Çukurca'daki şehit yüzbaşının anıları ortaya çıktı

ŞEHİT YÜZBAŞI OPERASYONU ANLATIYOR

Çukurca'daki şehit yüzbaşının anıları ortaya çıktı


Çukurca'daki şehit yüzbaşının anıları ortaya çıktı

PKK üyeleriyle girdiği çatışmada şehit olan Piyade Yüzbaşı Oğuz Özgür Çevik, Dağbaşı Tepe'deki çatışma anlarını anlattığı ortaya çıktı.

Dünya Bülteni/ Haber Merkezi

Hakkari'nin Çukurca ilçesinde Hisar Dağı'nda, PKK üyeleriyle girdiği çatışmada şehit olan Piyade Yüzbaşı Oğuz Özgür Çevik, Dağbaşı Tepe'deki çatışma anlarını anlattığı ortaya çıktı. Şehit yüzbaşı, teröristlerle çatışma anlarını böyle anlatmış...

Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, şehitle yaptığı görüşmeyi anlattı. Ağar, "Dağlıca'da tanışmıştık. O günden bu yana hep konuşur, hep dertleşirdik. Ve bugün Hisar Dağı'nda şehit düştü" dedi.

ŞEHİT YÜZBAŞI OPERASYONU ANLATIYOR

Şehit Yüzbaşı Özgür Çevik, operasyona ne şartlarda gittikleri şöyle anlattı:

"Saat 10.30'da üç helikoptere beşer beşer binmiş şekilde kalkış yaptık. İlk helikopter beni ve yanındaki Mehmetleri Dağbaşı Tepenin Kaletepe tarafında uzanan sırtlarına bıraktı. İkinci ve üçüncü helikopterler ise Dağbaşı Tepe'nin Çilekli Tepe tarafına diğer Mehmetleri indirmeye başladı. Zamanla yarışıyorduk. Dahası atılan mermilerle. Helikopterlerin kapıları açılır açılmaz atladık. Haver durumundaydılar, yerden 1,5-2 metre kadar yukarıdaydılar. Kollarımızı bacaklarımızı namlularımızı çarpa çarpa yere kavuştuk. Daha doğrusu öptük yeri. Helikopter bizi komandoların yaklaşık 200-300 metre altına indirmişti. Şimdi birleşmek zorundaydık. Bu benim için en önemli işti. Haverda atılırken helikopterin rüzgarı ve yamaç eğimi yüzünden çantalarımız aşağılara doğru yuvarlanıp gitmişti. Şimdi çanta manta düşünecek zaman değildi."

"ÜZERİMİZE ATEŞ GELİYOR"

Operasyon bölgesindeki komandolarla buluşmaya çalışan ekibin ateş altında kaldığını anlatan Yüzbaşı Çevik, "Ve koşmaya başladık. Yamaç yukarı yaptığımız bu koşu sırasında çoktan tık nefes kalmış, 100 metre yukarıdaki balkon kayanın altına yamandık. İşte tam bu sırada da komandolarla ses ve göz teması sağladık" dedi.

Çevik o anları şöyle anlattı:

"Yeni bir sıçrama için hazırlık yaptığımız o anda, komandolardan biri bağırmaya başladı. 'O taraftan gelmeyin, oradan ateş geliyor.' Bu sefer diğer tarafa yöneldik. Bu sefer de oradan benzer bir bağırış: 'Bu taraftan gelmeyin, yoğun ateş var!' İyi de ben buradayken de üzerimize ateş geliyor!"

"ASKERİN YARALANDIĞI HABERİNİ ALIR ALMAZ KOŞTUM"

Daha sonra komandoların olduğu noktaya birliğiyle birlikte ulaşan Yüzbaşı Özgür Çevik, bir askerin yaralandığı haberini alır almaz yanına koştuğunu belirterek şunları söyledi:

