CHP ve Kılıçdaroğlu'nun vermesi gereken bir özeleştiri var

Erdoğan'ın önceki gün Necip Fazıl Ödülleri törenindeki sözleri özetle şöyleydi:

CHP ve Kılıçdaroğlu'nun vermesi gereken bir özeleştiri var


Müyesser Yıldız yazdı

Ülkemiz siyasetten ekonomiye, eğitimden sağlığa ciddi sıkıntılar içindeyken, ama özellikle de dış politikada büyük bir darboğaza girilmişken ve herkes milli birlik/ortak akıl arayışındayken Erdoğan, yine 80-90 yıl öncesine gidip, CHP'nin geçmişiyle yüzleşip, milletten özür dilemesini veya “pişmanım” demesini istedi.

Erdoğan'ın önceki gün Necip Fazıl Ödülleri törenindeki sözleri özetle şöyleydi:

“Geçmişimizle yüzleşmek bizi küçültmez, tam tersine büyütür. Tek parti CHP'sine ait dönemde, objektif bir şekilde araştırılması gereken karanlık noktalar bulunuyor. Öncelikle bunu yapması gereken ana muhalefet CHP'nin bizzat kendisidir. Açıkçası CHP'nin artık bu millete kendi tarihiyle ilgili kapsamlı, samimi özeleştiri vermesi şarttır. İskilipli Atıf Hoca'nın idamından Dersim olaylarına, Türkçe ezan zulmünden 27 Mayıs darbesindeki rolüne kadar pek çok üzücü hadisede, CHP kendi tarihiyle yüzleşme cesareti gösterememiştir. Dersimli olan zat da bunu açıkça ortaya koyamamıştır. Biz CHP'nin kurumsal anlamda Dersim konusunda ne düşündüğünü, nasıl bir yaklaşım içinde olduğunu halen bilmiyoruz. Sadece Dersim'de değil, ifade ettiğim diğer konularda da CHP'nin kurumsal anlamda ne düşündüğünü kimse bilmiyor. CHP'nin bir an önce milletin karşısına çıkıp, ülkeye yaşattıkları için ya özür dilemesi ya da üzücü olaylardaki rolleri için pişmanlık duyduğunu söylemesi gerekiyor. Türkiye'nin geleceği, milletimizin kalbinde kabuk bağlayan yaraların tekrar tekrar kanatılmaması için biz bu tavrı gerekli görüyoruz. CHP yönetimi geçmişleriyle yüzleşene; darbeler, katliamlar, yasaklar, idamlar ve kanlı sokak olaylarındaki rollerini cesaretle açıklayana kadar, peşlerini bırakmayacağız.” 

17 YILIN BİLANÇOSU    

Hedefin, ana muhalefet partisi CHP'yi köşeye sıkıştırmak değil, bir kez daha Atatürk ve İnönü dönemlerini tartışmaya açmak olduğu besbelli.

Ancak madem 80-90 yıl öncesinin “yüzleşmesinin” yapılması isteniyor, evvel emirde son 17 yılda yaşananların, üstelik milletin kalbinde kabuk bağlamamış, halen kanayan yaraların bilançosunun çıkarılması gerekemez mi?

Ana başlıklarıyla sadece dış politikada olanları hatırlarsak;

Erdoğan'ın dün Gölcük Tershane Komutanlığı'ndaki törende yaptığı şu konuşmayla başlayalım:

“Şayet KKTC ve Libya ile başlattığımız süreçlerden vazgeçersek, bırakınız ekonomik faaliyetleri, bize denize girecek kıyı, olta atacak sahil bile bırakmayacaklar. Karşımızdakilerin hak, hukuk, adalet, ahlak, insaf diye bir dertleri kesinlikle bulunmuyor. Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne karşı öyle bir kinleri var ki, ellerinden gelse bizi sadece Anadolu'dan söküp atmakla kalmayacak, dünyadan kökümüzü kazıyacaklar.”

“Karşımızdakilerin” bu tavrı son 3-5 yılda mı ortaya çıktı? Yooo, Mondros ve Sevr'den beri böyleydi.

Gerçek bu iken, sadece 11 yıl önce, “Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke kompleksi artık geride kalmıştır. Bu kompleksle hareket eden bir Türkiye artık yok. Geldiğimizden bu yana düşman üreten değil, dost üreten bir Türkiye var” diyen kimdi?

KKTC ve Libya'dan söz açılmışken; bugün yaşanan sıkıntıların temeli konumundaki Annan Planı'nın kabulü, merhum Rauf Denktaş'ın Türkiye'den kovulması hangi iktidar döneminde oldu? Açıkça “Haçlı savaşı başlatıyoruz” denildiği halde NATO'nun Libya'ya müdahalesini ve Kaddafi'nin ortadan kaldırılmasını destekleyenler kimlerdi?

Şimdi de en baştan başlayalım.

- BOP eş başkanlığı neden kabul edildi?

- Irak'ın işgalini öngören 1 Mart tezkeresi için kimler çırpındı?

- Tüm Milletin onurunu inciten, halen de yüreğini sızlatan askerimizin başına çuval geçirilmesi rezaleti ne zaman yaşandı?

- BOP'un ilk ayağı “Barzanistan” kimin döneminde kuruldu ve tanındı?

- İç politika konuları gibi gözükse de dışarıda elimizi zayıflatan, “PKK'ya yol verilip, güvenlik güçlerinin elinin kolunun bağlanması, İmralı açılımları, Kozmik Odaya girilmesi, kumpas davalarla TSK'nın omurgasının kırılması” gibi çok hayati gelişmeler ne zaman yaşandı? 

- Uludere, Suriye'de düşen uçağımız, Rus uçağının düşürülmesi, Süleyman Şah Türbesi'nin kaçırılması, Barzani Peşmergelerinin Türkiye üzerinden Kobani'yi girişi gibi olaylarda neler olduğunu tam olarak biliyor muyuz?

- Lozan ve Montrö Antlaşmalarının tartışılmasını, hatta mümkünse ortadan kaldırılmasını İktidar dışında kimler istedi, istiyor?

Son olarak;

Hem tüm bu yaşananların hem de 15 Temmuz'a gelişin sebebi, “Ne istediler de vermedik” politikasını nereye koyacağız? Ya, 15 Temmuz'da tam olarak neler yaşandığının Meclis'te dahi araştırılamamasına ne diyeceğiz?

Evet, “FETÖ” konusunda Erdoğan, “Bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de Milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de Milletim de bizi affetsin” dedi, ama yeterli mi?

Her açıdan etkileri halen devam eden ana başlıklarıyla sıraladığımız diğer konular ne olacak? Onlarla yüzleşildi, özeleştiri yapıldı, özür dilendi ya da pişmanlık duyulduğu söylendi ve tüm gerçekler cesaretle açıklandı mı?

Doğru, CHP ile Kılıçdaroğlu'nun vermesi gereken bir özeleştiri var; O da 17 yıllık bu bilançoya rağmen AKP'nin halen iktidarda ve birinci parti olmasındaki paylarıdır!..

Müyesser Yıldız

Odatv.com