‘Çin, ekonomik kaybını ABD ve Avrupa başta olmak üzere tüm dünyadan tahsil edecek’

‘Kim'in öldüğü iddiaları Trump'ın gündemi değiştirmek girişimi olabilir, Trump seçimi kaybedecek'

‘Çin, ekonomik kaybını ABD ve Avrupa başta olmak üzere tüm dünyadan tahsil edecek’


Dr. Barış Adıbelli’ye göre Çin, koronavirüs'teki mali kaybını ABD ve AB dahil tüm dünyadan tahsil edecek. Adıbelli, Kim ile ilgili iddialarla gündem değiştirmeye çalışan Trump'ın seçimi yitireceğini söyledi. Asya'nın ortak kimlik inşasıyla öne çıkabileceğini belirten Adıbelli, 'Çin'in yerini alma fırsatından söz edenlerin' hayal gördüğü görüşünde.
Gelişmeleri Asya'yı yakından izleyen Dumlupınar Üniversitesi’nden Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.

‘Kim'in öldüğü iddiaları Trump'ın gündemi değiştirmek girişimi olabilir, Trump seçimi kaybedecek'

Barış Adıbelli'ye göre, 'kapalı bir ülke' olmasından ötürü Kuzey Kore'den gelen haberlerin sağlıklı bilgi olup olmadığını bilebilmek zor. Özellikle Batı dünyası için Kuzey Kore'yi de, Çin'i de, Asya'yı da anlamanın kültürel olarak zorluklarına dikkat çeken Adıbelli, bu ülkenin lideriyle ilgili ortaya atılan iddiaların 'Trump'ın gündemi değiştirme amaçlı oyunu olabileceği görüşünde. Adıbelli'ye göre Amerikan halkının kasımdaki başkanlık seçiminde koronavirüs faturasını keseceği Trump, seçimin kaybedeni olacak:

“Bugün medyada tekrar bu gündeme geldi. Muhtemelen koronavirüs salgını nedeniyle kendisini bir şekilde karantinaya almış. Kuzey Kore’de toplu törenler meşhurdur. Mesele kitlesel toplantılara artık gitmiyor. Dolayısıyla salgın nedeniyle kendisini karantinaya çekmiş. Wonsan’da olduğu söyleniyor. Daha önce de bunlar oldu. Babası da böyle görünmezdi. Gizemli bir tren Kuzey Kore sınırını geçti Çin’e doğru gidiyor. Sonra Kuzey Kore liderinin geçtiği anlaşılıyordu. Bu tip gizemleri Kuzey Kore’nin kendisi de yaratmayı çok seviyor. Tanımsal bir güç atfederler liderlerine, Paektu Dağı’nın büyük insanları… böyle gizemi seviyorlar. Çünkü kapalı devre bir ülke. Buradan sağlıklı bir bilgi akışı zaten gelmediği gibi kamuoyu diye bir şey de yok. Onun için batılı gözle bakıp Kuzey Kore’yi anlamak zor. Sadece orası değil Asya’nın geneli öyle. Çin de aynı, bir kere merkeziyetçi bir hükümet var. Orada da kontrollü bir bilgi akışı var. Rusya sistemine göre normal bir ülke. Ama dışarıda belli kriterlerle bilgi akışı isteniyor ama Kuzey Kore’de bu hiç yok. Çin yine Kuzey Kore’ye göre çok daha şeffaf. CNN’de çıkan bir iddia bir anda dünyaya yayıldı. Hemen Trump zaten CNN’in yalan haber yaptığını söyledi, bu sefer öyleydi. Bu da sanki Trump’ın bir oyunu gibi geldi bana. CNN’in sızdığını söylediği bilgiyle CNN’i boşluğa düşürüp bunun üzerinden suçlama ve gündem değiştirme gibiydi. Birkaç hafta önce Kuzey Kore’den bir mektup geldiğini söyledi: ‘Bana çok zekice yazılmış bir mektup geldi’. Kuzey Kore hükümeti hemen yalanladı bunu. Niye böyle bir adım attı, bu da düşündürücü. Tahmin ediyorum gündemi değiştirme adına böyle bir şey oldu. Sağ denildi, sonra bir daha açıklama yaparak, ‘Bir bilgim var, paylaşmayacağım’ dedi. Bugün yarın ne diyeceği belli değil. Trump’ın açıklamaları iyice komediye döndü. 2020 Kasım’da Amerikan halkı artık Trump’ın faturasını kesecek. Trump’ın seçimi kaybedeceği de artık ortada. Trump gündemi değiştirmeye çalışıyor. Öncelikle virüsün adını Çin virüsü koydu, hala bu yönde açıklamalar yapıyor. Bu virüsü Çin-Amerika meselesine çıkarmaya çalışıyor. Kuzey Kore’de meselenin bir boyutu var, gündem değiştirildi.”

