Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Ukrayna Brifingi – 3

Ukrayna Halkı Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında ne düşünüyor?

Editor

Şubat 5, 2020 - 01:13 Updated: Mayıs 9, 2021 - 23:35

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Ukrayna Brifingi – 3

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Ukrayna Brifingi – 3

Türkiye – Ukrayna ilişkilerinde yaşanan ivme beni bu yazı dizisini yazmaya teşvik etti. Artık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ukrayna’ya daha fazla ilgi gösteriyor.

Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımadıklarını en yetkili ağızdan açıkladı..

Peki Ukrayna Halkı Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında ne düşünüyor?

İşte bu sorunun cevabı önemli. Erdoğan, Rusya gibi güçlü bir müttefik ile ilişkileri zedeleme riskine rağmen, Ukrayna’yı ziyaret etti.

Ziyaret sonrası yapılan açıklamaların içinde çok özel bir bilgi vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’e Kırım konusunda ne kadar ciddi olduğunu soruyor. Zelenskiy’de Erdoğan’ı tatmin edecek bir cevap veriyor.

Ve nokta konuluyor. Ukrayna ile ilişkilerin sıkılaştırılmasına karar veriliyor.

Klişe bir söz var; "Devletlerin dostu veya düşmanı olmaz. Devletlerin menfaati olur".

Devletler ülke menfaati neyi gerektiriyorsa, o şekilde hareket eder.

Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna açılımı, menfaatten değil, tarihi misyonumuzun bir gereği.

Ukrayna Devleti’nin gerçek düşüncesini bilemeyiz. Ancak Ukrayna Halkı’nın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki gerçek düşüncesini irdeleyebiliriz.

Ukrayna’ya geldiğimde bu ülkede ne iş yapılabilir diye çok düşündüm. Yılda 12 kuzu veren Romanov Koyunları’nı Türkiye’ye ihraç etmeye karar verdim.

Şirket kurdum. Bankadan kredi de çektim. O kredi ile 450 tane de koyun aldım.

Koyunları satın aldığımın haftasında Ahıska Çetesi koyunları çaldı ve gaspetti. Üç bin dolar verirsem geri vereceklerini söylediler.

Ukrayna polisine gittim. Onlar da 3 bin dolar istedi. Ukrayna’da uzun süredir yaşayan Türk iş adamları var. Onlar da başka çare yok. Ya katil olacaksın, ya da 3 bin dolar verip koyunları alacaksın. Bu ülkede Ahıska Çeteleri olduğu sürece ticaret yapmak zor dediler.

Çaresiz Ahıska Çetesi’ne 3 bin dolar verip koyunları geri aldım. İsimlerini ve çeteleri merak eden olursa, Ukrayna Nikolaev’deki Türk iş adamlarının hepsi biliyor. CİMER kayıtlarında da var. Ukrayna polisine yaptığım resmi müracaatlar da da var.

Bu olay Ukrayna’da hayatımın dönüm noktası oldu. O günlerde Türkiye’den kanser ve akıl hastalıklarının tedavisiyle ilgili araştırma yapan E.T adlı kişi aradı. İsmini bir milletvekili verdi dedi. Kendilerinin adak keserek akıl hastalıklarını ve modern tıbbın tedavi edemediği bir çok hastalığı bu yöntemle tedavi edebildiklerini söyledi.

Bu yöntemi sürekli geliştiriyoruz, senden de uygun fiyatlı canlı hayvan satın almak istiyoruz dedi.

Hayatımda balık bile tutmadım. Tavuk kesmişliğim de yok. Ben gazeteciyim. Çocukluğum köyde geçti ama yine de bilmediğim bir konu.

Ben hayvan kesemem. Ancak burada Süleyman Efendi Cemaati’ne ait bir Kur’an Kursu var. Cuma namazını orada kılıyoruz. Onlarla görüşeyim. Eğer yardımcı olurlarsa keseriz dedim.

Kur’an Kursu yetkilisi etleri kime vereceksiniz diye sordu. Ben de kime vereceğiz, buraya bırakılacak. Başka nereye verilir ki dedim. Çok olursa, Ahıska köylerine de verebiliriz diye alternatif fikir verdim.

Aman abi sakın ha. Ahıska köyleri bir duyarsa, alışırlarsa bunların elinden kurtulamayız. Biz hayvanları buluruz, keseriz etini ve derisini de Kur'an Kursu'na alırız dedi.

Tamam bir başlayalım dedim.
Ben bir iki tane kesilecek sanıyordum.