"Mehmetçik'i eskilerden kalan bir mevziinin arkasına koymuşlardı. Aşil tendonunun olduğu yerden vurulmuştu. Yukarıdakilere bağırdım: 'Serum, tampon ve sargı bezi gönderin.' Attılar. Çorabını çıkardım Mehmet'in. Yarasını serum ile yıkadım. Sonra da tamponladım. Bunların hiçbirisini bilinçli bir şekilde yapmadım. Nasıl çalıştığını bilmediğim bir makine gibi, ne yaptığımı bilmeden içgüdüsel bir şeyler yapıyordum. Bu arada atılan mermilerin çarptığı yerlerden sesler duyuyordum. 'Yarayı serumla yıkamak nerden aklına geldi' derseniz, inanın hala bilmiyorum. Bir uzmanım koştu yanıma bu ara. Sırf o yüzden bir sürü mermi daha salladılar bu yana. Ona yaralının silahını alıp, yukarı, komandoların olduğu yere koşmasını söyledim. Orada, toprağa oyulmuş geniş bir mevzi vardı. Ateş tutmayacağını düşünüyordum. Bir de oraya yatırırsak daha sağlamda olacağını. Birazdan yapmaya kalkışacağımız o acayip işte, şimdiye kadar kullandığı ayağını nasıl kullanamayacağını bilsin, ona göre davransın istiyordum. O artık iyileşinceye kadar, -ki umarım iyileşirdi- ayağının üzerine basamayacaktı. Onu bu mevziden çekmeliydim. Ona nasıl hareket edeceğimizi anlattım. Mermi uğultuları arasında onun bir kolu omzumda, benim kolum onun belimde üç ayak koşmaya başladık. Daha doğrusu cebelleştik. Ulaşmıştık. Tekrar kanamasını kontrol ettim. Komandoların yaralılarıyla uğraşan sıhhiye uzmandan damar yolu açmasını istedim."

"KESKİN NİŞANCI ORADAYDI"

Günün ağarmasıyla teröristlerin üç koldan komandolara yönelik başlattığı saldırıyı aktaran Yüzbaşı Özgür Çevik, karşı atağa nasıl geçtiklerini şöyle anlattı:

"Kendi personelimi ikişerli timler halinde planladım. Komandolar da yanımıza geldi. İkisi rütbeli, altı kişiydiler. Gözetleme yapan son personelin sağ çaprazına geçip kimin tepenin neresinden ilerleyeceğini söylemeye başladım. Kafamı üçüncü kaldırışımda solumdaki kayanın üstüne mermiler çarpmaya başladı. Kaletepe'den geliyordu. Kanasçı kafama nişan almış olmalıydı. Ama nefes hatası yapmıştı. Yoksa durumum çoktan mevtaydı.

Bu sırada Baski tugay komuta yeriyle (TKY) telefonla görüştüm. Onlar; "Yaralı ve şehitler var..." diyorlardı. "Sayı artmasın, emniyetli hareket et." Ben de “Bir an önce tepeyi temizlememiz gerektiğini" söyledim. 50 metreden sonrası ölü bölgeydi. Göremiyordum. Komandolardan tepenin şeklini ve ölü bölgelerini öğrenmeye çalıştım.

İki kademede sıçrayacaktık. Kaletepe'den keskin nişancı ateşi geldiği için tepenin kuzey yamacından hiç bir unsur ya da kişi sıçramayacaktı. Ancak orası da sızma noktasıydı ve teröristler muhtemel hala oradaydı. Artık bu riski göze almak zorundaydım. Komandolarda el bombası kalmadığı için, üzerimizdeki el bombalarını onlarla paylaştık."

"ÖLECEKSEK ÖLELİM"

Habertürk'ün haberine göre, Yüzbaşı Özgür Çevik daha sonra yoğun ateş altındaki operasyon hakkında Abdullah Ağar'a şunları anlattı:

"Ben de başımdaki kompozit başlığı çıkartıp yere attım. 'Öleceksek ölelim, yapacak bir şey yok!' Bu yaptığımın ise doğru olup olmadığını bile bilmiyordum. Her yer atılmış ve patlamamış terörist el bombalarıyla doluydu. Bir de terörist cesetleriyle.

