Çiftçinin traktörü hacizli, devletinki Afrika’yı sürüyor

Peki uzmanlar, Erdoğan’ın sözlerini neden inandırıcı bulmuyor?

Çiftçinin traktörü hacizli, devletinki Afrika’yı sürüyor


Çiftçinin traktörü hacizli, devletinki Afrika’yı sürüyor

Bir zamanlar ‘tarım ülkesi’ olarak bilinen Türkiye, Afrika’da arazi kiralıyor. Çiftçi, “Önce kendi üreticine destek ol” diyerek hükümete karşı çıkıyor. Uzmanlara göreyse bu kiralamalar politik nedenlerle yapılıyor.

Daha önce Sudan’da 99 yıllığına, 780 bin dönümlük tarım arazisi kiralayan Türkiye, başka bir Afrika ülkesi olan Nijer’den kiralama yapıyor. Nijer’de 1 milyon hektarlık alan kiralayan Tarım İşleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), özellikle yem bitkisi üretmeyi ve bunu Türkiye'ye getirip yem maliyetini düşürmeyi hedefliyor.

Türkiye’nin bu hamlesine çiftçi de, muhalefet de karşı çıkıyor. Geçen hafta konuya değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 140 ülkenin aynı yöntemle toprak kiraladığını söylemişti. Şimdiden Türkiye'nin yurtdışında kiraladığı arazilerin ülkenin yüzölçümünün üç katına ulaştığını aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etmişti: "Toprak kiralamada amaç bir asır sonrasının taleplerine hazırlık yapmaktır. Böyle derdi olmayanlar ülkemizin niye Sudan'da, Nijer'de toprak kiraladığını anlayamıyor. Sadece anlamakla kalmıyor, bize ithamlarda bulunuyorlar.”

Peki uzmanlar, Erdoğan’ın sözlerini neden inandırıcı bulmuyor?

Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez

Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez

"Mümkün olmayan bir proje"

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Sudan’da kiralanan tarım alanında Türkiye’nin umduğunu bulamadığını söylüyor.

Suiçmez’e göre hem Afrika ülkelerindeki siyasi iç karışıklıklar var, hem de maliyetler Türkiye için aslında cazip değil.

Suiçmez sözlerine şöyle açıklık getiriyor: “Siyasi çatışmalar ve darbe ortamı nedeniyle bizim o projemiz yaşama geçirilemedi. Küçük üretici öz sermaye yetersizliğinde aldığı krediyi ödeyemeyip traktörüne, arazisine, hayvanına el konurken, tüm araçları elinden alınırken bu 1 milyon hektarda biz yem bitkisi üreteceğiz, sonra da bunu ülkeye getireceğiz ve yem bitkisinde hem fiyatları düşüreceğiz… Hem de arz açığımızı gidereceğiz. Bu mümkün olmayan bir proje.”

Uzmana göre bir konteyner Türkiye’ye 45 günde ulaşıyor ve taşıma maliyeti çok yüksek. Dolayısıyla Nijer’de üretilecek yem bitkisini Türkiye’ye nakletmek ekonomik de değil, mümkün de.

Daha önceleri tarımda kendine yetebilen Türkiye, ne oldu da Afrika’da tarım alanı kiralar hale geldi?

"Siyasi ilişkileri geliştirmek için"

Bu soruya, kendi de eski bir ziraatçı olan Dünya gazetesi yazarı Kerim Ülker yanıt veriyor ve meselesinin özünde siyasi saikler yattığını söylüyor:

“Türkiye genelde Afrika kıtasında yani Etiyopya’da, Sudan’da, Nijer’de toprak kiralaması yapıyor. Özel sektörler başlasa da daha sonra yola TİGEM ile devam edildi. Türkiye'nin, siyasi ilişkileri geliştirmek için o ülkelere gittiği düşüncesindeyim. İngiltere, Çin gibi gelişmiş ülkeler bu konuda çok hızlılar. Ancak Türkiye şu an için yalnız kiralamakla kalmış gibi görünüyor. Dolayısıyla bu tür tarım alanı kiralamalarının Türkiye’nin bir faydası yok.”

Ülker, Türkiye’nin tarım potansiyelini yanlış kullandığını da söylüyor. Daha net bir tablo çizmek için de Rusya'dan örnek veriyor ve domates ithal eden ülkenin, Türkiye’ye muhtaç olmamak için büyük seralarda domates üretmeye başladığını aktarıyor: "Üretenler kim biliyor musunuz? Akdeniz'deki ihracatçı birlikleri. Biz Rusya'ya, domates ekmeyi öğretmeye gittik. Ülkemizde çiftçiye destek olmadığından, üreticinin yapacak bir şeyi kalmadı artık.”

Şanlıurfa’nın bereketli topraklarında üretim yapmaya çalışan Abdullah Melik, Ülker’in sözünü ettiği o destek alamayan çiftçilerden yalnızca biri.

Melik aynı zamanda Türkiye’nin Afrika’da tarım arazisi kiralama politikasına tepki gösteren de bir üretici. DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan çiftçi, ekonomik krizle mücadele etmeye çalışan üreticinin son dönemde mesleğini ve toprağını bıraktığını söylüyor. "Bu insanlar şimdi ne yapıyor” diye sorduğumuzdaysa, "Mevsimlik işçi olarak başka yerlerde çalışmaya gidiyorlar” yanıtı veriyor.

Tarımda kan kaybediyoruz

Türkiye’de yaklaşık 24 milyon hektar tarım arazisi bulunduğunu, bunların çoğunun da işlenebilir olduğunu söyleyen Melik, "Türkiye'nin de diğer ülkeler gibi yurtdışında tarım alanı alıp üretim yapabilir. Ancak önce kendi çiftçisine destek versin, çalışma koşullarını iyileştirsin. Nihayetinde Türkiye bir tarım ülkesi” diye konuşuyor.

Türkiye İstatistik Kurumu ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 2020 verilerine göre Türkiye’deki çiftçi sayısında yüzde 48’lik bir düşüş var. Tarım alanlarında ise son 18 yılda yüzde 12,3’lük bir azalma söz konusu.

Son bir yıl içerisinde Türkiye’nin çeşitli kentlerindeki çiftçiler pek çok protesto gösterisi düzenledi. Mazot pahalılığı, sulama problemi, tohum sıkıtısının yanı sıra çiftçiyi en çok mağdur eden şey, Tarım Kredi Kooperatifleri'nden aldıkları kredileri ödeyemedikleri için traktörler ve mallarına haciz konması oldu. Öyle ki, Türkiye'nin dört bir yanından Ankara'ya giden çiftçiler, Meclis’e yürüyerek dertlerini anlatmak istedi. Ancak polis, çiftçileri kente sokmadı.

Tunca Öğreten

 Deutsche Welle Türkçe