Çeşme'deki Talanın Perde Arkası: Devletin Müdahalesi Şart
Çeşme’de İşler Çığrından Çıktı
Çeşme'deki Talanın Perde Arkası: Devletin Müdahalesi Şart
YEREL GÜNDEM / İZMİR
İzmir’in gözde turizm merkezi Çeşme’de yıllardır süren ve ilçe halkını isyan ettiren bir talan gerçeği var. Doğal güzellikleri ve sahil bandıyla ünlü bu bölgede, uyanık müteahhitler ve büyük inşaat şirketleri, turizm yatırımı kisvesi altında villa, rezidans ve konut inşa ediyor. Bu durum, Çeşme’nin eşsiz doğasının tahrip edilmesine ve halka açık olması gereken kıyıların zenginlerin kullanımına sunulmasına neden oluyor. Erhan Gülenç, bu durumun ardındaki gerçekleri ortaya koyarak İzmir’deki bu talana artık dur denilmesi gerektiğini vurguluyor.
Turizm Yatırım Belgesi ile Yükselen Rezidanslar
Çeşme’de sahil bandında yapılaşmanın önünü açan bu sistem oldukça basit fakat etkili bir yöntem üzerine kurulu. İlk adım olarak, inşaat yapılması mümkün olmayan kıyı kesimlerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan turizm yatırım belgesi alınıyor. Bu belge, inşaat izni almak için kullanılırken, aynı zamanda normalde iki katla sınırlı olan bina yükseklikleri de altı kata kadar çıkarılabiliyor. Böylece sahildeki doğa harikası alanlar, villa ve lüks konut projelerine dönüştürülüyor.
Mistral GYO ve Çeşme’deki Yeni Proje
İzmir’de birçok ünlü iş insanının ortak olduğu Mistral Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO), bu yöntemi kullanarak Çeşme’nin Boyalık bölgesinde dev bir projeye imza attı. Kora Ailesi’ne ait arsada yapılan bu projede, 7 blokta toplam 88 lüks suit inşa edildi. Ancak bu lüks konutlar kat irtifaklı veya kat mülkiyetli tapu yerine, arsa paylı tapu ile satılıyor. Bu durum, milyonlarca lira ödeyen alıcıları büyük bir şaşkınlığa uğratırken, projenin hukuki zemini de sorgulanmaya başladı.
KAP’ta Ortaya Çıkan Gerçekler
Mistral GYO’nun Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı bildirimde, Çeşme’deki bu projenin turizm amaçlı kullanım dışında kullanılamayacağı ve konaklama birimleri üzerinde devre mülk, kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulamayacağı açıkça belirtiliyor. Ancak buna rağmen, projede yer alan suitler, arsa paylı tapu ile satılıyor. Bu durum, hem hukuki açıdan sorunlu hem de kamuoyunda büyük tepki uyandırıyor.
Çeşme’de İşler Çığrından Çıktı
Çeşme’deki bu yapılaşma, sadece yerel halkı değil, İzmir ve Türkiye genelindeki çevre savunucularını da rahatsız ediyor. Doğal güzelliklerin tahrip edilmesi ve kamuya açık alanların özel mülkiyete dönüştürülmesi, bölgedeki ekolojik dengeyi tehdit ediyor. Üstelik bu projelerde dönen paraların büyüklüğü, işin sadece ekonomik boyutunu değil, aynı zamanda toplumsal adalet ve çevre hakkı gibi temel değerleri de sorgulatıyor.
Devletin Müdahalesi Şart
Çeşme’deki bu talana artık dur denilmeli. Devletin ilgili birimlerinin, bu tür yapılaşmaları inceleyerek gerekli yasal müdahaleleri yapması şart. Sahil şeridindeki bu yapılaşmanın durdurulması ve doğanın korunması, sadece Çeşme’nin değil, tüm Türkiye’nin geleceği için hayati önemde. İzmir halkı, yetkililerden bu konuda acil bir eylem planı bekliyor.
Çeşme’deki bu talanın durdurulması, hem yerel halkın hem de doğanın haklarının korunması anlamına gelecektir. Bu konuda devletin atacağı adımlar, İzmir’in ve Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek önemli bir dönüm noktası olabilir.
Kaynak: ErhanGulenc.com