Cem Karaca’yı nasıl bilirdiniz?
İŞÇİ ŞARKILARINI EN GÜZEL SÖYLEYEN ADAM
Cem Karaca’yı nasıl bilirdiniz?
İletişim Uzmanı Mehmet Utku Şentürk, 20 yıl önce kaybettiğimiz Cem Karaca’nın ölüm yıldönümünde usta şarkıcının sıra dışı yaşam öyküsüne projeksiyon tutuyor.
Kısa bir süre önce vizyona giren usta sanatçı Cem Karaca’nın hayat hikâyesini konu alan “Cem Karaca’nın Gözyaşları” filmi ile bundan tam 20 yıl önce yitirdiğimiz Cem Karaca tekrar gündemin ilk sıralarına yükseldi. ‘Cem Karaca’nın Gözyaşları’ filmi, sanatçının oğlu Emrah Karaca ile eşi İlkim Karaca’nın arasındaki tartışmanın gölgesinde kaldı. Emrah Karaca, “Babam yaşasaydı bu durum karşısında gözyaşlarını tutamazdı” derken, İlkim Karaca da “Cem hayatta olsaydı hepsine hadlerini bildirirdi” diye konuştu.
FIRTINALI BİR HAYAT…
1945 yılında İstanbul’da doğan Cem Karaca, 8 Şubat 2004’de, 58 yaşında iken hayatını kaybetti. Toto Karaca ile Mehmet Karaca’nın oğlu olan Cem Karaca’nın hem annesi hem de babası tiyatro sanatçısıydı. 1960’lı yılların başında ilk sahne çalışmalarını gerçekleştiren Cem Karaca bu tarihten itibaren ölümüne kadar geçen yaklaşık 40 yıllık süreçte 41 plak, 27 albüm ve 16 kaset yayınlamıştı. Yaşamının 8 yılını Almanya’da zorunlu sürgünde geçiren Cem Karaca bu dönemde müzik yapmayı bırakmamış ve bu ülkede Türkiyeli yaşayan göçmenlerin sorunlarına odaklanan çalışmalarda bulunmuştu.
1962 yılında sahne çalışmalarına başlayan Cem Karaca’nın ilk dönem müziğinde en çok etkili olan isim 1950’li yılların diğer rock sanatçılarında ve gruplarında da görüldüğü gibi Elvis Presley’di. Karaca, lise çağında kurduğu Dinamitler, Beklentiler ve Jaguarlar gibi gruplarda çoğunlukla Elvis Presley’e ve Bill Haley’e ait rock’n roll şarkılarını seslendirmişti.
Türkiye’de popunun en aykırı, en taviz vermez isimlerinin başında geldi Cem Karaca, müzik piyasamızın sağlam standartlara oturması için elinden geleni ardına koymadı. Gördüğü her başıbozukluğu anında protesto etti, karşısında durdu. Belki de Cem Karaca ve benzerleri olmasa, bugünkü çapta bir müzik piyasasına hiç sahip olmayacaktık. Müziğe girişi çok daha erken bir tarihte olmasına rağmen, Cem Karaca’nın adı yaygın bir şekilde 1967 yılında Hürriyet’in düzenlediği Altın Mikrofon yarışması ile birlikte duyuldu. Cem Karaca ve grubu Apaşlar, o yılki yarışmada “Emrah” ile ikinciliği elde etmişlerdi. Cem Karaca’nın yapımcıların, firma sahiplerinin, radyoların bildiklerini okuma tavırlarına teslim olmayacağı da hemen işin başında ve “Emrah” nedeniyle gözler önüne serildi.
İŞÇİ ŞARKILARINI EN GÜZEL SÖYLEYEN ADAM
Cem Karaca’nın 1970’li yılların ikinci yarısında yaptığı çalışmalar büyük kentlerde yaşanan proleterleşme süreçlerine ve bu süreçlere bağlı olarak şekillenen sorunlara odaklanmıştır. Belirtilen çalışmalar müzikal olarak Anadolu Pop’u kapsayıp onu aşarak progressive rock’a yönelen bir çabayı da temsil etmektedir. Bu çalışmalarda Cem Karaca ve birlikte çalıştığı gruplar kendi sözlerinin yanı sıra Ruhi Su, Âşık İhsani ve Âşık Mahsuni gibi ozanların eserleri ve Cumhuriyet dönemi şairlerinin şiirlerinden yararlanmışlardır.
Sonraki yıllarda, Türk popu Cem Karaca’sız hiç olmadı. Plaklar arka arkaya çıktı ve her plak ya da şarkı ile Cem Karaca’ya bağlananların sayısı arttı. Her konserinin başında tekrarladığı “Merhaba gençler ve her zaman genç kalanlar” cümlesi büyük çoğunluğun ağzında bir slogan haline geldi ve şarkıcının yalnızca bir müzisyen olarak değil bir “bilge kişi” olarak da bağırlara basılmasını sağladı. 12 Eylül günlerinin mecburi Almanya ikameti bile Cem Karaca’ya duyulan sevgi ve hayranlığı yok edemedi.
Döndüğünde bir parça yorgun, bayağı kafası karışıktı ama yıllar sonra memlekete dönmüş olmasının şaşkınlığı atlatıldıktan sonra her şey de yerli yerine oturacaktı. Oturdu da. Her zaman “daha aydınlık, daha özgür” bir dünya düşlemişti sanatçı ve hâlâ da aynı özlemle yanıp tutuşmaktaydı.
CEM KARACA TÜRKİYE’DİR!
70’li yıllardaki radikal tutumundan uzaklaşması, bazı kesimlerin Karaca’ya bakış açısını değiştirdi. Aynı yıl ‘Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar’ albümünü çıkardı. Bu albüm o senenin en çok satan albümlerinden biri oldu. 1988’de bu albümü ‘Töre’ takip etti. Bu albüm sonrası Cem Karaca, yasaklı olduğu TRT ekranlarına da çıkmaya başladı. Karaca, geçmişe dönük eleştirel konuşmalarının yanı sıra, Özal’ı kendisine yakın bulduğunu ve desteklediğini açıklaması sebebiyle ‘döneklik’ suçlamasıyla karşılaştı. 8 Şubat 2004’te vefat eden Cem Karaca’nın cenazesi, vasiyeti üzerine alkışlarla değil tekbirle uğurlandı. Hayatının son döneminde tasavvufa yöneldiği için sol jakoben çevrelerce çok eleştirildi ama yine de cenazesinde on binlerce insan vardı. Çünkü O Fransız lider Charles de Gaulle’ün görüşlerine katılmasa bile ünlü filozof Sartre için “Sartre Fransa’dır!” dediği gibi “Cem Karaca Türkiye’dir!”
KARAR