‘Çin’in desteğini almayan Kuzey Kore’de başa geçemez, Kim Jong-un’un kız kardeşinin şansı fazla’

Kuzey Kore ile ilgili en sağlıklı bilginin Güney Kore'den alınabileceğine dikkat çeken Adıbelli, bu ülkede olası bir iktidar değişikliğinde ise söz sahibinin parti ve ordunun yanı sıra Çin olacağını vurguladı. Adıbelli'ye göre, eğer bir şekilde hayatını yitirmişse, asıl halef 2017’den beri bir dışişleri bakanı gibi ön planda olan kızkardeşi Kim Jong-un’un kız kardeşi Kim Yo-Jong buna en yakın isim olur:

“En sağlıklı bilgi Güney Kore’den alınabilir. Güney Kore istihbaratı çok sağlam. Amerika’yı da onlar besliyor. Güney Kore, sağlık durumunun iyi olduğunu ve ölmediğini söyledi. Muhtemelen koronavirüs nedeniyle kendini inzivaya çekmiş olabilir, sağlık problemi de olabilir. Çin’in ilginç bir açıklaması oldu, ‘Bilgimiz yok’. Halbuki biz biliyoruz ki sağlık ekibi Çinlilerden oluşuyor. Hatta babası Kim Jong il felç geçirdiğinde Avrupa’dan özel doktor dahi getirdiler. Eğer Kim Jong un’un da bir sağlık sorunu olsaydı muhakkak bunu bir şekilde duyardık. Çünkü Kim Jong un o ailenin içinde batıyı en çok seven, batıya hayran olan ve eğitim gören lideri. Dolayısıyla o da Avrupa’dan doktor getirirdi ve bilirdik. Dolayısıyla Çinliler pek fazla kendileri endişe ve panik içerisinde olmadığına göre demek ki Kim Jong un da bir şey yok. Velev ki bir şey oldu yerine kim geçer tartışması var. Kız kardeşi 2017’den beri ön planda, özel kalem müdürü, dışişleri bakanı gibi. Güney Kore’deki olimpiyat oyunlarına gitti, Amerikan başkanıyla yapılan zirveler, Güney Kore lideri ziyareti, bütün bunlarda organizatör gibi bir görev üstlendi. Kadının siyasette olmadığı bir yer Kuzey Kore diyorlar ama yanlış. Eşi Ri Sol-ju, çok etkin bir gerilla lideriydi, etkin bir siyasi karizması vardı. Sonraki dönemlerde de biz bunu gördük. Bu mümkün fakat başka bir sıkıntı var. Bunun yanında bir de amcası var. Kim Jong-il isminde 60 küsur yaşında, eski diplomat. O da geçen yıl ülkesine döndü, erkek kardeşi var. Kim Jong-nam vardı suikast sonucu öldürülmüştü. Yerine geçecek insan bulma dönemi geçtik. Burada önemli olan partiyi memnun etmek. Kore İşçi Partisi ile Kore Halk Ordusu bu desteği verecek mi? Kuzey Kore liderinin meşruiyetinin arkasında güç bu. Bunların arkasında daha bilinmeyen bir güç var o da Çin. Çin’in desteğini almayan hiçbir lider Kuzey Kore’de ayakta olamaz. Bunu şunun için söylüyorum; darbe girişimi olabilir mi? Trump’ın Kim Jong un’a bir belge verdiği söyleniyor, ülkenizde bir darbe ihtimali var demiş. Bu ilk zirve sırasında apar topar Kim Jong un generallerin tümünü değiştirdi. Bu da şunu gösteriyor, hala eski kuşak devrimciler Kim Jong un’un adımlarından memnun değiller. Ama Çin’in Kuzey Kore Ordusu’ndaki gücünü de biliyoruz. Dolayısıyla Çin’den onay almayan veya orduyu arkasına alamayan lider de orada iş yapabilir mi? Muhtemelen kız kardeşinin bu konuda şansı büyük olur. Diyelim ki öldü, kitlesel tören yapacakları için bu ölümü bizden saklayabilirler. Tören yapacaklar pandemi bittikten sonra. O zaman belki açıklayacaklar, Çin’den belki liderler gelecek. Onu da bekliyor olabilirler. Ama şu an için gelen tüm haberlerin ortak noktası, yaşıyor. Elbet bir gün çıkar bir şekilde.”

