Davutoğlu'ndan iktidara sert sözler: Kendinizi saraylara, gözlerinizi gerçeklere kapattınız

Yoksulluğu milletimizin yaşam biçimi haline getirdiniz.

Davutoğlu'ndan iktidara sert sözler: Kendinizi saraylara, gözlerinizi gerçeklere kapattınız


Davutoğlu'ndan iktidara sert sözler: Kendinizi saraylara, gözlerinizi gerçeklere kapattınız

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, asgari ücretin net 3 bin 300 TL olması gerektiğini söyleyerek iktidara sert sözlerle yüklendi: Yoksulluğu milletimizin yaşam biçimi haline getirdiniz. Kendinizi saraylara, gözlerinizi gerçeklere kapattınız.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, esnafların yaşadığı zorluklar ve açıklanacak olan yeni asgari ücretle ilgili görüş ve düşüncelerini açıkladı.

Önemli açıklamalarda bulunan Davutoğlu, milyonlarca insanın 2021'de ne kadar olacağını beklediği asgari ücrete ilişkin partisinin önerisini de sundu.

Davutoğlu, "Öncelikle bütün çalışanlara yönelik olarak, asgari ücret tutarı için tüm vergi, prim ve diğer yükler devlet tarafından yüklenilmesidir. Bundan sonra vatandaşın cebine doğrudan girmesi gereken asgari ücret net 3 bin 300 TL olarak belirlenmelidir" dedi.

Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Tüm dünyayı sarsan koronavirüs salgını, ülkemizde de maalesef en yüksek seviyelerde seyretmeye devam ediyor. Uzun süre gizlendikten sonra açıklanan vaka sayıları ile Avrupa’da birinci ve dünyada ise ilk beşte yer alan ülkelerden olduk.

Bildiğiniz gibi, 27 Kasım Cuma günü yaptırdığım Kovid-19 testim pozitif çıkmıştı. Doktorlarımın tavsiyesi ile o günden bugüne, evimde karantina altında tedavime devam edildi. Allah’a şükürler olsun ki bugün, karantina sürecim tamamlanmış oluyor.

Öncelikle yaşamakta olduğum rahatsızlık nedeniyle sözlü, yazılı ve görsel mesajla geçmiş olsun dileklerini ileten ve dualarını esirgemeyen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkemizin her köşesinden ve dünyanın farklı coğrafyalarından gelen samimi mesajlar bu süreçte en büyük destekçim oldu.

Rahatsızlıkları nedeniyle tedavileri süren tüm vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. En kısa sürede sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyorum. Cansiperane mücadelelerine devam eden sağlık çalışanlarımıza teşekkürü bir kez daha borç bilirim. Allah yardımcıları olsun.

'SARE HANIMIN GENEL DURUMU İYİ'

Bu arada maalesef dün akşam bu konuşmayı hazırlarken eşim Sare Hanımın yaptırmış olduğu testin de pozitif çıktığı bilgisini aldık. Genel durumu iyi. Onun için de sizlerden dualarınızı istirham ediyorum.

Ayrıca hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza, yüce Allah’tan rahmet geride kalanlara sabır diliyorum.

'SAVUNDUĞUNUZ BÜTÜN DEĞERLERİ UNUTTUNUZ'

Siyasete başlarken ve makam basamaklarında birer birer yükselirken savunduğunuz bütün değerleri birer birer unuttunuz.

Vefayı, tevazuu, diğergamlığı, yolsuzluklara karşı mücadeleyi, kamu malını gözetmeyi, şeffaflığı israftan kaçınmayı, yasaklara karşı tam ve eksiksiz özgürlüğü, adaleti, vatandaşların eşitliğini önce zihninizde, sonra vicdanınızda ve nihayet hayatınızda bir kenara ittiniz; sonra da tümüyle unuttunuz.

Kibri, şatafatı, israfı, egoyu, akraba kayırmacılığını, hukukun kişilere göre farklı işlemesini, yolsuzlukların meşru kılınmasını günlük siyasetin doğal bir parçası haline getirdiniz.

Bütün bunlar günü geldiğinde mutlaka önünüze gelecek konulardır.

