Dağlık Karabağ, Sevr ve Büyük Ortadoğu Projesi
Tarih, milletlerin tarlasıdır
Dağlık Karabağ, Sevr ve Büyük Ortadoğu Projesi
Malum, düvel-i muazzama, Osmanlı Devleti’ne karşı azınlıkları cepheye sürerken, hesap içinde hesap yapmıştır. Aynen günümüzde olduğu gibi, emperyalizm, o gün de kimlik siyasetini kaşımıştır. Etnik, dinsel, mezhepsel aidiyetler üzerinden, yüzyıllardır birlikte yaşayan halkları birbirine kırdırmıştır. Her büyük devlet, Osmanlı içindeki bir azınlığın koruyucusu olurken, aralarındaki keskin rekabet de dikkat çekmiştir. Sonuçta olan azınlıklara ve Türklere olmuştur. Osmanlı coğrafyasında yaşayanlar büyük acılar çekmiştir. Osmanlı tasfiye edilirken, Türkler Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde emperyalizmin oyununu bozup savaş ve devrim yaparak Cumhuriyeti kurmuştur.
Tarih, milletlerin tarlasıdır
Osmanlı’nın son dönemine ilişkin bu hatırlatmayı yapmamızın nedeni, o dönemden yeterince ders çıkarılmaması. Sevr Antlaşması ile Büyük Ortadoğu Projesi (BOP adı sonradan GOKAP, Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi olarak değiştirildi) arasındaki benzerliğin görülmemesi. Türkiye’yi, sınır komşularımızı (İran, Irak, Suriye), Azerbaycan’ı, yakın coğrafyamızdaki ülkeleri bölmek isteyenlerin, kukla Kürt devleti kurmak ve Ermenistan’ı büyütmek istediklerini, bazılarının bir türlü anlamaması. Tarihte, “yüz yılın petrol başkenti” diye anılan Bakû’nun enerji kaynaklarının kimlerin iştahını kabarttığını, kimilerinin asla kavrayamaması.
Şunu unutmayalım: Dağlık Karabağ; Kafkasya, Karadeniz, Hazar Havzası açısından stratejik konumda. Nahçıvan, Türkiye ve Azerbaycan için yaşamsal. Bölgede, 100 yıl önce yapılan hesaplar bugün de yapılıyor. O gün Ruslar, sıcak denizlere inmeye çalışmıştı. İngilizler, Trabzon Limanı üzerinden Ermeni tüccarların yürüttüğü Karadeniz ticaretini denetlemek ve Ruslara karşı korumak için çabalamıştı. Fransızlar, Suriye ve bazı Arap topraklarını elde tutup kendilerine bağlı küçük devletçikler eliyle bölgede egemen olmak için gayret etmişti. Üç devlet de bağımsız bir Ermenistan kurulmasında hemfikirdi. Lakin hiçbiri elini taşın altına koyma konusunda istekli değildi. Böyle bir uydu devleti elde tutmak, rakibe kaptırmamak için verilecek mücadele, çetin bir mücadeleydi. Sonuçları önceden kestirilemezdi. Bu işlerde evdeki hesap çarşıya uymazdı her zaman. Nitekim uymadı. Emperyalizmin 1916’daki Sykes - Picot Antlaşması’nı, 1920’deki Sevr Antlaşması’nı, Kuvayi Milliyeciler kılıçlarıyla yırttı. Emperyalist devletler ise cepheye sürdükleri milletleri kullanıp attılar. Sattılar. Yarı yolda bıraktılar. Fakat hedeflerinden hiç vazgeçmediler.
Sorun şu: Siyasi tahlil, iktisadi tahlil, sınıfsal tahlil, kuvvet tahlili yapmadan, tarihi masal gibi okumak, bugünün sorunlarını çözmeyi ve geleceği yüksek isabetle öngörmeyi zorlaştırıyor. Tarihini bilmeyen milletlerin sınırlarını da emperyalistler çiziyor.
BARIŞ DOSTER / CUMHURİYET