"Dağlık Karabağ'daki Azerbaycan ablukası Ermeni yerel halkın temel ihtiyaçlara erişimini engelliyor"
“Soykırım” iddiaları
"Dağlık Karabağ'daki Azerbaycan ablukası Ermeni yerel halkın temel ihtiyaçlara erişimini engelliyor"
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bugün Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ ablukasını ele akacak. Eski bir Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı bu ay ablukanın yerel Ermeni nüfusun “soykırımına” neden olacağını söylemiş, Azeri avukatlar bu değerlendirmenin temelsiz ve gerçek dışı olduğunu kaydetmişti.
Uluslararası arenada Azerbaycan'ın parçası olarak kabul edilen Dağlık Karabağ'ın 120 binlik nüfusunun büyük çoğunluğunu etnik Ermeniler oluşturuyor. Bölgenin Ermenistan'la karadan tek bağlantısı olan ve Rus barış gücü tarafından güvenliği sağlanan Laçin koridoru ilk kez Aralık ayında kapatılmıştı.
Karabağ'da yaşayan üç kişi, temel gıda, yakıt ve ilaç stoklarının neredeyse tükendiğini söyledi.
23 yaşındaki İngilizce öğretmeni Nina Şahverdiyan, Ermeniler'in Stepanakert, Azeriler'in Hankendi olarak adlandırdığı bölge başkentinden Reuters'a, “Süt ürünleri yada yumurta yemeyeli çok oldu. Benzin olmadığı için tam bir felaket yaşıyoruz. Elektrik kesintileri oluyor” dedi.
Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, konuyu bugün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la ele aldı. Rus TASS haber ajansına göre Mirzoyan, bölgede bir “insani felaket” yaşanmasının önüne geçmenin önemli olduğunu söyledi.
Karabağ'da yaşayanlar abluka başladığından bu yana kemer sıkıyor ve sadece yerel piyasada bulabildiklerini yiyor.
Bölge halkı, Karabağ'da üretilen gıdaların bile Stepanakert'a zaman zaman geldiğini, çiftçilerin yetiştirdikleri ürünleri pazarlara getirmek için yeterli yakıtı olmadığını söylüyor.
Kısa süre önce liseden mezun olan fotoğrafçı Ani Balayan, en son iki hafta önce et yediğini, ailesinin çarşıda bulabildiği ekmek, patates, salatalık ve karpuzla beslendiğini kaydediyor.
Birkaç hafta önce Stepanakert süpermarketlerindeki boş rafların görüntüleri ortaya çıkmıştı. Balayan, “Birkaç gece yatağa aç girdim çünkü eve getirecek ekmek bulamadım” dedi.
Ayrılıkçı bölge
Yaşanan kriz, dikkatini Ukrayna savaşına çeviren Rusya'nın komşu eski Sovyet devletleri üzerinde etki oluşturmakta zorlandığını gösteriyor.
Karabağ üzerinde Rus İmparatorluğu'nun 1917'de Bolşevik devrimiyle çöküşü sonrasında hem Ermenistan hem de Azerbaycan hak iddiasında bulunmuş, bölge 1990'lı yılların başında patlak veren bir savaşla Azerbaycan'dan ayrılmıştı.
Azerbaycan 2020'de ikinci bir savaşla bölgeyi ve civarını geri aldı. Savaş, Rusya himayesinde varılan ateşkesle sonlandı. Anlaşma, Rusya'nın Ermenistan ve Karabağ arasındaki karayolunun açık kalmasını sağlamasını zorunlu kılıyordu.
Ateşkesten bu yana Ermenistan ve Karabağ arasındaki karayolu bağlantısı, Laçin koridoruna bağlı. Koridor, Aralık'ta kendilerini çevreci aktivist olarak tanımlayan Azeri sivillerin yolu kapatması üzerine abluka altına alınmış, Rus barış gücü duruma müdahale etmemişti.
Azerbaycan sınır muhafızları Nisan'da yola bir kontrol noktası kurarak ablukayı sıkılaştırmıştı.
“Soykırım” iddiaları
Uluslararası Ceza Mahkemesi eski savcısı Luis Moreno Ocampo, ablukayı, Karabağlı Ermenilerin “soykırımı” anlamına gediğini, amacın bu insanları “açlıktan öldürmek” olduğunu söyledi.
Azerbaycan'ı temsil eden ve Ocampo'nun görüşünü değerlendiren avukat Rodney Dixon, bu görüşün “şaşırtıcı ölçüde” temelsiz, kışkırtıcı ve gerçek dışı olduğunu kaydetti.
Bakü'deki düşünce kuruluşu Güney Kafkaslar Çalışmaları Merkezi Başkanı Farhad Mammadov, yol üzerindeki kontrollerin Karabağ'dan “silah ve Ermenistan askerleri” geçişi yapılmasını engellemek için gerekli olduğunu söyledi.
Azerbaycan, Karabağ'a ürün tedariki için kendi kontrolü altındaki bölgede Karabağ'a ürün tedariki için hazır olduğunu, ancak ayrılıkçı otoritenin dağılması ve Azerbaycan içine entegre olması gerektiğini kaydediyor. Ermenistan ise ablukanın amacının Karabağ'ı Bakü'ye şartsız olarak teslim olmaya zorlamak olduğunu vurguluyor.
VOA