'KENDİNİZİ SARAYLARA, GÖZLERİNİZİ GERÇEKLERE KAPATTINIZ'

Ancak unuttuğunuz en önemli husus nedir biliyor musunuz? İçinden çıktığınız geniş halk kesimlerinin halini unuttunuz.

Onlar sizi bu yolculuğa ellerindeki tek yüzüğü bağışlayarak çıkarmışlardı; yolun sonunda siz onları yaşamakta olduğu onurlarını zedeleyen yoksullukla baş başa bıraktınız. Kendinizi saraylara, gözlerinizi gerçeklere kapattınız.

'ACI REÇETE VERMEDEN ÖNCE ACI GERÇEKLERİ GÖRÜN'

Şimdi gelin, halka acı reçete vermeden önce sorumlusu olduğunuz acı gerçekleri bir görün. Asgari ücretle ilgili kararı bu acı gerçekleri görerek alın. Topu hiç komisyona falan atmayın; nihai kararın size ait olduğunu herkes biliyor.

'SOFRA KÜÇÜLÜRKEN SOFRAYA OTURANLAR ARTIYOR'

Yüreğim yanarak söylüyorum, Ülkemizde çalışma çağındaki her 10 kişiden 3’ü işsiz. Sofra küçülürken sofraya oturanlar artıyor. Türkiye’nin en önemli ekonomik sorunu işsizlik ve gelir dağılımındaki bozulmadır.

Geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı oranının yüzde 30’u aşması artık neredeyse her evde üretimden kopmuş ve hayallerini yitirmiş bir aile bireyi olması anlamına geliyor. Reel ücretlerdeki düşüş ile, çalışan bireylerin de ailesinde bakmak zorunda olduğu kişi sayısı ve sorumlulukları artıyor.

Başka bir deyişle sofra küçülürken sofraya oturanlar artıyor.

'ASGARİ ÜCRET DÜZEYİ AÇLIK SINIRININ ALTINA DÜŞTÜ'

Türkiye’de asgari ücret düzeyinin 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının altına düşmüş olması bu gerçeği yüzümüze vurmaktadır. Buna ilaveten Türkiye’de ücretsiz izine çıkarılmış ve asgari ücretin yarısından azı ile evinde açlığa mahkûm edilmiş milyonlarca insan vardır.

Asgari ücret çalışanlarımız için yaşam standardı haline dönüştü. İşsizlikte tablo böyleyken maalesef çalışanlarımız da çarpık gelir dağılımının kurbanı olmuş durumda. Nüfusun en zengin yüzde 10’unun geliri Avro bölgesi ortalaması seviyesindeyken en alt gelir dilimindeki 16 milyon insanımız Vietnam koşullarında bir yaşam sürdürmeye çalışıyor.

Tüm tartışmalar asgari ücretin düzeyi üzerinden yapılmakta ise de asıl sorun gelir için alt sınırı oluşturması gereken asgari ücretin Türkiye’de yaşam standardı haline gelmiş olmasıdır. Çalışanların yarısı asgari ücretle çalışmakta, çalışanların ortalama ücreti ise her geçen gün asgari ücrete yaklaşmaktadır.

'ÜÇ YILDA YOKSULLUĞU YAŞAM BİÇİMİ HALİNE GETİRDİLER'

AK Parti-MHP koalisyonu ülkemizi üç yılda yoksulluğu milletimizin yaşam biçimi haline getirmiştir.

Gelecek Partisi olarak özenli bir çalışma ile vatandaşlarımızın derdine derman olmasa da en azından bu zam yağmuru altında biraz daha korunaklı hale gelebilmeleri için asgari ücret çalışması yaptık.

Bu şartlarda asgari ücrete artık sadece “en düşük ücret” olarak bakmak doğru değildir. Asgari ücretlinin reel geliri düşerken, oluşan korkunç işsizlik nedeniyle, asgari ücretlinin üzerindeki ekonomik yük ve sosyal sorumluk artmıştır.

