Cizrespor Teknik Direktörü: Irkçılık sert bir noktaya ulaştı
"Kariyerimde en çok Ankaragücü ve Cizrespor'da mutlu oldum"
Irkçılığa maruz kaldığı gerekçesiyle ligden çekilen Cizrespor’un teknik direktörü Metin Akpunar’a göre tribünlerdeki ırkçılık ve adaletsizliğin bir benzeri de hakem ve gözlemciler eliyle yapılıyor.
Metin Akpunar 44 yaşında bir teknik direktör. 12 yıllık kariyerinde Süper Lig de dâhil, Türkiye’nin farklı liglerinde mücadele eden pek çok takımda görev almış. 12 yıllık kariyerine Kastamonu 1966 ve Hatayspor’da antrenörlük, Ankaragücü’nde alt yapı koordinatörlüğü gibi görevler sığdırmış. Evli ve bir kız çocuğu babası olan Akpunar son olarak 3’üncü Lig’de mücadele ederken ırkçılığa maruz kaldıkları nedeniyle hafta başında ligden çekilmek için Türkiye Futbol Federasyonu'na başvuran Cizrespor’un teknik direktörlüğünü yapıyordu.
Türkiye’nin çeşitli kentlerinde görev yapan teknik adam, Şırnak’ın Cizre ilçesine gitme kararı aldığında sevdiklerinin tedirginlik yaşadığını söylüyor. “Yedi aylık görev süremde çok güzel şeyler yaşadım. Kariyerimde en çok Ankaragücü ve Cizrespor'da mutlu oldum” diyor Akpunar.
Akpunar, ırkçılık yapıldığı gerekçesiyle kulübün ligden çekilmesini şöyle anlatıyor: “Hemen hemen her deplasmanda karşı takımın taraftarlarının sözlü saldırısına maruz kaldık. Sanki biz PKK’lıymışız, teröristmişiz gibi, ‘Kahrolsun PKK’, ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ sloganları attılar. Dünya futbolunda siyah sporculara karşı ırkçılık yapılıyor ama Türkiye’deki ırkçılık artık çok sert bir noktaya ulaştı.”
Teknik Direktör Metin Akpunar, "Kariyerimde en çok Ankaragücü ve Cizrespor'da mutlu oldum" diyor.
Genç teknik adamın yönettiği takımın 33 futbolcusu bulunuyor. Bu oyuncuların neredeyse tamamı Şırnak dışından. Kulübün futbolcuları arasında Rizeli de var, İstanbullu da. Kürt de var, Türk de. “Hepimiz kardeş gibiydik. Birbirimize kenetlenmiş, işimizi yapıyorduk” diyor Akpunar.
Akpunar’a göre tribünlerdeki ırkçılık ve adaletsizliğin bir benzeri de hakem ve gözlemciler eliyle yapılıyor. Öyle ki son maçlarda kural hataları yapılmış ve Cizrespor haksızlığa maruz kalmış. Top çizgiyi geçmiş olmasına karşın iki kez gol verilmemiş, penaltı pozisyonlarındaysa hakemler düdük çalmamış. “Ne vali, ne emniyet müdürü, ne de kaymakam bir kez bile maçımıza geldi. Pek çok şehirde görev yaptım ama ilk kez Cizre’de gördüm mülki amirin maça gitmediğini” diyor ve “Hakemler bizim sahipsiz olduğumuzu, hesap sorulmayacağını bildiği için aleyhimizde düdük çalıyor” diye de ekliyor. Akpunar, vali ya da emniyet müdürünün görev yaptığı coğrafyadaki takıma sahip çıkması durumunda hakemlerin daha adil karar vereceği görüşünde.
Akpunar’ın sesinde öfke de var, sitem de. İki yıl önce yaşanan bir olayı şu sözlerle anlatıyor teknik adam: “Kulüp başkanımız 15 kentin kulübüyle aynı anda spor kompleksi yapılması için başvuruda bulunuyor. 15 kulüp kompleksine kavuştu ama Cizre’ye henüz çivi bile çakılmadı. Ayrımcılık yapıp spora yönlendirmezseniz gençleri uyuşturucuya da teröre de kaptırırsınız. Haydi maddi yardım yapmıyorsunuz, bari yolumuza taş koymayın.”
