Dağ fare doğurdu

Batı’nın çıkarlarına göre yeniden tanzim etme projesidir...

Dağ fare doğurdu


Büyük Ortadoğu Projesi’nin devamı olan Arap Baharı, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki Müslüman ülkeleri, demokrasiyi yerleştirme, insan haklarını geliştirme, refahı artırma bahanesi ile Batı’nın çıkarlarına göre yeniden tanzim etme projesidir...

Büyük Ortadoğu Projesi’nin devamı olan Arap Baharı, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki Müslüman ülkeleri, demokrasiyi yerleştirme, insan haklarını geliştirme, refahı artırma bahanesi ile Batı’nın çıkarlarına göre yeniden tanzim etme projesidir.

Bu proje kapsamına giren ülkelerin Batının askeri güçleri tarafından şekillendirilmesinin maliyeti yüksek olduğu için, iç savaş için ortam oluşturmak ve Müslümanları Müslümanlara öldürterek hedefe ulaşmak yöntemi tercih edilmektedir.

Bu nedenle Arap Baharı, Haçlılar Seferinin yirmi birinci yüzyılda uygulanan yeni yöntemi olarak tanımlanabilir.

Libya’da da böyle olmuştur. Altmış beş küsur silahlı aşiretten oluşan ve bu nedenle sadece otoriter bir yönetim ile kontrol altına alınabilen Libya’nın, sosyal yapısını karıştırmak, iç savaş çıkarmak, parçalara ayırmak ve zengin enerji kaynaklarını kontrol altına alabilmek için bu ülkenin NATO uçakları ile bombalanması ve Kaddafi’nin vahşice linç edilmesi gerekmekteydi.

Berlin Konferansının uzun vadeli amacının bu ülkenin egemenliğini tesis etmek ve ülkenin içinde uzlaşmayı ve barışı sağlamak olduğu açıklansa da bu ülke bölünmeden barışın sağlanamayacağını konferansa katılanlar da bilmekteydi.

Öncelikle Libya’da devam eden iç savaşı sona erdirilmesi için bu ülkeye dışarıdan silah gönderilmesini önlemeyi ve ateşkesin devamlılığının sağlamayı amaçladığı ifade edilen Berlin Konferansında kalıcı bir ateş kes başarı sayılabilecekti; ancak, bu da sağlanamadı.

Konferans sonunda sadece, kurulacak dört komitenin çalışacağı ve tarafların ateşkes için söz verdikleri açıklandı. Merkel ise Libya ilgili asıl mesele olan petrol için daha fazla istişareye gerek olduğunu ifade etti.

Yani, Berlin’de dağ fare doğurdu!

Konferansa katılan çatışan grupların liderlerinden Libya Başbakanı Fayaz al Sarraj uluslararası meşruiyet sahibidir. Ülkenin büyük bir kısmını kontrol eden Halife Haftar ise çatışan diğer grubun lideridir. BM, ABD, Rusya, Britanya, Fransa, Türkiye, İtalya, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Kongo, İslam Birliği, Arap Birliği temsilcileri konferansa katılmıştır.

Konferansa katılan ülkelerin her birinin, Libya ile ilgili çoğu zaman petrol ile ilgili örtüşen veya çatışan amaçları vardır. Bu nedenle de konferansa katılan ülkelerin bir kısmı Sarraj’ı, diğerleri ise Haftar’ı desteklemektedir.

Konferansta öncelikle çatışan güçler arasında kalıcı bir ateşkesin sağlanmasına çalışıldı ise de bu da sağlanamamıştır.

Gelecekte, öncelikle kalıcı bir ateşkes için çatışan taraflar arasında belirli bir hattın tesisi ve bu hattın kurulacak mekanizma ile devamlılığının sağlanması istenecektir.

Gelecekte belirlenecek bu ateşkes hattı ve bu hattın korunması için alınacak tedbirler, bölünecek Libya için en ciddi adımı oluşturacaktır.

Böylece Arap Baharı Libya’da amacına ulaşmış olacaktır.

SON SÖZ:

Türkiye, şimdiden bölünmüş Libya’da çıkarlarını nasıl garanti edebileceğinin hesabını yapmalıdır. Türkiye’nin Sarraj yönetimi ile sağladığı deniz yetki alanlarının tespiti mutabakatı, Libya’nın Haftar kontrolünde olan doğu coğrafyası ile ilgilidir. Türkiye, gelecekte şartlar ne olura olsun, Haftar yönetiminin de bu mutabakatı kabul etmesi için gayret sarf etmelidir.

Nejat Eslen

Odatv.com