CHP'li Öztrak: Milletin sağlığını tehlikeye atmayın, maskesini verin, testleri artırın

Öztrak: "Kuru gürültüyü bırakın. Önce milletin mutfakta boş kalan tenceresini doldurun.

CHP'li Öztrak: Milletin sağlığını tehlikeye atmayın, maskesini verin, testleri artırın




Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak: "Kuru gürültüyü bırakın. Önce milletin mutfakta boş kalan tenceresini doldurun. Dünyayla birlikte kısıtlamaları gevşetmeye hazırlandığınız şu günlerde, milletin sağlığını tehlikeye atmayın, maskesini verin, testleri artırın"

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "İyi bir yönetimle bu devletin üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Yönetimi belirlemede tercih hakkı, tertemiz oylarıyla bir tek aziz milletimize aittir." dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında video konferans aracılığıyla gerçekleştirildi.

Toplantı sürerken açıklamalarda bulunan Öztrak, sözlerine dün Bitlis'te, bugün ise Siirt'te şehit düşen askerlerin ailelerine başsağlığı dileyerek başladı.

Hem dünyada hem de Türkiye'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelede belli bir aşamaya gelindiğini belirten Öztrak, "salgından çıkış" ve "yeni normalleşme" stratejilerinin konuşulmaya başlandığına işaret etti.

Hayatın bir an önce normalleşmesini arzuladıklarını dile getiren Öztrak, sağlık çalışanları ve günlerdir evinde oturarak işinden, gelirinden olan insanların fedakarlıklarının sorumsuz bir çıkış stratejisiyle heba edilmemesi gerektiğini söyledi.

Dünya salgından çıkış sürecindeyken Türkiye'nin ikinci salgın dalgasına yakalanması halinde bu durumun neden olacağı can kayıpları ve kaçırılacak ekonomik fırsatların oldukça büyük olacağına dikkati çeken Öztrak, "Sorumlu bir çıkış için mutlaka alınması gereken iki tedbiri tekrar hatırlatıyoruz. İlk tedbir, test sayısının artırılması ve filyasyon yönteminden yaygın ve tesadüfi test yöntemine geçilmesidir. İkinci tedbir ise yüz maskesi başta olmak üzere koruyucu ekipmanlara erişimin kolaylaştırılmasıdır." diye konuştu.

Hükümetin, maske dağıtım sürecini yönetemediğini savunan Öztrak, bu nedenle vatandaşların tek kullanımlık maskeleri defalarca kullanmak zorunda kaldığını ifade etti.

Vatandaşlara dağıtılan maskelerin delikli tülbentten farksız olduğunu ileri süren Öztrak, şöyle devam etti:

"Maske skandalında sadece vatandaş değil, üretici de perişan. Saray hükümeti, ne üreticilerden maskeleri satın alıp millete dağıtabiliyor ne de üreticilerin maskeleri dışarıya satmasına izin veriyor. Üreticilerimiz, '2 milyar dolarlık koca bir pazarı Çin'e kaptırıyoruz' diye dizlerini dövüyorlar. Diğer taraftan da millete verilmeyen kaliteli maskeler, İngiltere'ye, İtalya'ya, ABD'ye, Cumhurbaşkanlığı Forsu ile ve şahsının adı yapıştırılıp hediye diye gönderiliyor. Kendi milletine maske dağıtamayanlar, '55 ülkeye şefkat eli uzattık.' diye çıkıp övünüyorlar. O el uzattıkları ülkelerin bazıları da saray hükümetinin kendilerine gönderdiği maskeleri, Mehmetçiklerimize kurşun sıkan, pusu kuran teröristlere dağıtıyorlar. Bu tabloyu da milletimizin bilgisine sunuyoruz. Saray hükümeti bu beceriksizliğin hesabını vermek yerine hala caka satıyor. Hep mi el iyisi olacaksınız? Saray hükümeti başkalarına şefkat elini uzatırken insanlarımız da 'Koronavirüsü beni öldürmedi, sahipsizlik, çaresizlik, umutsuzluk, tükenmişlik öldürdü' diye saraya canıyla ihtarname çekiyor."

"MASKE VERİN, TESTLERİ ARTIRIN"

Hükümetin yılın ilk üç ayında 537 milyar liralık harcama yaptığını, ayrıca İşsizlik Sigortası Fonu'nun kasasında 132 milyar lira olduğunu kaydeden Öztrak, bu kadar paraya rağmen vatandaşa yeteri kadar yardım yapılmadığını iddia etti.

Öztrak, yardım kapsamında vatandaşlara sadece 4,4 milyar lira dağıtıldığını ancak virüs salgını nedeniyle kapatılan iş yerlerindeki 2,5 milyon çalışanın zararının telafi edilmediğini, destek adı altında sadece borç para verildiğini savundu.

Dolar kurunun 7 lirayı aştığını, bu tablo karşısında, "Bölemeyeceksiniz, parçalayamayacaksınız, mani olamayacaksınız" hamaseti yapılarak mağdur algısı oluşturulmak istendiğini öne süren Öztrak, vatandaşların artık bu senaryolara kanmadığını dile getirdi.

