Çin-İran anlaşmasıyla kurulan 'stratejik ortaklık' Orta Doğu'yu nasıl etkileyebilir?

Anlaşmayı Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile İranlı mevkidaşı Muhammed Cevad Zarif imzaladı

Çin-İran anlaşmasıyla kurulan 'stratejik ortaklık' Orta Doğu'yu nasıl etkileyebilir?


Çin-İran anlaşmasıyla kurulan 'stratejik ortaklık' Orta Doğu'yu nasıl etkileyebilir?

  • Jeremy Bowen
  • BBC Ortadoğu Editörü
Anlaşmayı Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile İranlı mevkidaşı Muhammed Cevad Zarif imzaladı

Cumartesi günü Çin ile İran arasında önemli bir anlaşma imzalandı. İki ülkenin dışişleri bakanları Vang Yi ve Muhammed Cevad Zarif'e göre anlaşma ile "25 yıl sürecek bir stratejik ortaklık" kuruldu.

Anlaşmanın ayrıntıları henüz belli değil ancak Çin, ABD'nin uyguladığı yaptırımları by-pass ederek İran'dan petrol satın alacak ve karşılığında İran'a yatırım da yapacak. Yaptırımlar nedeniyle İran dış yatırımlardan mahrum kalıyor.

Bu anlaşma, Çin'in "Kuşak ve Yol" adıyla bilinen devasa altyapı projesinin bir parçası. Bu proje ile Pekin'in küresel bir güç olarak yayılmaya devam etmesini sağlayacak bağlantıların yaratılması hedefleniyor.

İşbirliği anlaşmasının taslağı geçen yıl sızdığında bazı İranlılar Çin'in hedeflerine şüpheyle yaklaşmıştı. Kuşak ve Yol projesi kapsamında yapılan anlaşmalar esas olarak Çin'in yararına oluyor.

Bazı küçük ve yoksul ülkeler (birçok ülke Çin'den daha küçük ve daha yoksul) başlangıçta cazip görünen bu anlaşmaları imzaladıktan sonra boylarını aşan bir işe girdiklerini fark etmişlerdi.

Çin'den küçük olsa da doğal kaynakları ve aktif dış politikası ile kendi başına hala büyük bir ülke konumunda olan İran açısından durum farklı.

Çin ile anlaşma, İran'ın ABD ile çekişmesinde de bir rol oynayacak.

Hem İran hem de Biden yönetimi İran'ın nükleer faaliyetlerini düzenleyen Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) anlaşmasına ABD'nin yeniden katılmasını istediklerini ilan etmişti.

Eski Başkan Donald Trump, anlaşmanın İran'ın nükleer silah edinmesine engel olmak yerine süreci kolaylaştırdığı iddiasıyla 2018'de bu anlaşmadan çekildiğini açıklamıştı.

Tahran, Iran (2 Mart 2021)

ABD yaptırımları İran'a dış yatırımları engelledi

Müzakerelerde İran ve ABD karşılıklı birbirine gözlerini dikmiş bir halde ve ilk göz kırpan olmamaya çalışıyor.

İran'ın, JCPOA'nın taraflarından biri olan Çin ile stratejik ortaklık anlaşması imzalayarak petrol satışlarını artırması, yaptırımlar nedeniyle yıkıma uğrayan ekonomisi açısından çok önemli.

Ancak anlaşma bundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu anlaşma ile İran, ABD karşısında daha fazla koz elde etmiş oluyor.

Kendisinden önceki iki başkan gibi Biden da dış politikanın merkezini Orta Doğu'dan uzaklaştırıp kârlı ve stratejik açıdan önemli Asya-Pasifik bölgesine kaydırmayı deniyor.

Ancak pratikte bu mümkün olmuyor çünkü Orta Doğu'da ABD'nin çıkarları bakımından hayati önemde gördüğü çok şey var. Bunlardan biri İran ve her ne kadar inkâr etse de onun nükleer hedefleri.

ABD'nin Orta Doğu'daki rakipleri

ABD, ne bu bölgeden geri çekildi, ne de ileri bir adım attı. Bu durum ise rakiplerine Orta Doğu'da yeni olanaklar yarattı.

Rusya, Suriye'ye müdahale yoluyla Sovyetler Birliği'nin eski rolünü yeniden canlandırma fırsatı buldu.

BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed El Nahyan ile Çin Dışişleri Vang Yi, Abu Dabi (28 Mart 2021)

Çin Dışişleri Vang Yi, BAE de dahil olmak üzere Körfez'de üç ülkeyi ziyaret etti

Çin ise ABD'nin uzun vadeli güç kaybettiğine ve yeniden toparlanamayacağına inanıyor. Kendisini de dünyanın yükselen gücü olarak görüyor. Bu büyüklükte bir gücün Orta Doğu'yu göz ardı etmesi beklenemez.

Körfez'de stratejik işbirliği, İran'a kısa vadede sağlayacağı faydaya kıyasla Çin'in uzun vadeli hedefleri bakımından çok daha büyük öneme sahip.

Çin'in Orta Doğu'daki hedefleri

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin Orta Doğu turu sadece Tahran ile de sınırlı değil.

Çin Komünist Partisi'nin İngilizce yayın organı China Daily, Wang'ın beş hedefli bir plan açıklamasına yer veriyor. Planın amacı ise "Filistin-İsrail diyaloğunu geliştirme, İran'la nükleer anlaşmayı yeniden başlatma ve bölgede güvenlik çerçevesi inşa etme yoluyla Orta Doğu'da güvenlik ve istikrarın sağlanması" şeklinde ifade ediliyor.

Bunlar Batılı diplomatların da kullandığı ifadeler. Ancak ABD, Soğuk Savaş sona erdikten sonraki dönemde Orta Doğu'yu kendi alanı olarak gördü. Avrupa Birliği'ndeki müttefiklerine ise bu bölgeye yönelik maddi yardımlar dışında fırsat vermedi.

Cibuti'de üs açma töreni

Çin, ülke dışındaki ilk askeri üssünü 2017'de Cibuti'de kurdu

Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Cibuti'nin Kızıldeniz kıyısında ilk askeri üssünü kurdu. Dünyanın en yoğun ulaşım yollarından birine hakim bu nokta, ABD ordusunun Afrika Komutanlığı Üssü'ne 10 km mesafede.

Pekin, ABD donanmasının kendi suları olarak gördüğü Körfez'de İran kıyıları için de benzer planlar yapıyor olabilir mi?

Biden yönetimi, ABD yararına olacağı inancıyla JCPOA'ya yeniden katılmanın bir yolunu bulabilir.

Ancak ABD, yükselen bir güç olarak Çin'in, dünyanın en istikrarsız bölgesi olan Orta Doğu'da kendisine alan açma çabaları konusunda pek rahat olmayacağa benziyor.

bbc türkçe