Darbe ve vesayet virüsü

Birileri “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışması ile AK Parti’yi hedef almaya çalışıyor.

Darbe ve vesayet virüsü




Hande Fırat

Hande Fırat

[email protected]

 

Darbe ve vesayet virüsü

ABD’nin CIA eliyle çeşitli ülkelerde darbe ve yönetim değişikliklerine neden olması yıllardır haberlere de kitaplara da konu olur.

Kimi “katkı”, kimi “öngörü”, kimi “CIA ajanlarının eylemli katkıları” diye geçer. Bir süredir 1947 yılında kurulan düşünce kuruluşu RAND’in Pentagon için hazırladığı 277 sayfalık Türkiye raporu ve o raporda yer alan “darbe” olasılığı tartışılıyor. Eşzamanlı olarak 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un açıklamaları ile “askeri vesayet” de önemli bir tartışma konusu oldu. Bu yazıda bu iki başlığa ilişkin hem İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun özel demecine, hem de güvenlik ve siyaset kurumlarının bu tartışmalara bakış açısına yer vereceğim.

SOYLU: DARBEYE TEŞEBBÜS EDENLERİ BU KEZ KİMSE KURTARAMAZ

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu aradım. FETÖ’ye karşı yürütülen mücadeleye dikkat çektikten sonra “Darbe tehlikesi var mı?” sorusunu yönelttim. Soylu’nun açıklaması şöyle:

“Halep oradaysa arşın burada. Türkiye’de darbe yapabilecek ne kimse var, ne de bir kurum var. Birtakım mahfiller tahrik ediyor, tahrik etmeye çalışıyor. Tahrik yapan da eden de çalışan da tahrike gelen de 15 Temmuz’da darbecilerin karşı karşıya kaldığı süreci rahmet okurlar. Darbeyi aklından bile geçirenler, 15 Temmuz’u rahmetle okur. Darbeye karşı güçlü bir şekilde bilendik. Bu kez darbeye teşebbüs edenleri kimse kurtaramaz.”

İkinci sorum ise “Birileri yeniden askeri vesayet istiyor” tartışması üzerine... Soylu’nun bu konudaki yanıtı da netti:

“Türkiye’nin hiçbir kurumunda vesayet talebi yok. Vesayet mirasçısı da yok. Kendi dönemlerinde Türkiye’yi vesayete bulaştırmış kişiler acaba yeniden olur mu diye bir alışkanlık, arayış içindeler.”

DARBE İDDİASINA KURUMLAR NE DİYOR?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yaptığım konuşmanın ardından devletin ilgili kurumlarındaki kaynaklarımla da görüşmeler yaptım. Bu kaynaklarla yaptığım görüşmeler neticesinde elde ettiğim sonuçları maddeler halinde sıralayacağım.

FETÖ’nün şu an böyle bir gücü yok.

Bu iddia, bir düşünce kuruluşunun adeta içimize attığı bir virüs.

TSK ve Türkiye’nin önünde Suriye, Libya ve doğu Akdeniz gibi üç kritik başlık var. Spekülasyonla TSK’nın konsantrasyonu bozulmaya çalışılıyor. Bu oyuna gelinmemeli.

FETÖ ile mücadele güçlü bir şekilde sürdürülüyor. Kimse rehavete kapılmadı.

ABD’NİN KÖTÜ OYUNLARI

Pentagon için hazırlanan RAND raporunda, darbe iddiası en kötü senaryo olarak ifade ediliyor ve “ordu içinde rahatsız olan orta kademe subayların bir darbe düzenleme olasılığından” bahsediliyor. Kurumlar net bir biçimde, “İddia asılsız, amaç TSK’yı yıpratmak” diyor. Ayrıca “FETÖ’nün böyle bir gücü kalmadı” vurgusu yapılıyor. Benim dikkatimi çeken, Pentagon’un düşünce kuruluşunun “orta kademe” tanımlamasını kullanması. ABD’nin FETÖ konusundaki hâkimiyetine şaşmamak elde değil. Bir ülke ancak kurup büyüttüğü ve sürekli takip ettiği bir örgütü bu kadar iyi tanıyabilir.

VESAYET BAĞLANTISI VE SİYASİLERİN ENDİŞELERİ

Gelelim vesayet tartışmalarına... Siyasi bir kaynağım, “FETÖ’nün ve vesayetin babası birdir, ikisinin babası da ABD’dir” dedi. Askeri vesayet geride kalan, tarih sayfalarında yerini almış bir kavram. Ancak yine de siyaseten endişeler dile getiriliyor. Bazı AK Partili siyasilerin bakışını madde madde sıralayalım:

Suriye, Libya, doğu Akdeniz başta olmak üzere Türkiye ve politikaları yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan hedefte. Birileri yine Erdoğan’ın tasfiyesini amaçlıyor.

Birileri (ABD, bazı körfez ülkeleri, maşaları terör örgütleri, özellikle FETÖ) her seferinde aynı yöntemi kullanmıyor. Konjonktüre bağlı yeni yöntem oluşturuyor. Makas değiştiriyor. Yeni risk alanları oluşturuluyor.

Birileri “Vesayet alanı yeniden oluşsun, hükümet karar alırken danışsın” istiyor.

Birileri “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışması ile AK Parti’yi hedef almaya çalışıyor.

Tüm bu endişelere, oynanan oyunlara karşı ise Türk milletinin 15 Temmuz gecesi kahramanlığını hatırlatmak gerek. O gece siyasi görüş ve parti ayrımı olmadan sokağa çıkan Türk milleti, yeni pis oyunları da görecek ve mutlaka gereğini yerine getirecektir.

 

HANDE FIRAT / HÜRRİYET