Datça turizminde bayram bereketi: "Yerli turist bizim hem şansımız hem de lanetimiz"

"İstanbul’dan daha rahatız, daha az korkuyoruz burada"

Datça turizminde bayram bereketi: "Yerli turist bizim hem şansımız hem de lanetimiz"


Kovid-19 salgını, Rus uçağının düşürülmesi ve 15 Temmuz’un ardından zorlu bir süreç geçiren turizmin toparlanma ümidine bir darbe daha vurdu… Sektör yerli turist ile ayakta durmaya çalışıyor

Geliyorlar bak, elini çabuk tut!

Geliyorlar dediği bayram öncesi yavaş yavaş ilçeyi dolduran turistler mi, sıcak inmeden serinliğin tadını çıkarmaya çalışan erkenciler mi, yoksa kendilerine biraz daha fazla uyuma izni tanımış ama yavaş yavaş da evlerden çıkmaya başlamış olan patronlar mı belli değil.

Erkencilerden olan emekli öğretmen Semiha Hanım, denize doğru yürürken tatile birlikte geldiği arkadaşına dönüp "İyi ki geldik" diyor. Datça'nın merkezi sakin. Deniz kenarında Semiha Hanım ve arkadaşının yanı sıra birkaç kişi daha var, kediler masaların altında bir taraftan yalanıp bir taraftan da önceki gece masalardan dökülenleri yiyor. 

"İstanbul’dan daha rahatız, daha az korkuyoruz burada"

Semiha Hanım ve arkadaşı geleli üç gün olmuş, daha on günden fazla buradalar. Önceden de çok duymuşlar Datça’nın methini ama gelmek ‘bir türlü kısmet olmamış’. Koronavirüs salgınından önce erken rezervasyon indirimiyle her şey dahil bir otel ayarlamışlar Kemer'de ama sonrasında ‘kalabalığın içine girmeye korkup’ rotayı Datça’ya çevirmişler.

"Valla en iyisi oldu ikimiz için de, yaşımı sorsan söylemem ama genç de değiliz artık. Hastalıktan en kaçabileceğimiz yer burası" deyip gülüyor Semiha Hanım. Datça diğer sahil beldelerine göre daha sakin olduğu için buraya gelmişler, geldikleri için de çok memnunlar. İsmini vermek istemeyen arkadaşı, "Bir pansiyonda kalıyoruz arka tarafta, her yer mis gibi sabun kokuyor. Maskemizi de takıyoruz, kol kola girip sahile geliyoruz. İstanbul’dakinden daha rahatız, daha az korkuyoruz burada" diye ekliyor. 

_MG_9265-min.JPG
(Fotoğraf: Independent Türkçe / Gonca Tokyol)


Küresel turizmde gelir kaybı 320 milyar dolar

Turizm gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payının 2019’da yüzde 4.6’ya ulaştığı Türkiye’de ekonomi anlamında turizm büyük önem arz ediyor. Türkiye ile Rusya arasında 2015’te Rus uçağının düşürülmesinin ardından yaşanan gerginlik ve sonrasında 2016 yılındaki darbe girişimiyle iki büyük darbe alan turizm sektörü, 2020’yi bir toparlanma yılı olarak görüyordu. Ancak dünya genelinde yaşanan koronavirüs pandemisiyle birlikte kapanan sınırlar ve seyahat kısıtlamaları, beklentilerin aşağı çekilmesine sebep oldu.

BM Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), koronavirüs salgını nedeniyle küresel turizmdeki gelir kaybının 320 milyar ABD Doları'nı bulduğunu açıklarken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 yılının ilk üç ayına dair yaptığı incelemede de Türkiye'nin turizm gelirlerinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.4 azaldığı ortaya çıktı.

Toplamda 34,5 milyar doları bulan 2019’daki turizm gelirinin yüzde 83,2’sini yabancı turistlerden elde eden Türkiye, hali hazırda sadece Ukrayna ve Birleşik Krallık’tan turist kabul edebiliyor. Özellikle Akdeniz pazarında büyük etkisi olan Rus turistlerinse Ağustos ayında gelmeye başlaması bekleniyor. An itibariyle sektörün zor da olsa ayakta kalmasını sağlayan yerli turistler.

Yerli turist büyük oteller yerine villa ve apartları tercih etti

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) yaptığı araştırmaya göre, iç turizmde temmuz ayının başından itibaren hareketlenme başlarken, yerli turistler özellikle Kurban Bayramı tatili için büyük oteller yerine villa ve apart turizminin yaygın olduğu Güney Ege ve Batı Akdeniz’i tercih etti. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya da Bloomberg TV’de katıldığı yayında iç pazarda en çok tercih edilen yerler arasında yüzde 33’le Ege’nin birinci sırada olduğunu ve ilginin genel olarak Marmaris, Datça, Bozburun, Fethiye, Kaş Kalkan gibi bölgelere yöneldiğini söyledi.