‘ABD’nin karalama ve dışlama politikalarının Çin'i yıldırması mümkün değil'

20. yy’da ABD tarafından tehlike olarak gösterilen Sovyetlerin yerini 21. yy’da Çin’in aldığını belirten Adıbelli, Çin’e karşı başlatılan karalama ve dışlama politikalarının ise Çin’i yıldırmasının mümkün olmadığını savundu. Adıbelli’ye göre Çin, koronavirüs nedeniyle oluşan ekonomik kaybını ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyadan tazmin edecek bir ticaret politikası belirleyecek:

“Çin’in geleneksel bir politik duruşu var. Böyle anlık krizlerde, felaketlerde bunu değiştirmez. Çin’in dünyaya bakışının yeni bir aşamaya geçtiğini 19. Kongresinde gördük. Şi Cinping, ‘Artık Çin dünyada var’ dedi. Çin kalkınmakta olan bir ülke deniyordu, ama bu aşamadan sonra Çin’in büyük sorumlu bir güç olarak dünya politikasında yerini alacağını ilan etmişti. Orada anayasa değişmiştir ve Şi’nin önündeki iki dönem sınırlaması da kalkmıştı. Dolayısıyla Çin’in bu yolculuğu çok daha önce başladı. ‘Çin rüyası’, ‘Made in China’, ‘teknolojinin Çinlileştirilmesi’ dendi. Bu krizde Çin kendine göre büyük bir kuşatma yaptı uluslararası alanda. Bugün Trump, tazminat isteyeceğiz diyor. 2017’den itibaren ticaret savaşlarıyla hem Çin’in kuşatılması hem ekonomik açıdan zor durumda bırakılmasına yönelik Amerika’nın yürütmüş olduğu ciddi bir kampanya var. Çinliler için bu dışlanma, ayrı tutulma, kuşatılma yeni kavramlar değil. Zaten 1830’lardan bu tarafa Çinliler bunu hep yaşıyorlar. Çin’i bu tip şeylerle yıldırmak zaten mümkün değil. Eğer ortalama bir Çin tarihi okursanız bunu zaten görürsünüz. 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti kurulduğunda zaten Amerika bu kampanyayı başlattı. 1971’e kadar dayanabildi. Yükselen Çin’i göz ardı edemedi. Kissenger, Nixon ile konuşurken bunu söylemişti, ‘Artık göz ardı edemeyeceğimiz büyük bir güç oldu’ dedi. Diplomatik ilişkilerini başlattılar. Bugün geldiği noktada da Çin göz ardı edebileceğiniz, sırtınızı döneceğiniz lanetli bir ülkedir, her yere virüs saçıyor diyerek ortadan kaldırabileceğiniz bir ülke değil. Maskeyi Türkiye’de üretmiyoruz, 1 liralık şey diye, pek bir şey kazandırmaz diye. Dünyanın bütün maskelerini virüse kadar Çin üretiyordu. Şimdi gelinen noktada Çin üretimi bir durdurdu, dünya maskesiz kaldı. Herkes şimdi maske üretmeye çalışıyor ve hala da bir şey yapılamadı. ‘Çin’in yüzde 6 ekonomisi gitti, Çin bitti’ denildi. ‘Çin bu maliyeti bizden çıkarır, cebimizden çıkarır’ dedik. Uzun zamandan beri Çin hammadde topluyor. Hammadde açısından dünyanın tekeli haline geldi. Çin bir hegemonya kurmak için mi yapıyor bunu? Hegemonya Çin’in kendi geleneklerinde yok. Başat