Çuval Hâlâ Başımızda!
Çuvalı Videoya Çeken “Dostumuz” Var
Çuval Hâlâ Başımızda!
Müyesser Yıldız Kendi Adıyla Oluşturduğu Blogunda Yayınladı
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin diplomatik zafer olarak nitelendirdiği esir takası, iktidarın amiral gemisi medya organları tarafından yeniden gündeme taşındı. 1 Ağustos’ta ABD, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç, Rusya ve Belarus cezaevlerinde bulunan 26 kişinin Esenboğa Havaalanı’nda MİT aracılığıyla gerçekleştirilen değiş-tokuşu, iktidarın başarısı olarak sunulmaya devam ediyor. Ancak, bu başarı hikâyesi yeniden anlatılırken, ABD Başkanı Biden’ın bu operasyonu canlı izlediği bilgisi de eklenerek dikkat çekici bir detay paylaşıldı.
Bunun yanı sıra, Türkiye’nin Somali ile Etiyopya arasındaki gerilimi sonlandırma çabaları da “diplomatik başarı” olarak gündeme getirildi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yürüttüğü bu görüşmelerde, Türkiye’nin ikinci tur görüşmelerde somut sonuçlar beklediği açıklandı.
Ancak tüm bu diplomatik başarıların gölgesinde, Türkiye’nin Kerkük’teki durumu giderek karmaşıklaşıyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında, iktidar medyası “Türkiye’nin girişimleri sonuç verdi: Kerkük’ü 100 yıl sonra Türkmen vali yönetecek” şeklinde başlıklar atarken, Kerkük’te yaşanan son gelişmeler bu iyimserliği boşa çıkardı. KYB’li ve Arap üyelerden oluşan bir grup, Bağdat’ta gerçekleştirdikleri toplantıda Kerkük valiliğine KYB’li Rebvar Taha’yı seçerek, Türkiye’nin Kerkük’teki Türkmen nüfuzunu ciddi şekilde zayıflattı.
Irak Türkmen Cephesi Başkanı Hasan Turan, yapılan bu toplantının hukuka aykırı olduğunu belirterek, “Kerkük sorunu rütbe ve mevki dağıtarak çözülemez… Kimse Türkmenleri gözardı edemez.” dedi. Ancak bu açıklamalar, Kerkük’te Türkmenlerin yaşadığı hayal kırıklığını telafi edemedi.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin Kerkük üzerindeki stratejik hedeflerine ulaşmakta zorlandığını ve bölgedeki denge oyunlarının Ankara’nın lehine işlemediğini gösteriyor. Özellikle KYB’nin PKK ile olan ilişkileri ve Barzanilerin stratejik hamleleri, Türkiye’nin Kerkük üzerindeki etkisini sınırlıyor.
Türkiye’nin Kerkük’te yaşadığı bu zorluklar, 2003 yılında ABD’nin Türk askerinin başına çuval geçirdiği Süleymaniye olayını hatırlatıyor. O dönemde, Kerkük ve Irak Türkmen Cephesi ile Türkiye arasındaki bağları kesmek amacıyla yapılan bu çuval geçirme operasyonu, bugün hala Türkiye’nin bölgedeki zorluklarla yüzleşmesine neden oluyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin Kerkük’te yaşadığı son gelişmeler, bölgedeki güç dengelerinin ne kadar kırılgan olduğunu ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu zorlukları bir kez daha gözler önüne seriyor. 20 yıl önce Süleymaniye’de yaşanan çuval olayı gibi, bugün de Kerkük’teki durum, Türkiye’nin bölgedeki stratejik hedeflerine ulaşmasının önündeki engelleri simgeliyor.