için siyasi konularla ekonominin birbirinden ayrılması gerekiyor.
Kritik toplantılar ertelendi
Çünkü Berlin-Ankara hattında yaşanan siyasi gelişmeler, ekonomi ve enerji alanlarındaki önemli buluşmaların iptal edilmesine yol açtı.
Türkiye’nin 9 Ekim’de Barış Pınarı Harekatı'nı başlatmasının ardından Alman tarafı ekim ayı sonunda yapılması öngörülen ve bakanların da katılması beklenen Enerji Forumu ile yine kasım ayında Berlin’de yapılması planlanan, tarafların uzun süredir yoğun bir şekilde hazırlandıkları Türkiye-Almanya Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi (JETCO) toplantısını erteledi.
Eşzamanlı olarak Volkswagen’in de Türkiye’de üretim yeri açmayı ertelemesi dikkat çekti. İki ülke arasında 2018’in ilk 10 ayında 30.6 milyar dolar olan ticaret, 2019’un ilk 10 ayında 27.3 milyar dolara geriledi.
Ekonomide duraklama dönemine girildi
Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkileri yakından gözlemleyen TÜSİAD’ın Berlin Direktörü Alper Üçok da siyasi alandaki sorunların ekonomik ilişkileri de olumsuz etkilediği görüşünde.
DW Türkçe’ye konuşan Üçok, Türkiye’nin Almanya’ya yaptığı ihracat ve Almanya’dan yapılan ithalatta yüzde 5 ile 10 arasında bir gerileme söz konusu olduğuna dikkat çekti ve ekledi:
Üçok iki ülke arasında ithalat ve ihracattaki gerilemeye dikkat çekti
"Önümüzdeki yıl çok farklı geçmeyeceğini görüyoruz. Almanya’dan Türkiye’ye toplam yıllık yatırımlarda da 2018'e kıyasla yaklaşık yüzde 20’lik bir gerileme var. Bildiğiniz gibi Volkswagen yatırım kararını siyasi nedenlerden ötürü şubata erteledi. Siyasi alandaki sorunlar ekonomik ilişkilerimizi de etkiliyor."
Benzer bir durumun Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde de yaşandığını ifade eden Üçok, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin de siyasi gerginliklerin etkisiyle başlatılamadığını hatırlattı.
Gözler 2020’de Almanya’nın dönem başkanlığında
Merkel hükümeti, daha önce Türk tarafıyla yapılan görüşmelerde, Almanya’nın Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını üstleneceği 2020’nin ikinci yarısında, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin başlatılması için çaba göstereceği mesajını vermişti.
Merkel'in başbakanlığında ve aynı zamanda AB dönem başkanlığında son dönem olduğunu hatırlatan Üçok, bu dönemde, Türkiye ile ilişkiler konusunda yeni bir inisiyatif almasının önemine vurgu yaptı:
"Avrupa ekonomisine de yeni bir ivme kazandırma potansiyeli olan Türkiye ile Gümrük Birliği anlaşmasının modernizasyonu konusunda bir adım atarsa, hem AB hem de Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği için çok önemli bir miras bırakmış olur. Biz umutlu olmak istiyoruz."
Üçok, Gümrük Birliği'nin "sürdürülebilir kalkınma, sanayi 4.0, yenilenebilir enerji ve daha modern bir ekonomik paradigma çerçevesinde, yeni bir yol haritası üzerinden güncellenebileceğine" dikkat çekti.
Belirlenecek bir yol haritasıyla Türkiye'nin, AB pazarının bir parçası haline geleceği görüşünü dile getiren Üçok, "Türkiye bu yolla AB’ye yakınlaşabilir, hukuk devleti, demokratik haklar ve özgürlükler gibi alanlarda da ilerleme kaydeder" diye konuştu.
Değer Akal / Berlin
Deutsche Welle Türkçe