Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı fındık fiyatı ne anlama geliyor?
Üreticiler fiyattan memnun mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı fındık fiyatı ne anlama geliyor? Üreticiler fiyattan memnun mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında fındık fiyatları ile ilgili olarak yaptığı açıklamanın ardından gözler fındık üreticilerine çevrildi
Yüzde 50 sağlam iç esasına göre, Giresun kalite kabuklu fındık için toprak mahsulleri ofisimizin kilogram alış fiyatı 22,5 liradır. Levant kalite kabuklu fındık için ise ilogramda 22 liradır.
Ayrıca yüksek randımanlı fındık tesliminde ortalama kilogram başına 1 lira, alan bazlı mazot ve gübre desteği olarak da yine kilogram başına 2 lira destekleme ödemesi yapıyoruz. Böylece fındık üreticisinin kilogramdaki kazancını 25 ila 25,5 lira düzeyine yükseltmiş oluyoruz.
Yeni fındık hasat döneminin fındık üreticilerine hayırlı olmasını diliyorum. Her alanda üreticimizin yanında yer almaya devam edeceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamasının ardından üretici ve uzman görüşlerine başvurarak fındık alanının öne çıkan şu sorularına cevap aradık:
Fındık üreticileri açıklanan fiyattan memnun mu?
Fındık fiyatı nasıl belirleniyor?
Türkiye’deki fındık üretiminin kazananı ve kaybedeni kim?
Ulaştığımız üreticiler genel olarak açıklanan fiyattan memnun olmadıklarını, kooperatifleşerek sorunlarını çözebilecekleri yönünde bir görüşlerinin olduğunu ve Türkiye’nin üreticilerin lehine bir fındık politikasının olmadığını aktardı.
"Açıklanan fiyat ‘müdahale fiyatı’dır ve sadece TMO’nun yapacağı fındık alımlarında geçerlidir"
Kendisi de bir fındık üreticisi olan Hakkari Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi İhsan Seddar Kaynar, “Açıklanan hangi fiyat?” sorusunu gündeme getirerek, “Cumhurbaşkanı’nın Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında kameralar karşısında açıkladığı fiyat 'müdahale fiyatı'dır ve sadece TMO’nun yapacağı fındık alımlarında geçerlidir” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynar, “Bu fiyat bütün piyasayı ilgilendiren bir taban/tavan fiyat olmadığı gibi, tüccar ve ihracatçıların satış fiyatına yönelik bir düzenleme (sınırlama/belirleyicilik) getirmemektedir” şeklinde konuştu.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı TMO’nun yapacağı müdahale alımı fiyatıdır"
Fındık piyasasında son 40 yılda yaşanan dönüşümü fındık üreticileri bile takip etmekte zorlanırken piyasanın oluşumunu kamuoyuna açıklamanın zorlaşmakta olduğunu dile getiren Kaynar, “Eski alışkanlıklardan olsa gerek, fındık üreticileri fındık sezonu öncesinde ısrarla devletin fiyat açıklamasını beklemektedir. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı TMO’nun yapacağı müdahale alımı fiyatıdır” dedi.
“TMO, fındık piyasası içinde küçük bir aktör olduğu gibi, bölgenin tamamına yayılmış etkili bir alım süreci yürüten bir kurum değildir” diyen Kaynar, TMO'nun her üreticinin fındığını almadığını, büyük bir hassasiyetle randıman ölçtüğünü ve beğenmediği ürünleri kapısından geri çevirdiğini ileri sürerek şunları söyledi:
Bu nedenlerden dolayı Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı fiyat piyasanın üreticiler açısından hiçbir zaman ulaşamayacağı en yüksek satış fiyatını işaret etmektedir. Eğer fındık sezonunda yaşanacak sel gibi bir doğal afet olmazsa üreticiler bu fiyatın çok daha altında bir fiyattan fındıklarını satacaktır.
Fındık fiyatının oluşumuna yönelik açıklamalarda bulunan Kaynar, “Burada iktisat bilimi açısından en ilginç durum, fındığın üreticilerden alım fiyatının gün içinde sabahtan akşama, haftada günden güne, ayda haftadan haftaya ve yıl içinde aydan aya dinamik bir şekilde değişmesidir. Aynı niteliklere sahip ürün, ilçeden ilçeye ve aynı ilçe içinde tüccardan tüccara farklı fiyatlardan satılmaktadır” dedi ve ekledi:
Burada, sabah erkenden tüccara fındığı götüren daha pahalı satıyor ya da haftanın son günü götüren daha ucuza satıyor sanılmasın.
