Canlı Bombalar
Yoksa tamamen güçsüzlüğün bir sonucu mu?
Küresel Terörizm: İntihar Komandoları ve Ardındaki Gizem
Dünya, 11 Eylül 2001'den bu yana büyük bir bilmeceyle karşı karşıya: Kendi hayatlarını hiçe sayarak, korku dolu bir dünyanın ortasında intihar saldırıları gerçekleştiren bu insanlar kimlerdir? Bu saldırganlar, sıradan bir yaşamın içinde yer alıp, farklı kültürlere uyum sağlayabilen, yabancı okullarda eğitim gören ve prestijli diplomalar alan, aynı zamanda sevdikleriyle mutlu bir hayat süren bireylerdir. Ancak bir gün, her şeyi geride bırakıp büyük katliamlara imza atarak, kendilerini de ölüme sürükleyebilmektedirler. Nasıl oluyor da korkularından sıyrılıp bu radikal eylemi gerçekleştirebiliyorlar?
Türkiye'nin en büyük terör saldırıları arasında yer alan, İstanbul Levent'teki HSBC Genel Müdürlüğü binası, İngiliz Başkonsolosluğu ve sinagoglara yönelik intihar saldırıları, bu soruların tekrar gündeme gelmesine sebep oldu. Bu tür eylemler, sadece büyük kayıplara değil, aynı zamanda insan zihninde derin bilinmezliklere de yol açmaktadır.
Geçmişte bu tür eylemler sadece belirli bir inanç veya ideolojiyle açıklanırken, son 20 yıl içinde 500'den fazla intihar komandosunun gerçekleştirdiği saldırılar, daha derin bir psikolojik incelemeyi gerektirmiştir. İsrailli psikolog Ariel Merari’nin araştırmasına göre, bu insanların belirgin bir psikolojik bozukluğu veya patolojik bir kimlik yapısı yoktur. Dahası, bu saldırganların en dikkat çekici özelliği, sıradan bir yaşam sürdürmeleri ve toplumda fark edilmemeleridir.
İntihar komandolarının ruhsal yapıları üzerine yapılan incelemeler, genellikle narsisist, sınırda kişilik bozukluğu veya intihar öncesi sendrom gibi psikolojik tanımlarla açıklanıyor. Ancak bu açıklamalar bile yeterli gelmiyor; çünkü intihar saldırıları, planlanması kolay ve "sonuç garantili" eylemler olarak görülüyor. Bu saldırılar, kaçış planlamasını gerektirmediği için de terörist organizasyonlar tarafından tercih ediliyor.
Özellikle genç bireylerin bu tür eylemleri gerçekleştirmesi, terörist organizasyonların sosyal mantığını da açığa çıkarıyor. Psikolog Maxwell Taylor, terörizmi bir meslek kolu olarak tanımlarken, intihar saldırılarının da bu gruplara ait olma, sosyal prestij kazanma ve gelir elde etme gibi bir motivasyonla yapılabileceğine dikkat çekiyor. Dahası, suçlu bu saldırıyla birlikte toplumun nefret duygusundan ve yargılama sürecinden korunmuş oluyor.
Tarihsel olarak intihar saldırıları nadir görülmekle birlikte, özellikle son 20 yılda yaygınlaşmış durumda. 12. yüzyılda Haçlılar'a karşı savaşan "Assasinler" gibi günümüzde de bu tür eylemlere girişen gruplar mevcut. Ancak, geçmişte bireysel suikastlar olarak yapılan bu eylemler, günümüzde kitlesel ölümleri hedefleyen saldırılar haline gelmiş durumda.
Bugün hala, intihar komandolarının motivasyonları tam anlamıyla anlaşılabilmiş değil. Dini fanatizm, güçsüzlük, sosyal prestij arayışı ve nefret gibi faktörler bu eylemlerin ardındaki olası nedenler olarak öne sürülüyor. Ancak her durumda, bu eylemler sadece korku ve trajedi yaratmakla kalmıyor, insanlığın en büyük sorularını da beraberinde getiriyor: Bu insanlar neden ve nasıl bu noktaya geliyorlar? Ve onları durdurmanın bir yolu var mı?