Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "FETÖ'nün siyasi ayağı" talimatı

"Yani Abdullah Gül mü istedi?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "FETÖ'nün siyasi ayağı" talimatı




Orhan UĞUROĞLU

[email protected]

Orhan UĞUROĞLU

"Yani Abdullah Gül mü istedi?"

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı 2009'daki yasa teklifinin altında imzası bulunan AKP milletvekilleri Bekir Bozdağ, Ahmet Aydın, Mustafa Elitaş, Mehmet Ceylan, Ahmet Müfit Doğan ve Yahya Doğan adına savcılığa suç duyurusu dilekçesi verdi.

Dilekçede, İlker Başbuğ hakkında kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan Türk Ceza Kanununun 125. Maddesine göre İlker Başbuğ ve Dursun Çiçek hakkında dava açılması istendi.

Önce şunu vurgulamak gerekiyor.

26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gece yarısı mecliste yapılan ve anayasaya aykırı olan yasa değişikliği için sadece "FETÖ'nün siyasi ayağı" araştırılsın diyor…

6 AKP'li avukat Demir tarafından verdikleri dava dilekçesinde bu talebe şöyle yanıt veriyor:

"Değişiklik önergelerinin ne teklif aşamasında ne de yasalaşması sürecinde herhangi bir örgütün etkisi söz konusu olmamıştır...

Milletvekillerinin yasama faaliyetlerinden dolayı suçlanması ancak anti-demokratik rejimlerde ve vesayet rejimlerde ve vesayet düzeninin geçerli olduğu ülkelerde söz konusu olabilir."

Hukukçu değilim gazeteciyim ama İlker Başbuğ'un açıklamasında AKP'li 6 vekil ile ilgili olarak yasama faaliyetini suçlamadığını net şekilde söyleyebilirim.

Türk Ceza Kanununun "Hakaret"  başlığı taşıyan 125. Maddesi ise özetle şöyle:

"Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır."

FETÖ'nün siyasi ayağı ile ilgili konu 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ilk kez yargıda ele alınacak.

Abdullah Gül

26. Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ, FETÖ'cüler tarafından 26 ay esir tutuldu.

Ve haklı olarak, FETÖ'nün siyasi ayağının peşinde.

Başbuğ son açıklamasında, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, Anayasaya aykırı olan yasa değişikliğini neden veto etmeden onayladığını sordu.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün özel kalemini arayarak telefonla görüşmek ya da ziyaret etmek istedim ama yanıt alamadım.

Keza Allah şifa versin babası rahatsız olan Adalet eski Bakanı Sadullah Ergin de aramalarıma yanıt vermedi.

Ali Babacan ve Sadullah Ergin ile ekibine yeni parti kurma çalışmalarında destek veren Abdullah Gül sessizliğini neden koruyor?

 "Gülen-Erdoğan" arasında başlayan dershane kavgasının sonlandırılması ve barış sağlanması için Gülen'e yakın gazeteci Fehmi Koru'yu Pensilvanya'ya "arabulucu elçi" olarak gönderen Gül, 15 Temmuz darbe komisyonunda şöyle anlatmıştı:

"Hükümetin dershanelerle ilgili tasarrufu karşısında yıkıcı bir yayın faaliyetinin başlaması üzerine bunun arka planını daha iyi anlamak için gazetecilik hayatından dolayı bu yapıyla ilgili bilgisine güvendiğim Fehmi Koru'yu davet ederek konuşmam üzerine, kendisinin ABD'ye gidip meseleyi etraflıca araştırması hususu gündeme geldi."

Gül'ün Gülen'e desteği

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, 11 Aralık 2018'de ABD Büyükelçisi olduğu günlerde "Gül-Gülen" ilişkisini şöyle açıklamıştı:

"O belgede neler vardı? Fethullah Hocanın pozitif özelliklerini anlatan, iyi bir din adamı olduğu, toplumsal hizmetlerinin çok geniş olduğu, eğitim alanında çok geniş faaliyetlerinin olduğu şeklinde. Niçin ABD'de yeşil kartı hak ettiğini anlatan bir belgeydi."

Loğoğlu, bir gazetecinin soruyu yanıtlarken "Fethullah Hocanın avukatları tarafından hazırlanan bir belgeyi Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na iletmemiz istendi" ifadesini kullandığını belirterek, "Kim istedi?" diye sorması üzerine Loğoğlu, "Dışişleri Bakanlığı" karşılığını verdi. "Yani Abdullah Gül mü istedi?" denilmesi üzerine ise "O dönem Dışişleri Bakanıydı Sayın Gül" dedi.

Değerli okurlarım,

26 Haziran 2009 sonrasında neler yaşandığını öğrenmek için CHP'nin Meclis Grup Başkanvekili olan Kemal Anadol'u aradım.

Çeşitli kesimlerden AYM'ye gitmeyin diye büyük baskı geldiğini vurgulayarak AKP'ye yakın olan etkin bir gazeteci yazarın, "AKP askeri vesayeti kaldırmak istiyor. Anayasa Mahkemesine gitmeyin. Deniz Baykal da anti demokratik anayasa ve yasa hükümlerinin değişmesi çağrısı yaptı. Seçimi kaybedersiniz sonra" dediğini söyledi.

Tehdidi gerçekleştiren bu gazeteci kim?

Kemal Bey, bu gazetecinin ismini verdi ama ben bunu açıklamayı kendisine bırakayım.

Kaynak Yeniçağ: "Yani Abdullah Gül mü istedi?" - Orhan UĞUROĞLU