Çin'in Uygurlara uyguladığı baskılar belgelendi

Pekin "gönüllülük temelinde” diye savunuyor

Çin'in Uygurlara uyguladığı baskılar belgelendi




DW yaptığı araştırmalar sonucu Çin yönetiminin Uygurlara yönelik baskısını belgelerle ortaya çıkardı. Buna göre başörtülü veya sakallı olmak ya da hacca gitmek bile aşırıların tutulduğu kamplara alınmak için yeterli.

Pekin yönetiminin, ülkedeki Uygurlara yönelik baskıcı uygulamalarına ilişkin yeni belgeler ortaya çıktı. Norveç’te yaşayan Abdüveli Eyüp adlı bir Uygur'un, DW’ye ilettiği ve DW’nin de NDR, WDR ve Süddeutsche Zeitung ile birlikte incelediği belgeler Şincan’da yaşayan Uygurların karşı karşıya kaldığı insanlık dışı uygulamaları gözler önüne seriyor.

Buna göre bölgedeki Uygur halkı, bir tehlike veya şüphe olmadan da sadece günlük yaşamı, kökeni ve inancı nedeniyle kolektif cezalandırılma tehlikesi altında yaşıyor. Bağımsız uzmanların da incelemesiyle orijinal olduğuna kanaat getirilen belgeler, Şincan bölgesinde yaşayan ve 2017-2018’de kampa alınan 300 kişinin bilgilerini içeriyor. Onlar dışında bu kişilerin yakınları, arkadaşları ve komşuları ile birlikte 1800’den fazla Uygur'a dair özel verilerin, kimlik bilgilerinin ve dini nasıl yaşadıklarına dair bilgilerin listelendiği görülüyor.

Pekin "gönüllülük temelinde” diye savunuyor

Pekin yönetimi bu kampları, katılımın gönüllülük temelinde olduğu ve "aşırı uç düşüncelerle mücadeleyi hedefleyen, Uygurlara 'değerli becerilerin' kazandırıldığı” eğitim ve çalışma uygulaması olarak lanse ediyor. İnsan hakları savunucuları ise söz konusu kamplarda Uygur Türklerinin beynin yıkandığı görüşünde. Söz konusu kamplara ilişkin Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı gizli bir raporda da buralarda pratikte Uygur Türklerinin "olağanüstü sıkı tedbirlerle yeniden eğitime tabi tutularak dönüştürüldüğü” sonucuna varılıyor.

Abdüveli Eyüp, Sincan'da yaşayanların videoları yükleyebileceği bir uygulamayı arkadaşına gösteriyor

Abdüveli Eyüp, Sincan'da yaşayanların videoları yükleyebileceği bir uygulamayı arkadaşına gösteriyor

Şincan'daki duruma ilişkin yeni belgeleri DW ile paylaşan Abdüveli Eyüp, listede isimleri yer alan 300'den fazla Müslüman Uygur Türkünün yakınlarına ulaşmaya çalıştığını, bunlardan çoğu Türkiye’de sürgünde olan 29 Uygur Türkü ile bağlantıya geçmeyi başardığını anlatıyor. Eyüp, bu kişilere ülkede kalan aile üyelerinin başına gelenleri, belgelerde yer aldığı biçimiyle aktardığını da sözlerine ekliyor.

Bunlardan biri olan Rozinisa Memet Tohti

Onlardan biri olan Rozinisa Memet Tohti İstanbul'da yaşıyor. Üç çocuk sahibi Tohti, "Kız kardeşimin Karakaş’tan tutuklananlar listesinde olduğunu öğrendiğimde içim acıdı, sonrasında zaten ne yiyebildim ne de içebildim” diye aktarıyor hissettiklerini. Daha önce İstanbul’a gelen bir arkadaşından, ailesinden üç kişinin 2016’da tutuklandığını duyduğunu, yeni belgelere ulaşan Eyüp’ün telefonuyla ise 2018’de kız kardeşinin de aynı kaderi paylaştığını öğrendiğini aktarıyor.

Tohti‘nin aile üyelerinin fotoğrafları

Tohti‘nin aile üyelerinin fotoğrafları

DW’nin ulaştığı son belgelerde adı yer alan Tohti’nin kız kardeşinin kampa alınma gerekçesi olarak çocuk kotası uygulamasını ihlali belirtiliyor. Şincan’da kırsal alanda yaşayan ailelerin üç, kentlerde kalan ailelerin ise iki çocuk yapma hakkı var. Buna göre Tohti’nin kız kardeşinin bir çocuk fazla ile bu kuralı ihlal ettiği ibaresine belgede yer verildiği görülüyor. Yeni belgede ayrıca kız kardeşinin isminin yanında "tehlike teşkil etmediği” yönündeki not da dikkat çekiyor ve "salıverilip cemaat tarafından gözetlenmesi” uygulamasına kanaat getirildiği belirtiliyor.

Çok sayıda söylenti de var

 

DW’nin konuştuğu Uygur Türkleri, kesin bilgi almanın mümkün olmadığı bölgeye ilişkin çokça söylentinin de dolaştığını aktarıyorlar. Bunlardan ilki, ebeveynleri kamplara alınan çocukların kimsesizler yurtlarına konulduğu ve burada ideolojik eğitime tabi tutuldukları. Bir diğeri ise kampa alınan bazı kişilerinin organlarının alınarak Çin‘e satıldığı. Ancak bunların doğruluğunun kontrolü mümkün değil.

Karakaş’ta tutuklananların listesi

Karakaş’ta tutuklananların listesi

Bir diğer iddia da Çin yönetiminin yıllardır yürüttüğü sert politikaya gerekçe gösterdiği ve Uygur Türklerinin radikal İslamcı gruplara katıldığı iddialarına dair. DW’nin İstanbul’da görüştüğü ve adını vermek istemeyen bir Uygur Türkü, 2015’te Suriye’ye gittiğini ve burada 50-60 Uygur Türkü ile birlikte Özgür Suriye Ordusu tarafından altı ay askeri eğitim aldıklarını anlatıyor. Amacın, Çin Komünist Partisi ile mücadele olduğu kaydeden bu kişi, halihazırda somut saldırı planlarının bulunmadığını da belirtiyor. Ancak "Sonuna kadar savaşmaya hazırım" diye de vurguluyor.

DW’nin Özgür Suriye Ordusu’ndan ulaştığı bir kaynak da Uygur Türklerine askeri eğitim verildiği bilgisini doğruluyor ve yüzlerce Uygur'un da IŞİD’e katıldığını ileri sürüyor. Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın 2019 yılında hazırladığı bir durum değerlendirmesinde, güvenlik birimleri, ayrılıkçı Uygur gruplarla El Kaide ve Taliban arasında bağ olduğu bilgisini rapor ediyor.

Ancak Uygurların büyük çoğunluğunun bu tür radikal gruplarla bağlarının bulunmadığı, sadece kültürel ve dini aidiyetlerinin Çin’in terörle mücadele radarına takılmalarına yeterli olduğu belirtiliyor.

 

Noami Conrad, Esther Felden

© Deutsche Welle Türkçe