CKD Çocuk yaşta evlilik açıklaması
Getirilmek istenen yasanın “bir defaya mahsus”
Türk Ceza Kanunu ile Çocuk Koruma Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca; daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişiler çocuktur. Dünya ölçeğinde de 18 yaş altı bireyler “çocuk” kabul edilir; bu yaştan önce yapılan evlilikler de “erken evlilik” olarak değerlendirilir.
Erken evlilikler konusunda bir süre önce basına yansımış olan ve kamuoyunda tartışılan yasa tasarısıyla, “15 yaşından küçük kızlarla yapılan gayri resmi evliliklerin, çocuk sahibi olunmasıyla birlikte savcılık tarafından öğrenilmesi üzerine, erkek ve ailesinin ağır ceza mahkemelerinde yargılanıp ceza aldığı, bunun sonucunda 15 yaşını doldurmadan evlenen kızın, çocuğuyla birlikte bakıma muhtaç kaldığı gerçeği”nden hareketle; yapılacak bir düzenlemeyle, “bir defaya mahsus olarak cezanın kaldırılarak, ortaya çıkan mağduriyetin engellenmesi; böylece sosyal bir yaranın tedavi edilmesi” savunulmaktadır.
Basına yansıyan bilgilere göre, “birkaç yüz olgu”yu kapsayacağı öne sürülen yeni düzenlemenin, gerekçesindeki “küçük anne ve çocuğunun yaşamını etkileyen sosyoekonomik sorunların giderilmesi veya azaltılmasında” etkili olabilecek pek çok araç, devletimizin elinde mevcuttur. Mağdur çocuklarımız için, esas yapılması
gerekense, her olgunun ayrı ayrı ele alınarak; köklü, çok kapsamlı çözüm yollarının üretilmesidir.
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) olarak, bu düzenlemenin yapılmasını onaylamadığımızı, gerekçelerimizi sıralayarak kamuoyuna bildirmek ve erken yaşta evliliklere karşı mücadelede önerdiğimiz 3 yasa değişikliğini kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.
Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nde yasalar uyarınca; daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişiler çocuktur ve en temel çocuk hakları arasında saydığımız eğitim hakkı gereğince, çocuğun yeri okuldur.
Devletimizin erken evlilik sorunuyla mücadele noktasında aldığı yasal önlemler sayesinde, 15 yaşından önce gerçekleşen evliliklerin sürekli olarak azalma eğilimi gösterdiği, 15 - 18 yaş arasındaki evliliklerin ise son 15 yıldır önemli bir değişiklik göstermemekle birlikte, 2005 yılına kadar azalma içinde olduğu tespit edilmiştir. Çocuk hakkı ihlali olarak gördüğümüz erken yaşta evliliklere karşı bu kararlı mücadelenin sürdürülmesi, hiçbir geri adıma izin verilmemesi gerekmektedir.
Erken evliliklere karşı toplumca beklediğimiz kararlı mücadele kapsamında, köklü; çok katmanlı çözüm yolları ve yasal düzenlemeler getirilmelidir.
Getirilmek istenen yasanın “bir defaya mahsus” olarak düzenlenmesi dahi, olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin dolaylı ifadesidir. Bu sorunun bir defalık aflar ile çözülemeyeceği ortadadır. Yasa çıktıktan sonra da erken yaşta evlilikler devam edecek ve dolayısıyla toplumun kanayan yarası olmaya devam edecektir.