Cumhur İttifakı çökerken...
“İktidar-muhalefet tüm partilere karşıyım, bunların dışında olacak...”
MUSTAFA BALBAY YAZDI...
Cumhur İttifakı çökerken...
Erdoğan’ın yol haritası, bize göre üç madde:
1- Ekonomi iyiye gidiyor havası yaratmak.
2- Bir dış zafere imza atmak.
3- Millet İttifakı’nı parçalamak.
Birinci şıkkı yaşıyoruz... Erdoğan, “Türkiye dimdik ayakta” diyor ama ayakta olan, sürekli yükselen altın, döviz, işsizlik, enflasyon... Türk Lirası’nın değer kaybetmesi demek, her şeyimizin erimesi demek.
İkinci şıkkın fotoğrafı Libya. “Suriye’de olmadı ama Libya’da Türkiye’nin gücünü göstereceğiz” dediler. Şimdi oradaki varlığımızın güvenliği tartışma konusu...
Geriye Millet İttifakı’nı parçalamak kalıyor.
Önce şunu zorladılar:
PKK eşittir HDP, HDP ile CHP kol kola, bu durumda CHP terör örgütü ile beraber, CHP ile İYİ Parti ittifak halinde olduğu için İYİ Parti de terör örgütü ile... İYİ Parti’nin burada ne işi var?
Bu tutmayınca CHP’nin içini karıştırmayı denediler, olmadı.
Şimdi İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı’na çekme operasyonu başladı. Önce Bahçeli, Akşener’e “evine dön” dedi. Cuma günü de Erdoğan bu çağrının çok makul olduğunu ilan edip ekledi:
“İYİ Parti gibi yerli ve milli bir yapı...”
Erdoğan’la Bahçeli’nin düne kadar İYİ Parti’yi vurmak için kullandıkları sopa nasıl barış çubuğuna dönüştü?
***
AKP ile MHP’yi nasıl toplarsanız toplayın, oylar iktidarda kalmaya yetmiyor; Millet İttifakı’nı parçalamak şart!
Sözün özü; Erdoğan-Bahçeli’nin Akşener’e çağrısı İYİ Parti’ye duydukları sevgiden değil, boğulmamak için duydukları ihtiyaçtan.
Anadolu diliyle söylemek gerekirse Akşener de yedi baharın yoğurdunu yedi. Bu numaraları yutacağını sanmıyoruz.
Cumhur İttifakı batışa doğru giderken İYİ Parti’nin onlara can simidi olması akılcı bir yol değil. Tam tersine İYİ Parti böyle bir yola girerse o batışın içinde kalabilir. İYİ Parti’nin içinde Cumhur İttifakı’na meyledenler de olabilir. Ancak Akşener partide genel olarak hâkim durumda. Eylüldeki kurultayda bunun değişmesi beklenmiyor.
***
İşte böyle bir ortamda Muharrem İnce sahneye çıktı, “Ben varım” dedi.
Neye varsın?
“Onu sonra açıklayacağım.”
Ne yapacaksın?
“Birinci olacağım...”
Parti mi kuracaksın?
“Tam öyle değil...”
Parti kurmayacak mısın?
“Öyle de değil...”
Ya ne?
“Bir hareket başlatacağım...”
Bu hareket nereye oturacak?
“İktidar-muhalefet tüm partilere karşıyım, bunların dışında olacak...”
Bu sürdürülebilir bir durum değil. Büyüyebilir bir durum da değil...
CHP Genel Merkezi de işi dalgalanmaya bırakmış görünüyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün, iktidar hedefine giderken bölücülerden söz etmesi, konuya bu açıdan baktığını gösteriyor.
Yarından itibaren solun hayattaki liderlerinden Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın’ın Kılıçdaroğlu ile görüşüp inisiyatif alması beklenebilir.
Bugünkü durum devam ederse...
1- İnce, önererek değil eleştirerek yol alma yöntemiyle daha fazla yıpranır.
2- CHP’den ayrılırsa biter.
3- CHP’de kalıp bugünkü tavrını sürdürürse genel merkezle gerilim yükselir. İş tatsızlaşır.
4- CHP yönetimi İnce’yi küçümser, “geleceği Emine Ülker Tarhan, Metin Feyzioğlu olur” derse hata olur. CHP’nin mevcut durumu parti içinde çok “küskün”, “tedirgin”, “gergin” biriktirdi, beklenmedik gedikler oluşur.
5- Parti içindeki kadro gücünün “faydalı mı” “fay dalı mı” olacağı genel başkanın yönetimine bağlıdır. Kılıçdaroğlu ağırlığını parti içindeki gücü yönetmeye değil, partinin etrafında dost biriktirmeye veriyor. Bu politika CHP’yi güçlendirmez, iktidara taşısa bile güçlendirmez.
6- Cumhur İttifakı’nın Türkiye’nin üstüne çöktüğü şu günlerde CHP öncelikle kendi gücüyle halka umut verip büyüyemiyorsa, söylemesi acı ama bugün için görünmeyen CHP dışında bir iktidar kombinezonu oluşur.
Tarihten bir yaprakla noktayı koyalım: Demirel Cumhurbaşkanlığı dönemi de bittikten sonra gazetecilerle sohbet ederken, “geçmişe baktığınızda keşke dediğiniz ne var” sorusuna şu yanıtı vermişti:
“Bizden ayrılıp Demokrat Parti’ye geçenleri fazla küçümsedim...”
MUSTAFA BALBAY / CUMHURİYET