BT: Kaşıkçı davasındaki kararlar göz boyama

Alman basınında öne çıkan konu başlıkları arasında yer alıyor.

BT: Kaşıkçı davasındaki kararlar göz boyama


Suudi Arabistan’da, Cemal Kaşıkçı davasında verilen beş idam kararı ve uzun süredir kötü olan NATO-Rusya ilişkilerinde yakınlaşma sinyalleri, Alman basınında öne çıkan konu başlıkları arasında yer alıyor.

Geçtiğimiz yıl Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda katledilen muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili olarak Suudi Arabistan'da görülen davada mahkeme beş kişi hakkında idam kararı verdi. Uluslararası kamuoyunu tatmin etmeyen söz konusu karar ile ilgili olarak Frankfurter Rundschau gazetesi şu yorumda bulunuyor:

"Canice işlenmiş olan bu devlet cinayetinin en kötü yanı, Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman gibi Riyad'taki egemenlerin, kendi uydurdukları hikayelerle işin içinden çıkmaları oldu. Ancak yalan söylemenin ve inkar etmenin bir işe yaramayacağını anladıklarında sorumluluğu üzerlerine almışlardı. Bu olamaz ve olmamalı. Birçok olanak mevcut. Amerika Birleşik Devletleri, Kaşıkçı orada yaşadığı için davaya müdahil olabilir. Türkiye, suçun işlendiği yer olması hasebiyle soruşturma başlatabilir. Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri yaptırımlar uygulayabilir. Birleşmiş Milletler, olayı gerçek anlamda açığa çıkaracak bir mahkeme kurabilir. Tüm bunlar yapılmaz ise dünya toplumu bu hikayedeki bir söylemi tasdik etmiş olacak: Suudi Arabistan cezalandırılamayacak kadar büyüktür."

Badische Tagblatt gazetesi de söz konusu mahkeme kararının adil olmadığını ve sorumluluğun Bin Selman'da olduğunu ifade ediyor:

"Ceza mahkemesinin, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın isimleri hala bilinmeyen beş katili hakkında verdiği idam cezaları göz boyamadan ibaret. İnsan, bu binbir gece masalları gibi sahnelenen devlet tiyatrosu ile hangi kamuoyunun kandırılmaya çalışıldığını merak ediyor. İstanbul'daki Suudi Konsolosluğu'nda gerçekleşen infazın asıl sorumluları ne Riyad'ta mahkeme karşısına çıktı ne de bu şeffaf olmayan davada ceza aldı. Mahkeme karşısına çıkarılanlar, satranç tahtasındaki piyonlardı. Hem cinayeti işleyen özel birliği gönderebilecek, hem de ülkesindeki adalet sistemini yönlendirebilecek bir tane isim var sadece: Veliaht Prens Muhammed bin Selman el Suud. Kaşıkçı'yı öldüren silah onun elinde değildi ancak ipleri elinde tutan O'ydu ve tutmaya da hala devam ediyor.

Kaşıkçı Davası'nın sonucunu irdeleyen Frankfurter Allgemeine Zeitung, konuya Suudi Arabistan-ABD penceresinden bakıyor:

"Baskı altında kalan kraliyet henüz senenin başında bir dava olacağını duyurduğunda, birkaç günah keçisi bulunacağı ve cinayetin gerçek sorumlularının gizli kalacağı belliydi. Ülkenin fiili hükümdarı olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman, kendi için can sıkıcı olan bu konuyla ilgili olarak, köprünün altından çok sular akmasını ve en geç önümüzdeki yıl Kasım ayında Riyad'ta yapılacak G-20 Zirvesi'ne kadar hadisenin unutulmasını istiyor. Bir de Beyaz Saray'daki ortağına güveniyor. Donald Trump, Amerikan gizli servislerinin Bin Selman aleyhinde olan tüm değerlendirmelerine rağmen, Veliaht Prens'i başından beri  korudu. Danışmanı ve damadı Jared Kushner de, bu Arap ülkesine yönelik silah satışlarındaki kısıtlamanın savunma bütçesi ile ilgili yasadan çıkarılmasını sağlamayı başardı."

NATO Genel Sekreteri, gerekli çerçeve sağlandığı takdirde Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşebileceğini bildirdi. Uzun süredir olumsuz bir seyir izleyen NATO-Rusya ilişkilerinde yaşanan bu yakınlaşma sinyalini Neue Osnabrücker Zeitung şu yorumla okuyucusuna aktarıyor:

"NATO Genel Sekreteri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile buluşmaya hazır olduğunu ifade ederek, doğru zamanda doğru bir mesaj veriyor. Kuzey Atlantik İttifakı'nın Moskova ile olan ilişkileri çok ağır bir biçimde hasarlı ve bu durumun sorumluluğunu sadece Kremlin'in patronu Putin'e yüklemek yanlış olur. İttifak içindeki bölünmüşlük ve yönünü belirleyememe durumu, Paris'ten gelen ‘beyin ölümü' açıklaması ile başlamadı. Başbakan Merkel de bu durumun sorumlularından biri. Bir yandan Ukrayna sorununda Putin'e karşı dik duruşunu koruyor, diğer yandan ise Baltık Denizi'nden geçen Kuzey Akım boru hattı ile Batı ittifakının içine bıçak sokuyor. Kısacası NATO için, Rusya ile ilişkileri düzeltmenin tam zamanı."

Deutsche Welle