Papaz eriğinin ilk piyasaya çıktığında çok yüksek bir fiyattan tezgahta satılması ya da domatesin sonbahara doğru tarlada azaldıkça piyasa fiyatının yükselmesi gibi bir durum da yok. Çünkü fındık dikili alanların sınırları belli.
Fındığın hasadının yapılacağı ağustos sonuna kadar defalarca rekolte hesaplanıp kamuoyuna açıklandığı için ne kadar fındık üretildiğinin de bilindiğini söyleyen Kaynar, “Hatta fabrikada işlenen fındıklı ürünlerin fiyatı da fındık alım fiyatı gibi oynak değil. Örneğin mamul ürün olarak 500 gramlık şişelerde satılan yüzde 100 fındık ezmesinin fiyatı, fabrikadan çıkarken de rafta beklerken de yıl içinde en fazla 2-3 defa değişiyor” diye konuştu.
"Üreticilerin satacağı gerçek fiyatın bunun çok altında oluşacağını unutmamak gerekir"
Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı müdahale fiyatının, bir referans fiyat olarak üreticilerin sadece maliyet fiyatına yaklaşmakta olduğunu belirten Kaynar, “Bütün üreticilerin ürünlerini bu fiyattan satmayacağı gibi geçen yıllarda oluşan tecrübelerden serbest piyasadaki üreticilerin satacağı gerçek fiyatın bunun çok altında oluşacağını unutmamak gerekir” ifadelerini kullandı.
"1 kilogram fındığın fiyatı en az 30,45 TL olmalıdır"
Çiftçi-Sen Yönetim Kurulu Üyesi ve Fındık Kürsüsü Temsilcisi Kutsi Yaşar ise Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan levant kalite 22,00 TL ve Giresun Yağlı Tombul kalite 22,50 TL fındık fiyatı beklentinin biraz altında olmakla beraber çiftçiler nezdinde umut aşılayıp heyecan uyandırmadığını söyledi. Yaşar,fiyatların benzer şekilde endişe uyandırıp kaygı ile de karşılanmadığını sözlerine ekledi.
Yaşar, kısa bir süre önce TMO’nun ihracatçılara 24 liradan 20 bin ton fındık satmasının çiftçide 25 lira beklentisi yarattığını belirterek, şunları söyledi:
Yapılan açıklama ile 200 TL/da alan bazlı ödeme ve mazot-gübre desteği eklendiğinde 24-24,50 TL rakama ulaşıldığı ifade edilmiştir.
Çiftçiler Sendikası olarak her hasat öncesi fındık referans fiyatlarını açıkladık. Referans fiyatın hesaplamasında dünyada yetişen diğer ürünlerin fiyatları nasıl hesaplanıyorsa aynı kriterleri esas aldık.
2019 yılı fındık hasat döneminde yaptığımız basın açıklamasında fındık referans fiyatının en az 27,67 TL olması gerektiğini söylemiştik. Sezon sonuna doğru fiyatlar 27 liraya çıktı.
Ancak fındık fiyatları gerçek değerine ulaştığında ise küçük üreticilerin elinde hiç fındık kalmamıştı. Çünkü üreticiler ailesinin geçimini sağlamak ve üretimlerini devam ettirebilmek için mahsullerini yok pahasına satmak zorunda kalmışlardı.
Bu yıl da açıklanan fındık fiyatıyla, benzer bir durumun yaşanacağını savunan Yaşar, şunları söyledi:
Fındık maliyet fiyatı üzerine yüzde 25 kâr payı ve onun da üzerine dört kişilik çekirdek ailenin yaşam standardını esas alan ve ekonomik göstergelerde alım gücünün daha da azaldığı noktasından tahmini yüzde 15 yıllık enflasyon farkını da içine alan yüzde 40’lık insanca yaşama payı ekleyerek fındık fiyatını hesapladık.
Rekolte tahminlerini iklim koşulları ve külleme hastalığının verim kaybına etkilerini dikkate alarak ortalama maliyeti 17,38 TL olarak belirledik. Çıkan bu maliyet fiyatının üzerine yüzde 25 kar payı + yüzde 40 insanca yaşama payını eklediğimizde; 1 kilogram fındığın fiyatı en az 30,45 TL olmalıdır.