Toplumun geniş kesimlerini daha yakından ilgilendiren gıda enflasyonunun son 1 yıllık artışı yüzde 21’yi geçip, üretici enflasyonu yüzde 23’e ulaşıp yeni fiyat artışları yaratmaya gebe iken, asgari ücret tartışmalarını resmi yüzde 24’lük TÜİK enflasyon verisi üzerinden tartışmak fakirin azalan ekmeğinden yapılacak hırsızlıktır.

'ASGARİ ÜCRET NET 3 BİN 300 LİRA OLMALI'

Öncelikle bütün çalışanlara yönelik olarak, asgari ücret tutarı için tüm vergi, prim ve diğer yükler devlet tarafından yüklenilmesidir.

Bundan sonra vatandaşın cebine doğrudan girmesi gereken asgari ücret net 3 bin 300 TL” olarak belirlenmelidir.

Böylece işveren üzerindeki yükü fazla arttırmadan devletin karşılayacağı vergi sayesinde Asgari ücretle çalışanlar en azından açlık sınırının üzerinde belirlenen bir ücret ile 2021’e başlama fırsatına sahip olabileceklerdir.

Buna ek olarak işveren tarafından yüklenilen sosyal güvenlik sigortası primi 4,5 puan indirilmeli, istihdamın üzerindeki yükler azaltılarak işsizliği azaltıcı tedbirlere öncelik verilmelidir.

'KİMSE POPÜLİZM YAPILDIĞINI İDDİA ETMESİN'

Kimse popülizm yapıldığını iddia etmesin. Asgari ücretin net ödenebilmesi için işçinin yükünün kaldırılması, bütçe imkanları çerçevesinde mümkündür. Bütçe üzerindeki net yükü milli gelirin yüzde 1’ini aşmayacak bu tasarrufun yapılabileceği kalemleri eğer isterlerse tek tek kendilerine verebiliriz. Hükümetin “acı reçeteyi” önce kendine uygulaması halinde bütçede fazlasıyla yer vardır.

'TÜRKİYE SALGINDA VATANDAŞINA EN AZ DESTEK VEREN ÜLKELERDEN BİRİSİ OLDU'

Bilindiği gibi Kovid-19 salgını bütün dünyada ciddi ekonomik sonuçlara yol açtı. Vatandaşının onurlu yaşama hakkına saygısı bulunan hemen her devlet, bu süreçte 3 aşamalı destekler açıkladı. Bu desteklerden ilki doğrudan destekler, ikincisi vergi ertelemeleri ve işsizlik fonu destekleri, üçüncüsü ise kredilendirme oldu.

Türkiye maalesef doğrudan desteklerde dünyada vatandaşına en az destek veren ülkelerden biri oldu. Milli gelirin yüzde0,4’ünü aşmayan bu destekler AB ülkelerinin nerdeyse 10’da biri tutarında oldu.

'ESNAFI BANKALARIN KAĞISINA BIRAKIP GİDENLER AFFEDİLİR Mİ?'

Daha salgının başında ikinci dalganın gelme ihtimali bilinirken, ilk dalgada karşılaşılan olağanüstü duruma dahi ekonomik destek üretmekte zorlanan hükümet, bir yandan medyada “görev savma” kabilinden evde kal çağrıları yaparken, diğer yandan verdiği desteklerin yetersizliği yüzünden mecburen aldığı erken açılma kararı ile vatandaşlarını adeta kaderine terk etti.

'ERDOĞAN BU VAHİM TABLONUN HESABNI NASIL VERECEK?'

Kıymetli arkadaşlar esnafı “bankaların” kapısına bırakıp gidenler affedilir mi? Faiz lobisi argümanları ile hamasi nutuklar attıktan sonra esnafı faiz canavarına mahkum eden Sayın Erdoğan bu vahim tablonun hesabını nasıl verecek?

Nisan-Mayıs aylarında verilen kredilerin geri ödemesi için banka kapılarında yüzde 20-25 faizle ne yapacağını şaşırmış esnafa dişe dokunur herhangi bir destek açıklamadılar.

Kamu alacakları için ilan edilen yeniden yapılandırmadan faydalanmak isteyenlere, esnafın mevcut vergi ve primlerini bile ödeyemediğine bakmadan, Ocak ve Şubat ayında hemen ilk taksitleri yatırma şartı getirdiler.