Bir gayret daha. Bir sıçrama daha. Bu son sıçramayla tepenin geri kalan bölgesini de aldık. Artık bütün ölü bölgeleri tutmuş durumdaydık. Ya da öyle zannediyorduk. Bu tepelerde ölü bölgenin hiç bitmeyeceğini bir türlü öğrenemiyorduk. Sonrası bir görüntü. Bu muhtemelen gözcülük yapan teröristti. Hemen kendisini ölü bölgeye atıverdi, kaybolup gitti. Boşa da olsa bir iki mermi hariç ateş bile edemedik. Daha sonra gelen ikinci sorti de, yoğun ateşten dolayı inemeyip geri döndü. Helikopterler geldiğinde, teröristler çok yoğun şekilde çalışıyorlardı. Biz bir gafletleri anında atılmış, daha sonrakilere bu fırsatı tanımamışlardı."

"TAKVİYE KUVVET GELDİ"

5 Mehmetçiğin bölgeye intikal ettiğini, yaralı askerlerin ise hastaneye gönderildiğini anlatan Yüzbaşı Çevik, çatışmaları şöyle anlattı:

"Bir süre sonra bizimkiler Kaletepe'yi almış olmalı ki, keskin nişancı atışı oradan kesildi. Hava kararınca teröristlerin sızmacıları tekrar harekete geçti. Belli ki Dağbaşını hala bırakmak istemiyorlardı. Güney istikametinden sızmaya çalışan kadın teröristlerin konuşmalarını duyuyorduk. O kadar fütursuzca geliyorlardı ki, bağırıp çığlık atıyorlardı. O bağırıp duranların mesafesi tahmini 600 metre kadardı. Anlaşılan o ki, hem güneyden hem doğudan sızmaya çalışıyorlardı.

"ALLAH NE VERDİYSE"

Doğudan gelen grubu, arazi yapısından dolayı göremiyordum bile. Yaklaşık yirmi kişilik bir grup olduğunu düşünüyordum. Sonrası İHA ve uçaklardı. Bunlar şimdi canlarının derdine düşmüşken, diğerleriyle uğraşma zamanıydı. Ağaçlık bir alanın içindeydiler. 'Baskı ateşi arkadaşlar.' Sizin anlayacağınız Allah ne verdiyse yani! Bırakın yaklaşmayı, kıpırdamalarına bile izin vermedik.

Telsiz kestirmelerinden, o bölgeden giremediklerini, başka bir yerden deneyeceklerini söylüyorlardı. Ben de düşünüp duruyordum. Doğu tarafımıza geçerlerse, bizim açımızdan çok daha tehlikeli olacaktı. TKY'den ısrarla atış istedim. Sonunda pilotlar atışı kabul etti. Ve 600 metre yakınımıza atış yaptılar. Telsiz kestirmelerinden anladık ki, teröristlerin bir kısmı ölmüştü. Şimdi attıkları çığlıklar bir başka türlü geliyordu. Ağlaşıyorlardı.

Akşam 22.00-22.30 arası helikopter faaliyeti tekrar başladı. İlk etapta benim bölüğüm tamamlandı. Böylece tepenin çepeçevre emniyetini tam anlamıyla alabildim."

"PKK'LILARIN ÖLÜLERİ HER YERDEYDİ"

Operasyonun ardından tepenin teröristlerden temizlenmesi sonrası birlikler kışlalarına dönerken, Yüzbaşı Özgür Çevik, o anları şöyle anlattı:
"Mevzilerinin terk etmeyip şehit olanlar, yan yana düşecek kadar yakın çarpışmışlardı. Teröristlerle komandoların boş kovanları aynı yere düşmüştü. Sızmacı teröristler ile şehit düşen kol komutanının arasındaki mesafe beş metreydi. Bu bir göğüs göğse gırtlak gırtlağa yaşanan çatışmaydı. Teröristlerin ölüleri sağda solda hemen her yerdeydi."

HİSAR DAĞI'NDA ŞEHİT OLDU

Hakkari'nin Çukurca ilçesinin Irak sınır kesiminde bu sabaha karşı tespit edilen bir grup PKK'lı ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada, biri yüzbaşı 2 asker şehit oldu, 5 asker yaralandı. Operasyonda ilk belirlemelere göre 21 PKK'lı öldürüldü.

https://www.dunyabulteni.net/guncel/cukurcadaki-sehit-yuzbasinin-anilari-ortaya-cikti-h381339.html