Genç teknik direktör bugün (6 Şubat 2020) Cizre’den ayrılıp Ankara’ya dönüyor. Bundan sonra ne yapacağını sorduğumuzdaysa şu yanıtı alıyoruz: “Ben bir şekilde çalışacak kulüp bulurum. Ama topçularım ekmeğinden oldular. Zira transfer sezonu kapandı ve hiçbir kulübe gidemezler.”
Cizrespor futbol takımının kaptanı Şemsettin Ender Kılıç
Takımın Rizeli kaptanı futbolda siyasete karşı
Cizrespor’un 27 yaşındaki stoperi ve takım kaptanı Şemsettin Ender Kılıç, kulüpsüz kalacak 33 futbolcudan yalnızca biri. Sezon başında Uşakspor'dan Cizrespor’a transfer olan Kılıç aslen Rizeli.
Kılıç da son zamanlardaki hakem hatalarının kulübe karşı olan önyargının bir göstergesi olduğu görüşünde. “Türkiye’nin her yerinde top oynadım. Profesyonel sporcuyum ve siyasetten anlamam. Futbola siyaset karıştırılmasını da doğru bulmuyorum” diyor kaptan.
Telefon görüşmesi yaptığımız sırada hâlâ Cizre’deki evinde bulunan Kılıç, memleketi Rize’ye geçmek üzere hazırlık yaptığını söylüyor. “Üzgünüz tabii, biz buraya işimizi yapmaya, para kazanmaya geldik” diyor ve ekliyor: "Kulübün ligden çekilmesi hem maddi hem de manevi olarak bizim için çok kötü oldu. Transfer sezonu kapandığı için hiçbir kulübe gidemeyiz. Tek dileğim kulübün ligden çekilmemesi için gereken ne varsa yapılması.”
2010 yılında Cizre Basra Spor adıyla kurulan kulüp, Maruf Sefinç’in iki yıl önce başkanlık koltuğuna oturmasıyla adını Cizrespor olarak değiştirdi.
‘Olmayan seyirci küfür etti diye ceza kesildi'
32 yaşındaki Sefinç, yaşamını İstanbul’da sürdüren bir iş insanı. Buna karşın her hafta soluğu memleketi Cizre’de alıyor, takımıyla yakından ilgileniyor. Cizrespor’a büyük emek veren Sefinç, kulüpte top da oynamış, antrenörlük de yapmış, yönetici olarak da görev almış.
Sefinç'e göre Cizrespor’un önü sistemli bir şekilde kesilmeye çalışılıyor. Zira son haftalarda iyi bir grafik çizen takım hakem kararlarıyla sekteye uğratılıyor. “Bununla nasıl mücadele edebilirsiniz ki?” diyen Sefinç, top çizgiyi geçmiş olmasına rağmen gollerinin sayılmadığını, penaltılarının verilmediğini, rakip takım tribünlerinden kendilerine ırkçı söylemlerde bulunulduğunu söylüyor.
Oysa ‘Türkiye Futbol Federasyonu Statüsü’ adlı belgedeki ikinci maddenin ‘G’ bendine göre federasyon, ırkçılık ve her türlü ayrımcılıkla mücadele etmeyi kendine görev ediniyor.
Maruf Sefinç iki yıldır Cizrespor'un başkanlığını yapıyor.
Hayatının büyük bir bölümünü kaplayan Cizrespor’un ligden çekilmesi için çok üzgün olduğunu sesi titreyerek söylüyor Sefinç. Şöyle devam ediyor sözlerine: “Oyuncularımız ve teknik ekiple çok zor vedalaştık. Duygusal anlar yaşadık. Böyle olmasını hiç istemezdim ancak hakem hataları ve adaletsizlik nedeniyle daha önce defalarca federasyona dilekçe yazdık. Yanıt bile vermediler.”