"KURU GÜRÜLTÜYÜ BIRAKIN"

Başkalarını suçlayarak sorumluluktan kaçmaya çalışanların ortada olduğunu ifade eden Öztrak, "Kuru gürültüyü bırakın. Önce milletin mutfakta boş kalan tenceresini doldurun. Dünyayla birlikte kısıtlamaları gevşetmeye hazırlandığınız şu günlerde, milletin sağlığını tehlikeye atmayın, maskesini verin, testleri artırın. İktidar olmak, muktedir olmaktır. İktidar ağlama, sızlanma, suçlu icat etme makamı değildir. 18 yıldır ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Suçlu arıyorsanız dönüp saraydaki altın varaklı aynalara bakacaksınız. Ekonomide ve politikada yarattığınız fay hatlarıyla sebep olduğunuz kırılganlık ve açıklarla yüzleşeceksiniz." ifadelerini kullandı.

CHP'NİN ÖNERİLERİ

CHP olarak, 18 yılda oluşan açıkları 7 başlık altında topladıklarını anlatan Öztrak, bunların "dış finansman", "liyakat", "kurumsal", "hukuk ve demokrasi", "hesap verme", "güven" ve "tarafsız cumhurbaşkanı" açığı olduğunu söyledi.

Hükümetin 18 yılda Türkiye'yi, dünyanın en kırılgan ekonomi liginde ilk beşin değişmezi yaptığını ileri süren Öztrak, ekonomideki kırılganlıkların üzerinin sıcak parayla örtüldüğünü savundu.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın geçen yıl 2,5 milyon kişiye yeni istihdam oluşturacaklarına dair söz verdiğini ancak gelinen süreçte 658 bin kişinin daha işsiz kaldığını belirten Öztrak, kayıtlı işsiz sayısının 4,5 milyona, gerçek işsiz sayısının ise 8 milyona çıktığını savundu.

Bakan Albayrak'ın "Türkiye, 2020'de yüzde 5 büyüyecek." dediğini ifade eden Öztrak, "Biz de bu kararı alkışladık, yüzde 5 büyümeyi istedik ve yüzde 5 büyüme hedefini desteklediğimizi söyledik. Ancak Bakan Bey bugün verdiği röportajda yüzde 5'ten tenkisata gitmiş. Partideki Başkanvekili Numan Kurtulmuş, 2020'de Türkiye ekonomisinin yüzde 4,5 civarında daralacağını ifade etti. Bakan ise yüzde 5'ten vazgeçmiş, 'pozitif büyümeyle kapatırız.' demiş." şeklinde konuştu.

Öztrak, ekonomide program yapmayı, tedbir hazırlamayı bilen eğitimli, tecrübeli ve liyakatli kadroların tasfiye edildiğini, işlerin ise uluslararası danışmanlık şirketlerine havale edildiğini öne sürdü.

S-400 SORUSU

Hükümetin hesap vermekten kaçtığını savunan Öztrak, şöyle devam etti:

"Milletimiz adına sorular soruyoruz ama onlar milletin değil, ABD'nin sorularına cevap vermeyi tercih ediyorlar. '2,5 milyar dolar vererek Rusya'dan aldığınız S-400'leri aktive ettiniz mi, etmediniz mi?' diye sorduk. Bize vermiyorlar ama Amerikalılar aynı soruyu sorunca cevap vermişler. Acaba bundan sonra saraya sorularımızı İngilizce mi sorsak? Sarayın Amerikalılara verdiği cevaptan, füzeleri aktive edemedikleri anlaşılıyor. Gerekçe ne? Kovid-19 salgını. Anlaşılan koronavirüs sadece insanlara değil, S-400'ün bilgisayarlarına da bulaşmış. Böyle bir salgın döneminde ihtiyaçlarımız varken 2,5 milyar doların çalışmayacak bir silah sistemine verildiğini görmek içimizi yakıyor. Bunun hesabını millete nasıl vereceksiniz? Yok eğer, 2,5 milyar doları, ABD baskısı nedeniyle aktive edemeyeceğiniz bir silaha verdiyseniz bunun hesabını kim nerede verecek?"

Ülkede hukuk ve demokrasi açığı da olduğunu ifade eden Öztrak, basın özgürlüğü konusunda Türkiye'nin 180 ülke içinde 154. sıraya düştüğünü, Çin'den sonra en fazla gazetecinin tutuklandığı ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.

Türkiye'de ekonomik ve politik açıkların güven açığına neden olduğunu belirten Öztrak, şunları kaydetti:

"Son dört ayda ülkeden kaçan para, 2019'un tamamında çıkanın üç katı oldu. Sadece yabancılar değil, yerli ekonomik aktörlerin de güveni nisanda dip yaptı. Ekonomik güven endeksi, endeksin yayımlandığı 2007'den bu yana ilk defa böyle çakıldı. İmalat sanayi üretimi açısından önemli bir gösterge olan satın alma yöneticileri endeksi de nisan ayında, yayımlanmaya başladığı 2006'dan bu yana en düşük seviyeye geldi. Bütün bu açıkların arkasında tek bir açık var, o da ülkemizde herkesi kucaklayacak, tarafsız bir cumhurbaşkanı açığıdır. Bugün ülkemiz yönetilemiyorsa, milletin dertlerine derman olunamıyorsa, insanlarımız çaresizlik, umutsuzluk, sahipsizlik nedeniyle yaşamına son veriyorsa, dünyayı perişan eden bir salgında bile 'senden, benden, o partili, bu partili' diye ayrımcılık yapılıyorsa nedenlerini işte bu açıkta aramalıyız. Türkiye çok büyük bir ülkedir. Bu devlet çok büyük bir devlettir. Bu devlet milletimizin zor gününde yanında olamıyorsa kusur devlette değil, devleti yönetenlerdedir. İyi bir yönetimle bu devletin üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Yönetimi belirlemede tercih hakkı, tertemiz oylarıyla bir tek aziz milletimize aittir."

CUMHURİYET