CHP’den üç koşul

CHP; bazı suç türlerinde infaz indirimi anlamına gelebilecek herhangi bir değişikliğe sıcak bakmıyor.

CHP’den üç koşul


CHP; iktidarın koronavirüs salgını dolayısıyla cezaevlerini boşaltmayı amaçlayan infaz düzenlemesiyle ilgili kırmızı çizgilerini belirledi.

Mahmut Lıcalı / CUMHURİYET

İnfaz düzenlemesi kapsamında AKP ile MHP’nin gerçekleştirdiği ilk temasın ardından diğer siyasi partilerle de görüşmeler yapılması bekleniyor. Edinilen bilgiye göre, iktidar bu hafta içinde CHP temsilcileriyle bu konuda bir görüşme yapacak. CHP içinde infaz düzenlemesine olumlu katkı verilmesi görüşü öne çıkarken, partinin bazı suçlarla ilgili kırmızı çizgileri bulunuyor. CHP; bazı suç türlerinde infaz indirimi anlamına gelebilecek herhangi bir değişikliğe sıcak bakmıyor.

CHP’de iktidarın teklifinin belli olmasının ardından partinin düzenlemeyle ilgili çalışma yapacağı ifade edilirken, bazı suçlara karşı “af”fa partinin hiçbir esneklik göstermeden tamamen karşı olduğu belirtiliyor. CHP; “uyuşturucu baronları, uyuşturucuyu imal edenler, satanlar ve uyuşturucu ticareti yapanlarla” ilgili bütün suçlarda infaz indirimine karşı çıkıyor. “Uyuşturucu suçlarında yalnızca arkadaş kurbanı olanlarla ilgili rehabilitasyon temelli bir düzenleme yapılabilmesi” konusuna ise kısmen açık kapı bırakılıyor. CHP ayrıca kadına yönelik her türlü şiddet suçlarının da infaz düzenlemesi kapsamında olmasına sıcak bakmıyor.

Çocuk istismarı suçlarının da infaz indirimi ya da iyi hal uygulaması kapsamına alınmasına karşı çıkılıyor. ‘İstismar ediliyor’ CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, infaz düzenlemesi konusunun 2 yıldır istismar edildiğini; “MHP’nin bu konuda verdiği teklife bile sahip çıkmadığını” anımsattı. Özel, “Kadına şiddet, çocuk istismarı suçlarında herhangi bir düzenlemeye karşı çok katıyız. Uyuşturucuyla ilgili de imal edilmesi, satışı ve ticareti gibi suçlarda da karşıyız. Uyuşturucu baronlarına karşı çıkıyoruz” dedi.

Ailelerin “arkadaş kurbanı” olarak ifade ettiği, arkadaşının üzerinde uyuşturucu yakalandığı için ağır ceza alan hükümlüler bulunduğunu belirten Özel, “Bu gibi suçlarda rehabilitasyon temelli düzenlemeleri düşünebiliriz” değerlendirmesinde bulundu. ‘Cezaevleri risk altında’ TBMM Adalet Komisyonu üyesi CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek de koronavirüs salgını dolayısıyla cezaevlerinin büyük risk altında olduğuna dikkat çekerek, bu konuda iktidarın acilen bir düzenleme yapması gerektiğine işaret etti. Cezaevlerinde çok sayıda çocuk, yaşlı, hasta mahkûm olduğunu söyleyen Zeybek, “Bu kişilerin sağlık hizmetlerine erişimlerinde kolaylık sağlanması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır” diye konuştu.

78’LİLER GİRİŞİMİ’NDEN İNFAZ DÜZENLEMESİ DEĞERLENDİRMESİ: 'CEZAEVLERİNİ BOŞALTMA ZAMANI'

78’liler Girişimi, Cumhur İttifakı’nın koronavirüs salgınının ardından hızla çıkarmaya çalıştığı infaz düzenlemesine ilişkin açıklama yaptı. Türkiye’nin toplumsal ayrışmalar ve düşmanlık ölçütüne varma potansiyeli taşıyan gerginlikler, artan ölçüde derinleşen sosyal, siyasal, ekonomik krizler tablosuna tanıklık ederken, koronavirüs salgını ile karşı karşıya kalındığının belirtildiği açıklamada özetle şöyle denildi: “Koronavirüs bizim gibi ayrım yapmıyor, aksine bütün ayrımları yok ediyor. Türkiye gerçek bir beka sorununu şimdi yaşıyor. Yaşamak ve yaşatmak için birleşmek zorundayız. Yaşama paydasında birleşmek, bütün ‘ayrı gayrı’ları ertelemek zorundayız. Koronavirüsten korunmanın şimdilik önerilen temel yolu, temizlik önlemlerini uygulamak ve kendini toplumsal ilişkilerden yalıtma. Türkiye’de 250 binin üzerinde tutuklu hükümlü, kapasitesini aşan, asgari temizlik ve kendini yaşadığın topluluktan yalıtılma koşulları olmayan bir ortamda toplu olarak yaşamlarını kaybetme tehdidiyle karşı karşıya. Cumhur iktidarı ne kadar durumun ciddiyetine uygun davranıyor pek emin değiliz ancak cezaevleri ile ilgili infaz yasası üzerinde çalışıldığını kamuoyuna açıkladı. Ancak koronavirüs tehlikesi altında dahi ayrıştırma gibi ciddi bir sorun var. Açıklandığı kadarı ile adli suçların bir kısmı ile ‘terör suçları’ ayrımına gidiliyor; ‘Terör’ suçları başlığı altında, siyasi tutuklu ve hükümlüleri cezaevinde tutacak bir infaz yasası hazırlanıyor. Devletin kendine karşı ‘suç’ işleyeni cezaevinde tutması, yurttaşa karşı ‘suç’ işleyeni salıvermesi başlı başına bir garabet zaten. Toplumun varlık yokluk günlerini yaşadığı bu zor günlerde dahi toplumsal ayrıştırmayı güncelleştirmenin bir manası var mı? Üstelik toplumsal afetleri toplumu birleştirmenin harcı yapma fırsatı doğmuşken. Sonuç olarak, kanun önünde herkes eşittir. Adli tutuklu, siyasi tutuklu ayırımı nesnel hukuki/kanuni yaklaşım değildir; siyasi bir yaklaşımdır. Devletin kendi ‘suçlusunu’ cezaevinde tutması, yurttaşın ‘suçlusunu’ salıvermesi hukuki değildir; ayrımcılıktır. Toplum yoruldu. Rahatlamayı ve normalleşmeyi bekliyor. Toplumsal ayrıştırmayı güncelleştirmek maşeri vicdanı zorlar. Adil ve rasyonel bir çözüm gerekiyor. Hangi tutuklu ve mahkûm grubunun salıverilip salıverilmeyeceği gibi bir ayrıştırma yolunu tercih etmek gerçek bir adaletsizliktir, hukuksuzluktur. Tutukluların tutuksuz yargılanması, hükümlülerin mahkûmiyetlerinin ertelenmesi biçimindeki çözüm dahi günümüz koşullarında irrasyoneldir. Adil ve rasyonel çözüm: Genel aftır.”

 

CUMHURİYET