Dilekçelerine yanıt dahi alamayan kulübe küfür edildiği ya da sahaya pet şişe atıldığı gerekçesiyle arka arkaya para ve seyircisiz oynama cezaları kesilmiş. “En komiği de neydi biliyor musunuz?” diyen Sefinç anlatmaya koyuluyor: “Seyircisiz oynadığımız bir maçta, ‘Cizrespor taraftarı küfür etti’ diye ceza verdiler.”
Kulübün ligden çekilmesine üzülenler yalnızca futbolcular ve yöneticiler değil. Belki de en fazla üzüntüyü, taraftar yaşıyor. Zira iki bin 800 izleyici kapasiteli stadın koltukları her hafta doluyor. Ancak taraftar yaşadığı üzüntüye karşında kulübün kararının yerinde olduğu görüşünde. Cizrespor’un tribün lideri, 35 yaşındaki Sezai Ençkü, "Cizrespor maçlarında görev alan hakemler, gözlemciler sanki biz bu ülkenin bir vatandaşı değilmişiz gibi muamele ediyor” diyor.
“Bizi şampiyon, diğer takımlara da haksızlık yapın istemiyoruz ki” diyen Ençkü’nün tek isteği ayrımcılığa maruz kalmamak.
Cizrespor’un tribün lideri Sezai Ençkü
Hiçbir siyasi partiye yakın olmadıklarını, tribünde siyaset yapmadıklarını vurgulayan Ençkü’ye, deplasman maçlarına gittiklerinde neyle karşılaştıklarını da soruyoruz ve şu yanıtı alıyoruz: “Taşla, sopayla saldırıya uğradığımız da oldu. ‘İt girer, Kürt giremez’ diye pankart asıldığını bile gördük. Bize terörist gözüyle bakıyorlar. Bu bayrak, bize bu muameleyi yapanların babasının malı değil, atalarımızdan yadigâr. Bu bayrağı biz onlardan daha çok seviyoruz.”
Ençkü, rakip takım taraftarı Cizre’ye geldiğinde Bozkurt işareti yaparak kendilerini provoke etmeye çalıştığını ancak kendilerinin buna karşılık hiçbir şey yapmadığını da sözlerine ekliyor.
‘İktidarın gündemi neyse tribün de ona uyuyor’
Peki, Türkiye futbolunda hep ayrımcılık ve ırkçılık var mıydı? Yoksa yıllar içerisinde bir kırılma mı yaşandı?
Aynı zamanda siyaset-futbol ilişkisi üzerine araştırmalar da yapan futbol yorumcusu Burak Kılıç, “İktidar ne yapıyorsa tribündeki çocuklar da aynısını yapıyor” diyor. Kılıç’a göre Amedspor ya da Cizrespor’a yapılan saldırılar, bugünün politikalarıyla doğrudan ilişkili. Kılıç bunu şu sözlerle gerekçelendiriyor: “Bu saldırılar devlet politikalarından bağımsız olsaydı, Diyarbakırspor 2002’de Süper Lig’de mücadele ederken de yaşanmalıydı. Oysa o dönemde bu tip saldırılar hiç olmadı. Zira o dönemin gündemi Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğiydi. AB’ye girebilmemiz için daha medeni olmalıydık, devlet de bu yönde çağrıda bulunuyordu. Haliyle tribünler, ülkede hiç ırkçılık yokmuş, tek derdimiz ‘AB’ye girersek kokoreç yiyemeyecek miyiz?'miş gibiydi. Bugünse iktidar ve ona bağlı medya yalnızca terörden söz ediyor. Tribünler de iktidara yaranmak için o yönde hareket ediyor.”
Türkiye’de ırkçılığa maruz kalan tek futbol kulübü Cizrespor değil. Halen 2’nci Lig Beyaz Grup’ta mücadele eden Diyarbakır kulübü Amedspor da 2016’dan bu yana ırkçı saldırılara, federasyon tarafından kesilen cezalara maruz kalıyor.
Tunca Öğreten
Deutsche Welle Türkçe