E.T bir kestirmeye başladı. Ukrayna Nikolaev’de inek, dana kalmadı kestik. O hızla 141 inek ve dana, 450 koyun, 45 -50 de keçi kestik. Etleri ve derileri de Kur’an Kursu’na bıraktık.

Kur’an Kursu’nun Ahıskalı yöneticisi etleri satıyormuş. Et çok olunca Ahıska köylerine de verilmesini istedik. Onlar da tabiki verelim. Etler çok dediler.

Türk iş adamları bir cafede toplanmışlar. Beni de çağırdılar. Abi biz sana üzülmeyesin diye söylemiyoruz ama bu Ahıskalı hocalar etleri pazarda satıyor. Köylere bağışlanan etleri de Ahıska köylerine yine parayla satıyorlar dediler.

İnanmadım. Siz Kur’an Kursu’nu sevmiyorsunuz, o nedenle adamlara çamur atıyorsunuz dedim.

Çok kırıldılar. Abi biz içiyoruz, kaçıyoruz ama adak etini satacak kadar düşmedik. Gel birlikte gidip gösterelim dediler.

Gittik. Gözümüzle gördük, şahit olduk. Yanımızda da Ahıska köyünden S. adlı bir kişi daha var. O da biz tüm köyler etleri parayla satın aldık. Sonra öğrendim ki bunlar adak eti ve bize bağışlanmış gidip Türk iş adamlarına anlattım. Onlarda seni çağırdılar, gösterdiler dedi.

Gittim nazik bir şekilde konuştum.

Kur’an Kursları'nın, Süleyman Efendi Cemaati'nin Türkiye hocaları, yöneticileri (Alihan Kuriş - Ak Parti Milletvekili Süleyman Hilmi Tunahan'ın torunun oğlu Fatih Süleyman Denizolgun) konuyu gündeme getirdiğim için, belki de beni suçlarlar ama ben etleri neden satıyorsunuz dediğim için, satılan etlerin parası Kur'an Kursları'nın kasasına girip girmediğini sorduğum için, Ahıskalı Kur'an Kursu yöneticisi tarafından darp edildim.

Kur’an Kursları’nın Ukrayna sorumlusu Yakup Hoca isimli şahıs hem özür diledi hem de etleri bize vermezsen seni Ukrayna'da yaşatmayız dedi.

O günden sonra etleri Kur’an Kursu’na vermedik. Verdik, Kur'an Kursu'ndaki talebelere yetecek kadar. (O dönem Kursu'nda öğrenim gören 4 -5 öğrenci vardı.)

Doğal olarak bana düşman oldular ve karalamaya başladılar, önemsemedim.

Artık bu işi yapmayayım diye düşündüm. E.T, abi çok çaresiz insan var. Biz yüzde 50 -60 başarılı oluyoruz. Sen bize yardım etmezsen bu insanlar Türkiye’deki fiyatlarla adak kestiremez.

Sen bizi bırakma dedi.

Koyunlar 20 -30 dolar. İnek dana 200 - 250 dolar civarı.

Bir de bunların kesimi var. Etlerin dağıtımı başlı başına sorun.
İşin içinde kanser hastaları olduğu için direndim, sabrettim. Kendimi zorladım.

Hüseyin Sancak ve Fırıncı Mehmet bey Ahıska köylerinden etleri satmayacak adamlar buldu.

Adaklıkları Ahıska köylerinden aldık. Etleri de o köylere bıraktık. Kendileri dağıttılar.

Etler o kadar çok ki, Ahıska köylerindeki kadınlar etleri buzdolaplarında koyacak yer bulamadılar.

Ukrayna’daki her Ahıskalı aileye 300 ile 500’er kilo civarında et vermişimdir. (İnanmayan Ahıska köylerindeki kadınlara, annelere, ninelere sorabilir.)

Hatta düğün yemeklerinin etlerini bile kesilen adak etinden verdim. O yıllarda evlenen tüm Ahıskalıların düğün yemekleri adak etlerinden yapıldı. Her düğüne bir dana ve bir kaç tane koyun verdim.

Ahıskalılar dışında Ukrayna Nikolaev’deki tüm kimsesiz ve yaşlı bakım evlerinin etlerini de ben verdim. Hepsi resmi belgeli olarak kayda girdi. Ama yöneticileri etleri yaşlılara yedirmedi, satttılar.

Ukrayna Nikolaev’deki tüm Engelli Organizasyonlarına, binlerce insana tonlarca et dağıttım. Masaya Türk Bayrağı, ofisin duvarınada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını çerçeveleterek astırdım.

Bu etleri Türkiye gönderiyor, Yusuf İnan değil. Etleri alanlar bunu bilsin, sevgilerini Türkiye’ye göstersinler istedim.

