“Çin Ailemizi Paramparça Etti”

“4 yıldır kızlarımdan haber alamıyorum”

“Çin Ailemizi Paramparça Etti”




“Çin Ailemizi Paramparça Etti”

Uygur Türkleri ve diğer azınlıklar Çin’de maruz kaldıklarını söyledikleri insan hakları ihlalleri nedeniyle başka ülkelere göç ediyorlar.

32 yaşındaki Omer Faruh, 2017 yılında Çin’den, Türkiye’ye eşi ve 2 kızı ile gelirken diğer 2 kızını ve bütün akrabalarını arkasında bırakmak zorunda kalmış.

VOA Türkçe’ye konuşan Uygur Türkü Faruh, yaşadıkları sorunların Çin’in 2016 yılında Doğu Türkistanlılar’ın pasaportlarına el koymak istemesiyle başladığını söylüyor.

“4 yıldır kızlarımdan haber alamıyorum”

Çin yasalarına göre iki çocuktan fazlasının yasak olması sebebiyle 4 çocuğundan sadece ikisine pasaport çıkarabildiğini ifade eden Faruh, 2016 yılında işleri nedeniyle Suudi Arabistan’da bulunduğu sırada eşinin kendisini aradığını ve Çin polisinin pasaportlarını almak için eve geldiğini söylemiş. Bu haberin kendisini çok tedirgin ettiğini belirten Faruk, olayın devamında yaşananları şöyle aktarıyor: “Eşimin ve çocuklarımın da pasaportlarına el koyabilirler diye düşünerek eşimden, polislere pasaportları daha sonra getireceğini söylemesini istedim. Polisler bu teklifi kabul edip gittiğinde de eşimi ve çocuklarımı ülkeden çıkarmak istedim. Maalesef Çin yasalarına göre iki çocuktan fazlası yasaktı. O yüzden iki kızımın pasaportu vardı. Diğer iki kızıma ise pasaport alamamıştım ve maalesef onları orada bırakmak zorunda kaldım. Abilerim, kızlarımı arkamdan gönderecekti ama ben Türkiye’ye geldikten sonra ailemle iletişimim tamamen kesildi. O yüzden dört senedir hala kızlarımın sesini duyamıyorum. 67 yaşındaki tekerlekli sandalyeye bağlı annemin, hayatta olup olmadığını bilmiyorum.”

Çin’i terk ederken iki kızını kayınvalidesinin yanına bıraktığını söyleyen Omer Faruh, “Sonra aldığım haberlere göre; kayınvalidemi, kayınpederimi ve benim iki abimi toplama kampına götürmüşler. Onları götürmelerinin tek sebebi, kayınvalidem ve kayınpederimin namaz kılmaları. İki abimin götürülme sebebi ise Türkiye’de yatırım yapmaları oldu. Abilerim, 2016 yılında sağlık turizmi projesi başlatmıştı. Proje 100 milyon dolarlık bir projeydi. Abimin yanındaki Çinli bir çalışan, abim gibi zengin insanlardan kimsenin kalmadığını, hepsinin polisler tarafından götürüldüğünü söyledi” diye konuştu.

“Akrabalarım Çin’deki toplama kamplarında”

Çin aleyhinde herhangi bir açıklama ya da eylemde bulunmadıklarını kaydeden Faruh, durum karşısında çok şaşkın olduğunu ifade etti:

“Suudi Arabistan’da okurken ya da Türkiye’de yaşarken Çin’e karşı hiçbir örgüte katılmadım. Çin’e karşı hiçbir şey söylemedim. Abilerim de sadece ticaret yapan ve Çin’e karşı hiçbir şey yapmayan insanlardı. Böyle insanlar olmamıza rağmen karşılaştığımız durum bu. Çin, ailemizi paramparça etti. Sadece ben yurtdışında kaldım. Abilerim, akrabalarım şu anda orada toplama kamplarında ya da zindanlarda. 5-6 yaşındaki çocuklarımın ne suçu var? Çin, neden onları bana geri vermiyor?”

“Allah’a inanmasaydım çoktan intihar edecektim”

Omer Faruh, Türkiye’de bir çocukları daha dünyaya gelmesine rağmen yaşadıkları travmayı atlamadıklarını ve ailece psikolojilerinin bozulduğunu belirtti: “Gerçekten çok zor durumdayız. Eşimin psikolojisi bozuldu, benimle konuşmaz oldu. Geceleri hep ağlıyor. Büyük kızım da olanlardan çok etkilendi. Bana sürekli kardeşlerimize ne zaman kavuşacağız diye soruyor. Gerçekten bir baba olarak çok zor durumda kaldım. Eğer imanım olmasaydı, Allah’a inanmasaydım çoktan intihar edecektim. Kızlarımı çok özledim. Başka bir acı olsa insan belki dayanabilir ama evlat acısı çok zor bir acıymış. Bunu sadece benim gibi yaşayanlar anlayabilir. Büyük kızım etkilenmesin diye kendi acı mı onlara hissettirmemeye çalışıyorum ama geceleri beni de uyku tutmuyor.”

2020 yılında Türk vatandaşı olduktan sonra Türkiye Dışişleri Bakanlığı nezdinde kızlarının akıbetini sorgulamaya başladığını belirten Omer Faruh, henüz herhangi bir sonuç alamadığını söyledi.

“2020 yılının Temmuz ayında vatandaşlığım çıktı. Ben, Türk vatandaşı olunca Doğu Türkistan’da kalan iki kızım da Türk vatandaşı oldu. Türk Dışişleri Bakanlığımıza başvurdum, CİMER’e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) yazdım. Onlar da girişimde bulundu. Dünyaya ve Türkiye’ye sesimi duyurmak, derdimi anlatmak için sosyal medyadan sürekli Cumhurbaşkanlığı’nı, Dışişleri Bakanlığı’nı ve Pekin Büyükelçiliği’ni etiketliyorum. Pekin’deki Türkiye Büyükelçiliği beni aradı. Kızlarımı getireceklerini söylediler ama maalesef hala bir sonuç alamadım.”

VOA Türkçe’nin konuştuğu Dışişleri Bakanlığı’ndan bir diplomatik kaynak, kişisel bilgileri paylaşamayacakları için konu hakkında bilgi veremeyeceklerini kaydetti. Ayrıca VOA Türkçe, Ankara’daki Çin Büyükelçiliği’nden bir kaynaktan bilgi talebinde bulundu ancak yanıt alamadı.

“Bütün dünyadan yardım talep ediyorum”

Omer Faruh son olarak, “Ümidimi kesmiyorum. İnşallah kızlarıma kavuşacağım. Bütün dünyadan yardım talep ediyorum. Bizleri kendi yerlerine koyup empati kurmalarını, benim acımı anlamalarını ve yardım etmelerini istiyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Türkiye, tarihi bağlar nedeniyle Çin’deki baskılardan kaçan Uygurlar için en büyük diaspora merkezi.

Türkiye’de yaşayan Uygurlar’ın sayısına dair kamuya açık resmi bir bilgi yok. Ancak, Dünya Uygur Kongresi’nin 2021 yılının Mayıs ayında yayımladığı bir rapora göre, 50 bini aşkın Uygur Türkü, Türkiye’de yaşıyor. Raporda, Türkiye’deki Uygurlar’ın çoğunluğunun İstanbul’da Sefaköy ve Zeytinburnu’nda ikamet ettiği belirtiliyor.

voa