Cezasızlık Algısı ve Adaletin Zor Sınavı

Türkiye'de cezasızlık algısı, adalet sistemine olan güveni zedeliyor. Adi suçların cezasız kaldığı ve muhaliflerin cezalandırıldığı bir ortamda, adaletin dengesi tartışma konusu.  Türkiye’nin ceza adalet sistemi, cezasızlık algısı nedeniyle eleştiriliyor. Adi suçların cezalandırılmaması toplumsal güveni sarsarken, eleştirel fikirlerin cezalandırılması farklı bir adaletsizlik algısı yaratıyor.

Cezasızlık Algısı ve Adaletin Zor Sınavı




Cezasızlık Algısı ve Adaletin Zor Sınavı

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Türkiye’nin ceza adalet sisteminde yıllardır tartışılan bir konu var: cezasızlık algısı. Bu algı, toplumda ufak tefek suçların cezasız kaldığına dair yaygın bir inanç yarattı. Peki, bu durumun kökeni nedir? Ceza adalet sistemimiz gerçekten bu kadar etkisiz mi?

Eski Filmlerden Günümüze: Cezasızlık Algısının Anatomisi

Yeşilçam filmlerinde gördüğümüz bir hikâye vardı: Sokakta kalan bir adam, kışı sıcak bir cezaevinde geçirmek için bir vitrini kırar. Ancak bugün böyle bir durum mümkün değil. Türkiye’nin ceza sisteminde, küçük suçlardan dolayı hapis yatmak artık nadir görülen bir durum. Ufak tefek suçlardan ceza alanlar genellikle adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor.

Cezasızlık Algısının Sebepleri

Cezasızlık algısının arkasında iki temel neden bulunuyor:

  1. İnfaz Yasası: İki yıldan az hapis cezası alan suçluların hapse girmesine engel oluyor.
  2. Cezaevlerindeki Yoğunluk: Cezaevlerinin doluluğunu azaltmak için af, şartlı tahliye ve denetimli serbestlik gibi yöntemler devreye sokuluyor. Öyle ki, Temmuz 2024 itibarıyla cezaevlerinde kapasiteyi aşan 47 bin kişi bulunuyor.

Bu süreçte, ceza adalet sisteminin devleti çok ilgilendirmeyen ufak suçlara ceza vermek yerine ağır suçluları bile serbest bırakması, toplumsal güveni sarsan bir tablo oluşturdu.

Adaletin İkilemi: Adi Suçlular ve Muhalifler

Bugün Türkiye’de adalet sistemi, adi suçlar ve siyasi muhalefet arasında bir denge kurmakta zorlanıyor:

  • Adi suçlar: Hırsızlık, darp ve yaralama gibi suçlar, genellikle cezalandırılmıyor. Ancak bu durum, suç işlemeye devam eden kişilerin rekor suç kaydı oluşturmasına neden oluyor. Örneğin:
    • “Polis Şeyma’yı şehit eden saldırganın 26 suç kaydı çıktı.”
    • “Konya’da polisi bıçaklayan kişinin 33 suç kaydı var.”
  • Muhalifler: Araştırmacılar, gazeteciler ve yazarlar gibi iktidarı eleştiren kişiler, adaletin başka bir odağında yer alıyor. Bu kişiler için sürekli bir suç bulunması veya icat edilmesi, cezasızlık algısının tersine bir "cezalılık algısı" yaratıyor.

Yeni Düzenlemeler: Adaletin Dönüşümü mü?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, cezasızlık algısını ortadan kaldırmak için yeni adımlar atmayı planlıyor. İki yıl veya daha az hapis cezası alan suçluların birkaç hafta ya da birkaç ay hapis yatmasını sağlayacak düzenlemeler gündemde. Ancak bu düzenlemelerin toplumda nasıl bir etki yaratacağı merak konusu.

Cezasızlık Algısı ve Toplumsal Güven

Toplum, cezasızlık algısı ile adalet sistemine olan güvenini kaybediyor. Adi suçluların serbest bırakıldığı, ancak eleştirel fikirlerin cezalandırıldığı bir ortamda, adalet sisteminin bağımsızlığı ve etkinliği sorgulanıyor. Bu durum, yalnızca adaletin değil, sosyal huzurun da ciddi şekilde zedelenmesine yol açıyor.


www.yerelgundem.com