güç olma, hegemonya olma, emperyalist yayılma gibi şeyler Çin’in genetik kodlarında yok. Bu 2 bin yıllık kültüründe de yok. Çinliler ‘Düşmanı olmayan ulus yaşayamaz’ diye bir atasözü var. Batı epeydir düşman arayışı içinde. Bu işin başını Amerika çekiyor. Çin’e karşı bir salgın başladı medyada da. Gerek yok ki… 2019’da başladı zaten. NATO özel görev aldı bu konuda. Bir yıl üzerinde çalıştı, nihayetinde Londra zirvesinde NATO, ‘Bizim yeni tehdidimiz Çin’ dedi. 20. Yy’da Amerika Birleşik Devletleri, NATO’ya Sovyetler Birliği’ni tehdit olarak göstermişti. 21. Yy’da ABD, bu sefer de Çin’ tehdit olarak gösterdi. Çin’e zaten bir kampanya başladı. Bu üzerine tuz biber oldu geçti. Çin ekonomisi bitti de bu pandemi insanlara zarar veriyor, her şey duruyor yerinde. Yarın sabah Çinli fabrikasına gidecek tekrar üretime başlayacak. Dünyanın çeşitli yerleri üretimsiz olacak dendi. Amerika Avrupa’nın ayrı bir stratejik diyalog kurmasını engelledi. NATO tarafından tehdit haline getirdi. Çin her şeyi hesaplıyor, acele davranıp bunlara cevap vermedi. Merkezi bir yönetimi var, belirli periyodik bir örgütlenme modeli var. Çin’in bu yaban hayatını mutfağına dahil etmesi sorun olacak. Ama bu da Çin’in kendi şartları içinde düşünün, 1.5 milyar üzerinde bir nüfusun beslenme durumu var. Orada büyük-küçükbaş hayvancılık ne kadar var, ne kadarı yetiyor, bunlar ayrı konular. Buradaki mesele Çin dünyaya şekil verir mi vermez mi? Çin üretime başladı diyelim, sonra 1 dolarlık fiyatı 3’e çıkarıyorum derse, buna dünyanın hangi ülkesi itiraz edecek? Çin kayıplarını tüm dünyadan karşılayacak. Tüm hammadde üretim Çin’in elinde. Maske ve sağlık malzemeleri konusunda Fransa ile anlaşmışlar, pazarlık yapmışlar. Uçaklara yollamışlar, Fransa’ya gelmesi için. Amerika devreye giriyor. Fransa ne veriyorsa, 3 katını veriyorum diyor. Fransa’ya gelmek üzere hazırlanan uçaklar pistten kalkıyor yönlerini Amerika’ya çeviriyor. Bu pandemiden sonraki Çin’in stratejisine bir ışık tutuyor. Çin yarın ‘Bastır parayı, al malı’ diyebilir. Çin ekonomik kaybını Amerika ve Avrupa’dan tahsil edecek. Avrupa’nın üretim üssü yok. Hiç kimse fabrikasını bu virüs sırasında ülkesine geri getirmez. İşçi haklarıyla, sendikayla, stopaj, vergi, sigorta ile kim, niye uğraşacak diye kimse getirmedi. Çünkü ucuz iş gücü var. Vietnam, Hindistan dendi. Kesinlikle buralar alternatif olmayacak. Çin’in Asya jeopolitiğinde ekonomik gücü burada zarar mı gördü yoksa fayda mı? Yüzde 6’lık bir düşüş vardı deniliyor. Dünya Bankası 4.5, 5 diyor vs. zaten Çin’in ekonomisi ısınmıştı. Ekonomistlerin söylediği şey şuydu; ‘Biraz yavaşlayın’. Bu da Çin’e yaradı belki, yavaşladı.”

