COVID-19 salgınında kronik kalp hastaları hekimlerine danışmadan ilaçlarını bırakmamalı 

Kronik kalp hastaları yakından takip edilmeli 

COVID-19 salgınında kronik kalp hastaları hekimlerine danışmadan ilaçlarını bırakmamalı 


COVID-19 salgını sürecinde özellikle kronik kalp hastalarında riskin daha fazla olduğunun altını çizen Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Güngör, koronavirüs ve kronik kardiyovasküler hastalıklar hakkında önemli bilgiler verdi.  
 
Ülkemizde ve dünyada en sık görülen kronik kalp hastalıkları koroner arter hastalığı, hipertansiyon, kalp yetersizliği, atriyal fibrilasyon ve kalp kapak hastalıkları. Dünyada en sık ölüm nedeni kardiyovasküler sistem hastalıklarına bağlı ölümler. Bu nedenle COVID-19 sürecinde kronik rahatsızlıklara sahip olanların takip ve tedavi adımlarına özellikle dikkat etmesi gerekiyor.
 
Kronik kalp hastaları yakından takip edilmeli 
Covid-19 döneminde özellikle kalp krizi geçirmiş, hipertansiyonu olan, kalp yetersizliği nedeniyle ödem takibi, ritim bozukluğu veya kapak ameliyatı nedeniyle kan sulandırıcı kullanan kişilerde birçok sorun ile karşılaştıklarını dile getiren Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Güngör: “Her ne kadar telefon veya sosyal medya üzerinden bazı sorunlar çözülebilse de doğru olan, hastanın hekim tarafından hastanın görülmesidir. Takiplerin düzenli yapılamaması ve hastaların virüs korkusu ile şikâyetlerini gizlemesi kötüleşmiş bir şekilde acil servislere başvuruyu veya istenmeyen sonuçları artırdı.” 
Ölümlerin bu dönemde büyük çoğunluğunun 60 yaş üzerindeki kişilerde meydana geldiğini ve erkek hastaların daha çok kaybedildiğini söyleyen Doç. Dr. Güngör: “Ölen kişilerin % 70'inde hipertansiyon, % 35'inde diyabet, % 30'unda kalp damar hastalığı ve % 20'sinde atriyal fibrilasyon isimli ritim bozukluğu mevcut. Virüsün en önemli özelliği öncelikle enfeksiyon zemininde birçok inflamasyon ilaçlarının bırakılmasına sebep olarak hem kalp krizini tetiklemesi hem de pıhtılaşmayı artırmasıdır. Buna ek olarak virüs direk kalp kasına saldırarak miyokardit ismini verdiğimiz kalp kası iltihabına yol açmaktadır. Bu durum hem yeni kalp yetersizliği gelişimine veya zemindeki kalp yetersizliği miktarını da artırmaktadır. Sonuçta kalp yetersizliği nedeni ve ölümcül ritim bozukluğu nedeniyle hastanın kaybedilmesine neden olmaktadır.”
 
İlaçların bırakılması olumsuzluklara yol açabilir
Bu dönemde ilaçların bırakılmasının çeşitli olumsuzluklara yol açacağını söyleyen Doç. Dr. Hasan Güngör, sözlerine şunları ekledi: “Özellikle stent takılmış ya da koroner arter hastalığı olan olguyu ele alırsak kan sulandırıcı ilaçlarını kesmesi stentlerin pıhtılaşmasına veya yeni kalp krizlerinin oluşmasına yol açar. Tansiyon ilaçlarını aksatan kişilerde yüksek kan basıncına bağlı beyin kanaması, inme, kalp krizi ve kalp yetersizliğinde kötüleşme görülmesi muhtemeldir. Kalp yetersizliği ilaçlarını bırakanlarda vücudun tekrar su toplaması ve akciğer ödemi dediğimiz tablo görülebilir. Kapak değişim ameliyatı yapılmış veya atriyal fibrilasyon nedeniyle özel takip gereken kan sulandırıcı kullananlarda dozun az gelmesi pıhtılaşmanın artmasına bağlı felç veya kapağın tıkanması gibi çok ciddi sıkıntılara, dozun fazla gelmesi de ölümcül kanamalara yol açabilir. “
 
Hasta yakınları da aile üyelerinin tedavilerini ve ilaçlarını takip etmeli 
 
Hasta yakınlarının ailelerine sahip çıkarak tedavilerini ve ilaçlarını takip etmelerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Hasan Güngör: “Yakınların, hastalarla devamlı iletişim halinde olup yaşlıların şikâyetlerini gizleyip gizlemediklerini sorgulamaları, tansiyon ölçümlerini yapmaları, kilo, nefes darlığı ve ayak şişliği takibini yapmaları, yaşlılarda yolunda gitmeyen bir durum gördüklerinde müdahale etmeleri çok önemli.” Ayrıca T.C. Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı genelge ile raporları temmuz ayına kadar uzattığını ve ilaçların eczaneden direk alınmasına onay verdiğini de hatırlatan Doç. Dr. Güngör, Aile hekimliği poliklinikleri ve diğer poliklinikler çalışmaya devam ettiği için ilaçlar oradan da yazılabilir” dedi. 
 
Kronik kalp rahatsızlıkları olan hastalar COVID salgını döneminde rutinlerini bozmamalı
 
Öncelikle herkes için olduğu gibi kronik kalp hastaları için de el yıkama, maske kullanımı, temas izolasyonu ve sosyal mesafenin bu dönemde çok önemli olduğunu ifade eden Doç. Dr. Güngör şunları ekledi: “Kronik kalp hastalıklarına sahip kişilerin rutin hayatlarını bozmamalarını, örneğin daha önce saat kaçta uyanıyor ve uyuyorlar ise bu rutine devam etmelerini öneriyoruz. Resmi organlar dışında diğer haber kaynaklarındaki olumsuz bilgilere itibar etmemeleri anksiyete düzeylerini azaltma açısından çok önemlidir. Kilo almamaya, özellikle tuz kontrolüne dikkat etmeleri, alkol, sigara ve kafeinli gıdaları tüketmemeye özen göstermeleri önerilir. Evin içinde dahi olsa günde en az 30 dakika tempolu yürüyüş, basit gevşeme ve esneme egzersizlerinden çok fayda göreceklerdir. Özellikle tansiyon ilaçları ile ilgili yapılan spekülasyonlar olduğu için hekimlerine danışmadan hiçbir ilacı kesmemeleri gereklidir. Tüm hastalarımıza bu dönemde çağrımız, evde kalın ama hareketsiz kalmayın.”
 
Yaşlı hastalar, koronavirüs nedeniyle hastaneye gitme korkusundan şikâyetlerini saklıyor
Bu dönemde özellikle yaşlı hastaların koronavirüs nedeniyle hastaneye gitme korkusundan dolayı şikâyetlerini saklama eğiliminde olduğunu söyleyen Doç. Dr. Hasan Güngör: “Eğer hastalarımızda 10 dakikadan uzun süren baskı, yanma, sıkışma, terleme, sol kolda, boyunda veya çenede ağrı olursa, ciddi nefes darlığı, özellikle kalp yetersizliği ve kapak hastalarında ayak şişliği ve kilo artışı olursa, çarpıntı atakları sıklaşırsa, yeni başlayan ve geçmeyen çarpıntısı olursa, nabız düşüklüğü ile beraber baş dönmesi veya tansiyon düşüklüğü, tansiyon değeri kontrol altında tutulamıyor, kan sulandırıcı kullanan kişilerde burun, ağız, idrar ve gaytada kanama var ise acil servise başvursunlar.”