Bu Süreç Şehit Aileleri Olmadan Başarıya Ulaşmaz
Adalet ve Vicdan Olmadan Barış Mümkün Değil
YUSUF İNAN YAZDI...
Bu Süreç Şehit Aileleri Olmadan Başarıya Ulaşmaz
Son günlerde Türkiye’deki siyasi gündem, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti ile tokalaşması ve Abdullah Öcalan’a yönelik tartışmalı çağrıları ile hareketlendi. Bahçeli’nin Öcalan’ı TBMM’de konuşmaya davet etmesi, şehit ailelerinin ve gazilerin kalbinde yeni yaralar açtı. Ancak bu süreçte, en önemli kesimlerden biri olan şehit aileleri ve gaziler görmezden geliniyor. Peki, onlar ne düşünüyor? Şehit ailelerinin sesi duyulmadan atılacak adımlar gerçekten barışı getirebilir mi?
Şehit Aileleri ve Gaziler: Görünmeyen Kahramanlar
Şehit aileleri ve gaziler, bu ülkenin teröre karşı verdiği mücadelenin en büyük bedelini ödeyen kesimlerdir. Onların acısı, günlük tartışmaların ötesinde, yaşamlarının her anına yayılan bir trajedidir. Bir önceki çözüm sürecinde, "Akan kan duracaksa, yüreğimize taş basarak evet diyoruz" diyen şehit aileleri, fedakarlıklarının büyüklüğünü bir kez daha göstermişti. Ancak bugün, aynı fedakarlık bir kez daha talep ediliyor. Bu kez, onların ne düşündüğü sorulmadan.
Devlet Bahçeli’nin, yıllardır sert bir şekilde eleştirdiği ve terörle ilişkilendirilen partilerle tokalaşması, af tartışmalarının gündeme gelmesi ve Öcalan'ın TBMM’de konuşabileceği yönündeki açıklamaları, şehit ailelerinde derin bir hayal kırıklığı yarattı. Onların yaşadığı acılar, günlük politikaların çok ötesinde, derin ve onarılamaz bir yara olarak duruyor. Bu yaralar göz ardı edilerek nasıl bir toplumsal uzlaşma sağlanabilir?
Unutulmayan Acılar: Şehit Ailelerinin Bitmeyen Yasları
Şehit ailelerinin acısı, şehit cenazesi sona erdiğinde bitmez. Her bayramda, doğum gününde, çocukların mezuniyetlerinde, evin boş kalan koltuğunda şehit düşen yakınlarının eksikliği hissedilir. Toplumun büyük bir kısmı, yas sürecini tamamlayıp hayatlarına geri dönerken, şehit aileleri için hayat bir daha asla aynı olmaz. Her gün, her an, bu aileler kaybettikleri sevdiklerinin yokluğuyla yaşamak zorunda kalır.
Bugün, barış adına atılan adımların arkasındaki kişiler, belki kendi evlatlarını kaybetmedikleri için rahatça konuşabiliyorlar. Ancak şehit ailelerinin ve gazilerin acılarını anlamadan, onların yaşadığı derin yaraları görmezden gelerek barış süreci başarıya ulaşamaz. Bu ailelerin sesi, her türlü toplumsal uzlaşının merkezinde olmalıdır.
Adalet ve Vicdan Olmadan Barış Mümkün Değil
Barış süreci, adaletin sağlanmadığı bir ortamda gerçek bir başarıya ulaşamaz. Hukukun üstünlüğü göz ardı edilirse, devletin temel değerleri sarsılır. Şehit aileleri, yıllardır adaletin peşinde koşarken, adalet mekanizmasının çalışmadığına dair derin bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Onların acılarını dindirecek bir adım atılmadığında, toplumda gerçek bir huzur sağlanamaz. Barış, ancak vicdanın ve adaletin yerini bulduğu bir zeminde kalıcı olabilir.
Bu Süreçte Şehit Aileleri ve Gaziler Olmadan İlerlemek Mümkün Değil
Şehit aileleri ve gazilerin sesini duymadan bir barış sürecini yürütmek, derin toplumsal çatışmalara yol açar. Onlar, bu sürecin en ağır bedelini ödeyenlerdir ve onların rızası olmadan atılacak her adım, derin bir huzursuzluğa neden olur. Barış adına atılan her adımda, önce onların acıları gözetilmeli, onların yaşadığı derin keder dikkate alınmalıdır.
Sonuç olarak, bu sürecin başarıya ulaşması, şehit ailelerinin ve gazilerin sesine kulak verilmesine bağlıdır. Adaletin, vicdanın ve toplumsal uzlaşının temelleri ancak onların acılarının dindirilmesiyle atılabilir. Şehit ailelerinin rızası olmadan atılacak her adım, yeni yaralar açar ve toplumda derin bir güven kaybına yol açar. Barış ancak adaletle mümkün olur; adalet olmadan barış sadece bir yanılsama olarak kalır.
“Mazlumun âhı arşı titretir”
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
Mail: [email protected]