Datça Belediye Başkanı Abdullah Gürsel Uçar da Bağlıkaya’nın tespitine katılıyor. Datça’daki turizmde pandemi öncesi ve sonrasında bir fark olduğunun söylenemeyeceğini belirten Uçar, "Sanki biz yıllar önce böyle bir tehdidi, tehlikeyi görmüşüz gibi zaten turizmimiz küçük işletmeler, apart/butik oteller üzerine kuruluydu. Koronavirüs salgını sonrasında da insanların tercih ettikleri yerler yine bizim sunduğumuz konaklama alternatifleri oldu" diyor. 

Belediye Başkanı, "Geçen sene buralarda turizm bundan farklı değildi" dese de, merkezdeki esnaf onunla aynı fikirde değil. Okumak için İstanbul'dan Datça'ya gelen, mezun olmasının ardından da burada kalan İlayda Duru, limanda çalıştığı barın önündeki yarısından azı dolu masaları gösteriyor:

Geçen sene bu zamanlarda iğne atsan yere düşmezdi. Bu sene haziranın tamamı ve temmuzun yarısı çöp oldu.

Merkezdeki Zekeriya Sofrası’nın önündeki 10 masanın da yedisi boş. Kasada duran işletmeci, "Normalde buraların arefe günü dopdolu olması lazımdı. Umudumuz bayramdaydı ama onda da geçen senelerdeki gibi olmayacak herhalde" diyor.

"Sezon zaten ölü doğdu, okulların erken açılması da tuz biber oldu"

Limandan yukarı doğru çıkan sokaktaki Bora Otel'in resepsiyonunda duran Volkan Tohumeken de sezonun normalden kötü olduğunu söylüyor. "Geçen seneyle kıyaslarsak temmuzda doluluğumuz yüzde 30 azaldı, haziran ondan da kötüydü" diyen Tohumeken'e göre, Datça'nın diğer tatil beldelerine göre biraz daha şanslı olmasının sebebi hali hazırda yerli turiste hizmet vermeleri olmuş ancak onların ilgisi de bu yıl apart otellere ya da kiralık evlere kaymış. İlçede sezonun geç açılmasıyla birlikte bu yıl hizmet vermeme kararı alan oteller de olduğunu söyleyen Tohumeken, turizmciler için sıkıntı yaratan bir başka uygulamanın da okulların açılmasının erkene alınması olduğunu anlatıyor: 

Sezon zaten ölü doğdu, bir de okullar 31 Ağustos'ta açılacak olması bizim için tuz biber oldu. Bu, bizim için Ağustos ayının son haftasında da turist olmaması demek. İnsanlar eve biraz erken dönecek ki okul hazırlığını yapacak ama o arada biz ne yapacağız bunu düşünen yok.

"Sezonun kazananı kiralık ev sahipleri"

Otel çalışanları müşterilerin apartlara kaydığına inansa da, denize birkaç dakika mesafedeki Lara Apart Otel'in işletmecisi Levent Can Gördesligil aynı fikirde değil, Bora Otel'e benzer şekilde, -yüzde 30'luk bir kaybı kendilerinin de yaşadığını belirtiyor. Kiracı olmayan işletmelerin seona devam edebildiklerini, kiradakilerin ise kaybın daha da artmaması için kapıları açmayarak mantıklı bir iş yaptığını söyleyen Gördesligil'e göre bu yılın kazananları evlerini kiralayanlar.

Datça merkezde ve Marmaris yolunda bulunan yazlık siteler gerçekten de neredeyse tamamen dolu. Telefonla ulaştığımız site yönetimleri, geçen senelere göre kiralık evlere talebin arttığını, bayram dönemi için şu anda boş bir yer olmadığını söylüyor. Merkeze 10 kilometre mesafedeki Raykent Sitesi’nin çalışanı Ahmet Tekin, geçen sene 250 lira olan evler için bu yıl günlük 450 lira istendiğini belirterek, "Öyle herkese de kiralanmıyor evler, aile olacak, çok çocuğu olmayacak. Bayramdan önce de doluydu ama artık boş yer hiç kalmadı" diye ekliyor.

Lara Apart Otel’in işletmecisi Gördesligil’e göre normalde de yabancı turist çekememesi bu yıl Datça'nın şansı olmuş. "Yerli turist hem lanetimiz hem de şansımız" diyen genç işletmeci, bu durumun şimdilik ilçenin işine yaradığını ancak ilerleyen yıllarda turizm gelirlerinin yerinde saymasıyla sonuçlanacağını düşünüyor. 