"Şirketlerin yarattığı rant döngüsü mutlaka kırılmalıdır"
Çiftçi-SEN olarak fındıkta tüm tarafların kazanacağı bir formülün peşinde olmadıklarını belirten Yaşar, “Çok iyi bilmeliyiz ki bir tarafta üreten çiftçiler diğer tarafta ürettiklerimizi yok pahasına almaya çalışan şirketler var. Şirketler kazanırsa paralar ülke ekonomisine değil çokuluslu şirketlerin havuzuna akacaktır. Oysa fındık çiftçileri kazanırsa ülke ekonomisi de kazanacaktır” dedi.
Şirketlerin fındık fiyatlarını düşürmek yanında tedarik sürecini kendi lehlerine güvenceye alma çabalarının sürdüğünü belirten Yaşar, “'Tarımda Milli Birlik Projesi' adı altında şirket tarımcılığının önünü açan daha basit bir ifadeyle tarımı şirketlere peşkeş çeken iktidar, yapılacak düzenlemeleri sonbahar sonrasına ötelese de son dönemdeki gelişmeler alttan alta çalışmaların devam ettiği gözler önüne seriyor. Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen şirketlerin yarattığı rant döngüsü mutlaka kırılmalıdır” görüşünü dile getirdi.
Fındık tedarik zincirinin girişini oluşturan çiftçilerin ürünlerini yok pahasına satmasının ve çıkışını oluşturan tüketicilerin de fındık ve fındıklı mamullere çok para harcamasının önüne geçilmesinin ancak her iki tarafın da örgütlenmesi ile mümkün olacağını belirten Yaşar, “Aksi takdirde aracılar kısmını oluşturan manav-tüccar-işleyici ve kırıcı-ihracatçı bölümlerinden oluşan yerli ya da yabancı sermaye grubu her daim kârını maksimize edecektir” dedi.
“Çiftçilerin Tarımsal Üretimde Fiyat ve Piyasa Belirlemede Özgürlük Hakkı”
Çiftçilerin Cenevre’de Birleşmiş Milletler tarafından kabul gören haklarından bir tanesinin de "Tarımsal Üretimde Fiyat ve Piyasa Belirlemede Özgürlük Hakkı" olduğunu ve çiftçilerin bu kapsamda adil bir piyasaya ve tatmin edici bir fiyata ulaşma haklarını hatırlatmanın görevleri olduğunu belirten Yaşar, “Cumhurbaşkanının açıklayacağı fındık fiyatı kadar önemli olan bir diğer mesele de fındık müdahale alımlarını hangi kurumun yapacağı ve ürün bedellerini ne şekilde ödeyeceğidir” diyerek şöyle devam etti:
Fındık tedarik zincirinin en büyük ama en güçsüz halkalarını oluşturan çiftçiler ve tüketiciler en küçük ama en örgütlü sermaye grubu olan şirketlere karşı birlikte dayanışma ile hareket etmeli, şirketlere karşı bir kalkan görevi gören kooperatif gibi yapılara kavuşmalıdırlar.
Fındık piyasasını TMO değil, çiftçilere ait olan FİSKOBİRLİK düzenlemelidir. Bunun için, mevcut antidemokratik yönetim yapısı ve işleyişi ortadan kalkmalı, FİSKOBİRLİK bir çiftçi kooperatifi hüviyetine tekrar kavuşmalıdır.
"Tüketiciler de tüketim kooperatiflerinde örgütlenerek fındık çiftçileri ile dayanışama ağı örmeli"
Sonrasında ise, fındık üreticilerinin geçmişten gelen borçları ödenmesi gerektiğini söyleyen Yaşar, “FİSKOBİRLİK çiftçiler arasında yeniden güven ve inanç sağlamalıdır. Bunun için, kamunun fındık üreticilerine ayrılmış olan bütçesi, şirket tarımcılığını destekleyen bir mekanizma olarak kullanılan TMO’ya değil, FİSKOBİRLİK’e aktarılmalıdır. Aynı şekilde bir diğer güçsüz halka olan tüketiciler de tüketim kooperatiflerinde örgütlenerek fındık çiftçileri ile dayanışama ağı örmelidirler” diye konuştu.
The Independentturkish