Ukrayna Nikolaev’deki Şehit ve Gazi Derneklerinin tüm üyelerine, akrabalarına yine tonlarca et dağıttım. Hepsi belgeli.

Ukrayna devleti müdahale etti.

Ukrayna’da bu işler FOND adı verilen kurumlar üzerinden yapılabiliyor. Biz yardımcı olalım, prosedürü kolay açın ve o şekilde dağıtın dediler.

Yabancı ülke vatandaşları bu tür kurumları açamıyor, yönetici de olamıyor. Eşim Ukraynalı, benim üzerime açalım dedi. Eşimin üzerine açtık.

FOND’un girişine Türk ve Ukrayna bayrağı astık. Duvarlarına da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun fotoğraflarını astık.

Benim masanın arkasındaki duvarına da Atatürk portresi astık.

O yıllarda Muhteşem Yüzyıl rüzgarı esiyor. Tüm Ukrayna Muhteşem Yüzyıl'ı izliyor. Kanuni Sultan Süleyman ve Hürresim Sultan’ın portrelerini de astık. Türk ve Ukrayna bayraklarını da çerçevelerek duvarlara astık. Masaların üzerine Türkiye ve Ukrayna bayrağı koyduk.

Türkiye’den getirdiğimiz nazar boncuğunu da girişe astık.

İçeri et almaya girenler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını görünce başladılar Rusça dua etmeye.

Yazı dizisinin altında yer alan fotoğraflar, FOND İNAN'IN et dağıtım görselleridir.

Her et verdiğimiz kişinin fotoğrafını da çektik. Zaten pasaport ve vergi numarası ile imza karşılığı dağıtılıyor. Bir de fotoğraf çekerek sistemi daha güvenli hale getirdik.

İşte o gün Ukrayna Halkı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı uzaktan uzağa sevdiğine şahit oldum. İnsanlar duvarda asılı fotoğrafları görünce “Erdoğan” diye çığlık atıyordu.

Aynı duvarın diğer köşesinde de Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun fotoğrafı vardı. Kimse Poroşenko diye çığlık atmadı.

Ukrayna devlet görevlileri dışında halktan bir çok insan Poroşenko’nun fotoğrafını indirmemizi söylediler. Biz indirmedik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 8 şehit verdiğimiz günün sabahı Ukrayna’ya hareket edip, ilişkileri sıkılaştırınca bunların bilinmesini istedim.

Ukrayna Nikolaev’de yaşlılara, fakirlere sorun. Biri bedava et dağıtıyormuş deyin.
Hemen Erdoğan derler.

Çileyi biz çektik, Ukrayna Halkı etleri Erdoğan gönderiyor, Erdoğan fakirlere et dağıtıyor diye biliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ak Parti kuruluşundan tanışıyoruz. Ak Parti’nin kurucuları arasındaydım.

Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu olsaydı, Kılıçdaroğlu’nun fotoğraflarını asardık.

Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Türk Milleti’ni temsil ettiği için Cumhurbaşkanı’nın portrelerini çerçeveleterek astık.

Ukrayna Vergi Dairesi kayıtlarına göre yaklaşık 15 bin emekli, dul, yetim, engelli, şehit ve gazi ailesine, fakirlere et ve erzak dağıttık.

Kayıt dışı olarak Ukrayna Nikolaev’deki tüm Türk ve müslüman halka (Pomak, Azeri, Gagavuz, Ahıskalı, Dağıstanlı vs.) belgesiz et dağıttık. Hem de defalarca. Çünkü onların vergi numaraları ve pasaportları yoktu.

Nikolaev haricinde Herson civarındaki Ahıska köylerinin hepsine yine tonlarca et dağıttık.

Organizasyonu ve canlı hayvan satışını ben yaptım. Çok az karla sattım. Ancak esas kahraman E.T’dir.

E.T, Ukrayna’da Türkiye’yi, Türk Örf ve Adetlerini tanıtmak, İslamiyetin güzelliklerini göstermek için bir fırsat oluşturdu. Denk geldi ben de o işin içinde yer aldım.

Eşim doğum yaptı, lohusa haliyle etlerin dağıtımı için yardım etti. Elif bebekte masanın yanında bebek arabasında. Hem de soğuk kış şartlarında.

FOND’U açtıktan sonra Ahıska köylerine yine et verdik. Ama onlar verdiğimiz etlerden mutlu olmadı. Eskisi gibi tüm etleri onlara verelim istediler. Vermeyince aleyhimizde dedikodu yaptılar, karaladılar, çalıştırmamak için ellerinden gelen her kötülüğü yaptılar. Nikolaev'deki Türk iş adamları ve Ukrayna İstihbarat görevlileri tüm sürece ve olaylara şahittir.