Turizm Bakanlığı'nın 2020'nin ilk çeyreğine dair verilerine göre, Türkiye'yi ziyaret eden yabancılar seyahatlerinde ortalama 710 dolar harcarken, TÜİK verilerine göre aynı dönemde yerli turistin seyahat başı harcamasının 510 lira oldu. Yerli turistler, bu yılın ilk üç ayındaki seyahatlerinde 4 milyar 61 milyon 93 lira harcarken, yabancı turistlerin harcaması ise 3.3 milyar dolar. Türkiye, 2019'da da yabancı ziyaretçiler ve yurt dışında ikamet eden vatandaşlardan 34,5 milyar dolar gelir elde etmişti, yerli turist harcamaları ise 48.9 milyar TL olmuştu. 

"Mekanlar para yok diyor ama bizde de yok ki"

Datça’daki işletmeciler daha fazla harcama yaptıkları için yabancı turisti tercih edeceklerini söyleseler de, çok daha kötü bir sezon geçiren diğer sahil beldelerini düşündüklerinde yerli turistin ilgisinin onları kısmen de olsa kurtardığını kabul ediyor.

Harcaması az bulunan yerli turistler ise pahalılıktan şikayetçi. İstanbul’dan arkadaşlarıyla birlikte tatile gelen Sefer Kahraman, Cumhuriyet Meydanı’ndaki gölgelikte gazozunu yudumluyor. Biraz önce mekan sahiplerinden biriyle konuşmama kulak misafiri olmuş, yanından geçerken "Para yok diyor herkes ama bizde de yok ki" diye sesleniyor.

İstanbul’da bir fabrikada çalışan Kahraman, "kredi kartına güvenip bir delilik yaparak" gelmiş tatile, Datça’yı da beklediğinden pahalı bulmuş. Limandaki barda çalışan İlayda Duru da Datça’nın geliri yüksek turistlere daha çok hitap ettiği yorumunu kabul ediyor:

Küçük bir yer olduğu için hizmet belirli bir seviyede. Çok fazla çeşit olmadığı için de ucuzunu bulmak zor. Çok parası olmayanlar fazla tercih etmiyor zaten ama belirli bir bütçeyle gelen için biraz zor gerçekten.

Ailesiyle birlikte bayram tatili için Datça’ya gelen Levent Ekin ise masrafları göze almış. Ekin, "Ucuz değil tabii ama bir kez tatile çıkıyoruz, o yüzden de yıl boyu kenara para koyduk bunun için" derken, denize doğru koşan oğullarını güneş kremi sürmeye ikna etmeye çalışan eşi de başıyla onaylıyor bu sözleri. 34 yaşındaki Ekin’in Datça’yla ilgili tek bir sıkıntısı var, o da sosyal mesafe ve maske kurallarının tatilciler tarafından tam olarak dikkate alınmaması. Arkadaşlarından Datça Devlet Hastanesi’nin çok da yeterli olmadığını duymuş, "Allah korusun hastalanırsak ne yaparız bilemiyorum, o yüzden de insanlardan uzakta durmaya çalışıyoruz" diyor.

"Herkesin başımızın üzerinde yeri var ama devlet hastanemizin kapasitesi belli"

Belediye Başkanı Uçar da aynı konuyla ilgili kaygılı, ilçe genelinde şimdiye kadar herhangi bir vaka yaşanmamış olmasını espirili bir dille beslenme şekillerine ve yarımadanın güzel havasına bağlasa da özellikle bayramda yaşanan dolulukla birlikte ortaya çıkabilecek sorunlara dikkat çekiyor:

Datça’ya olan ilgi bizi tabii ki mutlu ediyor, kimi etmez ki ancak her bölgenin kaldırabileceği bir yük var. Bayramla birlikte yer ayırtmadan, belki bir yerlerde çadır da olsa atarız diye gelen vatandaşlarımız oldu. Hepsinin başımızın üzerinde yeri var ancak biz kış nüfusu 20 bin olan bir ilçeyiz ve devlet hastanemizin kapasitesi de buna göre. Ama yazın yeri geliyor 100 bin nüfusu ağırladığımız oluyor. Şu anda mesela Datça Devlet Hastanesi’nde COVID-19’la ilgili Datça’da teşhis imkanı yok, hastalarımız Marmaris’e gidiyor. Sadece bu da değil, diğer acil sağlık durumları için de kapasitemizin yeterli olduğunu söyleyemeyiz. O yüzden vatandaşlarımızdan bunu dikkate almalarını, merkezden de bu konuda gereken adımların atılmasını istiyoruz.

Datça Belediye Başkanı Abdullah Gürsel Uçar. (Fotoğraf: Independent Türkçe / Gonca Tokyol)

Bayram ziyareti için Uçar’ın her daim açık duran makam odasının kapısının önünde bekleyen 11 yaşındaki Datçalı Mustafa ise misafirlere bir çağrıda bulunuyor:

Buraya gelince maskeleri atıyorlar. Sokaklarda maskesi çenesinde birçok turist var. Gelsinler tabii onlar da Datça’ya, burası çok güzel bir yer ama unutmasınlar ki virüs büyükşehirlerde kalmadı. Kurallara uysunlar, hem bizi hem kendilerini korusunlar!

Independent Türkçe