‘AB modeli sınırlı hale gelecek, yeni bir ortak Asya kimliği ortaya çıkacak’

Koronavirüs krizi sonrasında AB modelinin 'sınırlı bir hal alacağını' savunan Adıbelli’ye göre Asya bir ortak kimlik yaratma niyetiyle harekete geçebilir. Herkesin bu krizde kendisine bir fırsat gördüğünü, ancak Çin’in üretim sahnesinde yerini alabilecek bir ülke bulunmadığının altını çizen Adıbelli, hiçbir ülkenin Çin kadar esnek politikalarla ve ucuz maliyetli bu işi yürütemeyeceği kanaatinde:

“Bu krizin zararı Çin ya da Amerika’ya olmaz. Küreselleşme biraz yara aldı, bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözlerini de abartılı buluyorum. Çünkü sermaye de güç de el değiştirmedi herkes yerinde duruyor. Mesele az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle ilgili. Bizim gibi orta büyüklükteki ülkelere çok büyük zarar verdi ekonomik olarak. Biz üretim üssü olabilir miyiz? Bu böyle bir ilk etapta dünyaya yayılmadan önce böyle bir söylem vardı. Ama şimdi bizde de yayıldı. Çin’in yerini alabilmek çok zor. Burada bir işçi maliyetin var, vergin, sendikan var. Hiç kimse Çin kadar ucuz üretemez. Kaldı ki bu doğal bir felaket değil. Çin’in tesisleri, fabrikaları yerinde duruyor. Yarın pandemi gittikten sonra Çin seri üretime geçtiği anda sen nasıl Çin ile yarışacaksın, nerede yakalayacaksın Çin’i? Bu sadece Türkiye için değil Amerika için de böyle. Dünyanın hiçbir ülkesinin Çin’i yakalayabileceğini düşünmüyorum. Çünkü Çin tam gaz tam mesai üretime başlayacak. Şu anda Türkiye de diğer ülkeler de bu söylemin peşinde gitmiyorlar artık. Çin alternatifsizdir. Çünkü Çin’de hayat normalleşmeye başladı. Yavaş yavaş üretime başlıyor. Çin çok basit iki tane atölyeden oluşan bir ülkeden bahsetmiyoruz. Kuşak ve Yol zarar gördü, yavaşladı. Ama zaten 2019’da yavaşlamıştı. Çünkü Çin kriterleri değiştirdi. Çin baktı ki artık Çin uzun soluklu kredi veriyor. IMF kredileriyle Çin kredilerini karşılaştırmışlar Kuşak ve Yol’da.  Çin’in yarı yarıya maliyeti faiz açısından daha düşük. Ama verme konusunda çok fazla kriteri var. Borç tuzağı gibi şeyler de çıktı. Borcu ödemeyince Çin stratejik değerleri alıyor gibi… Devletleri biraz yavaşlatmıştı. Peki, krizden sonra yeniden ekonomik işbirliği için zemini nerede bulacaksınız? İşte Çin’in Kuşak ve Yol’u. Ülkeler arası işbirliğini zemin sağlayacak. Buradan kuşak ve Yol tekrar ayağa kalkacak gözüküyor. Dolayısıyla her iki tarafta da zararı karı da var. Asya gerçekten krizden sonra çok farklı jeopolitik boyut yaşayacaklar. Şimdiden bir ayrımcılık başladı, hastalık siyahilerde ve Asyalılarda görülüyor diye bir ayrımcılığa başladı batı. Böyle bir dışlama hareketi. Bu tür şeyleri tarihte hep gördük. Bunların hiçbirinin sizde faydası olmaz. Aksine Asya kimliğini daha da ayağa kaldırırsınız. Pandemiden sonra şunu göreceğiz: Asya’da ortak bir kimlik yok. Batılı dediğinde Avrupa, Amerika diyoruz ama Asya’da ortak bir hareket noktası yok. Asya bir ortak kimlik yaratma adına eğer harekete geçerse o zaman Asya jeopolitiği başka bir noktaya gidecek. Güney Kore, Japonya hala Amerikan merkezi içinde dönen ülkeler. Bunların da Asya’nın geleceği ile ilgili birlikte hareket etme adına çabası olursa önemli. Rusya da önemli bir Asya ülkesi. Rusya’da topraklarının çoğu Asya’da olan bir ülke. Dolayısıyla bu pandeminden sonra bence kimlik boyutu çok önemli olacak ve yeni bir Asya kimliği ortaya çıkacak diye düşünüyorum. Çünkü ülkeler artık küreselleşmenin yerelleşmeye gittiğini düşünenlerdenim. Devletler daha korumacı olacaklar. Bu dönemde Avrupa Birliği modeli bile sınırlı bir hale gelecek. Ama aksine Asya’da bu yeni kimlikle daha özgür alan oluşabilecek. Buna felsefi olarak altyapıları da hazır. Onun için Çin’in bu konuda bir öncelik yapabileceğini de düşünüyorum. Yavaş yavaş pandemi sisi ortadan kalkınca daha net Asya ve Çin görmeye başlayacağız. Sadece virüsün bitmesi değil 2020 Kasım seçimlerini de bekliyorum. Bir salgın var bir de Trump var. O da bir gitsin ondan sonra dünyadaki jeopolitik dengeler değişecek. Trump’ın gideceğine de inanıyorum. Giderse, ticaret savaşlar biter.”

CEYDA KARAN / SPUTNIK