Ahıska Çetesi 25 bin dolar rüşvet istedi.

25 bin dolar vermezsen seni ve çocuklarını öldürürüz diye tehdit ettiler. Öyle bir para olmadığı için veremedik. Zaten ben zarar etmeyecek, ailemize de geçinecek kadar bir kazançla bu işi yapıyordum. FOND’UN tüm masraflarını da ben karşılıyorum.

Emekli maaşım, Türkiye’de çalışan bir gazetem ve iki şirketim varken Ukrayna’da kıt kanaat yaşadık.

Ahıska Çetesi bir daha geldi. Bu işi bize devret, artık biz yapacağız. Ofisi evi, arabanı, adak kestiren müşterilerini bize devret ve ülkeyi terket. Aksi halde seni FETÖCÜ ilan ederiz dediler.

O zaman (2016) 15 - 16 yıllık gazeteciyim. Karşı koydum. Mücadele ettim. Her sokak başında karşıma çıktılar. Arabana esrar, eroin koyar seni hapse attırırız bir ömür hapiste çürürsün diye tehdit ettiler.

Hayvanların ahırının olduğu iş yerimde silahlı beş kişiden oluşan Ahıska Çetesi’nin saldırısına uğradım.

Darp ettiler. Başıma poşet geçirip boğarak öldürmek istediler. Üzerimdeki 4 bin dolar parayı ve aracımı gaspederek kaçtılar.

Odessa Başkonsolosluğu’nu, Ukrayna Polisini aradım. Şikayet ettim. İsimleri verdim.

Polise rüşvet verip olayın üzerini kapattılar. Odessa Başkonsolosluğu da ilgilenmedi. CİMER’DEN yazdım, yine kimse geri dönmedi.

FOND’UN ofisinin sahiplerini tehdit ettiler. Ofisi taşımak zorunda kaldık.

Fond İnan’ın ofisi tam 4 kez taşındı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafları 4 kez indirildi.

Türk bayrağı tam 4 kez indirildi.

Yunanistan milletvekili Türk bayrağını yırttı diye üzülürken, Ahıska Çetesi Türk bayrağını kaidesinden sökerek çöpe attı.

Ofisin merdivenlerine boş mermi kovanı koyarak korkutmak istediler.
Hepsini devletin resmi kurumlarıyla paylaştım, bilgilendirdim.

Kimse kusura bakmasın, kimse tınmadı.

Şimdi düşünüyorum da, FOND İNAN Ahıska Çeteleri’nin elinde heba olmasaydı, Türkiye için büyük bir güç olacaktı.

Fond İnan Ukrayna Halkı’nın gönlünü kazanıyordu.

Ukrayna’nın Nikolaev şehri İzmir’e çok benziyor. 500 bin nüfüsu var. 500 bin nüfuslu Nikolaev’de Fond İnan’ı bilmeyen yoktu.

Ukrayna Halkı, Erdoğan'ı, sanki Ukrayna Cumhurbaşkanı gibi seviyor ve saygı duyuyordu.

Ukrayna devlet görevlileri ve Ukrayna kilisesi bu organizsayonun Erdoğan’a ait olduğunu düşünüyor. İslam dinine sempati oluşturmak için yapıldığını sanıyorlardı.

Ukraynalılar Türk Milleti’nin adak kültürünü bilmiyor, inanmıyor da.

Olsa olsa Erdoğan İslam’a sempati üretmek için bu yardımları gönderiyor, bir tür misyonerlik faaliyeti yapıldığını düşünüyorlardı.

Yusuf İnan’ı da çok zengin sanıyorlardı.

Bilmiyorlar ki, Yusuf İnan emekli maaşı ve ticaretten elde ettiği küçük gelirle idare ediyordu.

Neden eski arabaya biniyorsun diye eleştirenlerin sayısı hiçte az değildi. 2003 model Skoda aracım vardı. Haftada bir kaç kez tamirciye giderdi. Onu da kredi ile satın almıştım.

Ukrayna’da büyük çaplı hayvancılık yapan Azeri iş adamları var. Onlar da "ya Yusuf şu etleri bu Kakol'lara (Ukraynalılara) dağıtma ,sat kendine bir jeep al, çocuklarına da bir ev" diyorlardı.

Hepsinin altında lüks araçları vardı.

Binlerce adak kestim. Bizim evimize yüz gram adak eti girmedi. Hanım herkese dağıtıyorsun, neden bizim eve et gelmiyor diye beni sıkıştırırdı.