'DEVLETİN KAYNAKLARINI HESAPSIZCA ÇAR ÇUR ETTİLER'

Maalesef ekonomi bildiklerini zannederek ülkeyi bir ödemeler dengesi krizinin eşiğine getirenler; devletin kaynaklarını hesapsızca çar çur etmiş, kara günler için biriktirilen kaynakları bile eritmiş, Merkez Bankasının yedek akçesini sıfırlamış, dış kaynak bulmakta zorlandıkları için, daha salgın öncesinde bile zorda olan esnafı kriz ile baş başa bırakmışlardır.

Esnafa “hibe desteği” verilmeli diye daha salgının başında 23 Mart’ta çağrıda bulunmamıza rağmen, bir yandan kredi kullanan esnaflar ağır kredi faizlerini dahi ödeyecek parayı bulamamış, bir kısmı ise mali durum yetersizliği gerekçesi ile bu ağır faizli kredilere dahi ulaşamamıştır.

İktidarın ekonomideki cehaleti yüzünden zaten zor günler yaşamakta olan esnaf için salgın maalesef işin tuzu biberi olmuş, koşullar katlanılamaz hale çoktan gelmiştir.

Bir yandan evine ekmek götürmek için çabalayan, diğer yandan kazandığı zaman verdiği vergi ile devleti ayakta tutan esnaf, bugün zor günleri yaşıyorsa, ihtiyacı olan desteği almak da en tabii hakkıdır ve almalıdır.

ESNAF İÇİN 8 MADDELİK ÖNERİ

Bu çerçevede Gelecek Partisi olarak daha salgının başında, esnafımız için hazırladığımız önerilerimizi güncelleyerek tekrar hatırlatıyoruz;

1- Esnafın kira, elektrik, su, doğalgaz gibi genel giderlerinin yarısı salgın süresi sonuna kadar devlet tarafından üstlenilmeli, yarısı için de 1 yıl ödemesiz ve faizsiz kredi desteği sağlanmalıdır.

2- Geliri olmayan işletmelerin tüm vergi ve sigorta yükümlülükleri salgını sürecinin bitimine kadar durdurulmalıdır.

3- Tüm işletmeler için kira stopajları salgın dönemi boyunca kaldırılmalıdır.

4- 17/04/2020 tarihinden sonra işe girmiş̧ ve/veya ücretsiz izne gönderilmiş̧ çalışanların da 7244 sayılı kanun kapsamına alınarak Nakdi Ücret Desteğinden faydalanması sağlanmalıdır.

5- Salgın süreci kapsamında SGK prim ödemesi tahakkuk ettirilmemiş̧ çalışanlar için emekliliğine ilişkin sigorta priminin devlet desteğine alınması ile emeklilikte gün kaybının önüne geçilmelidir.

6- Aynı şekilde işverenler için de salgın sürecindeki BAĞ-KUR primleri hibe destek kapsamına alınmalıdır.

7- Vatandaşlarımızın 7256 sayılı yasa kapsamına giren borçlarının ödeme başlangıç̧ tarihleri 1 yıl ertelenmeli ve 60 eşit taksite bölünerek ödeme kolaylığı sağlanmalıdır.

8- Maliye e-haciz işlemini 1 yıl boyunca uygulamamalıdır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamındaki alacaklara ilişkin icra takipleri de durdurulmalıdır.

'BUGÜN DEĞİLSE NE ZAMAN?'

Milletimiz adına bu zor günlerde doğrudan Sayın Cumhurbaşkanına bir kez daha sesleniyorum.

Asgari ücreti, vergilerini de tekrar düzenledikten sonra net olarak 3.300 TL’ye muhakkak çıkarınız. Sağa sola, yandaş müteahhide, israf yatırımlarına, çarçur ettiğiniz kaynaklarımıza dağıttığınız rakamlara göre 3 bin 300 TL devede kulaktır.

2021 senesinde ümidimiz; milyonlarca asgari ücretlerinin 3,300 TL net ücret ile girmesi ve vergi yükünden kurtulması, kaderine terk edilmiş Esnafımızın ise en azından şu salgın süreci sonlanana kadar nefes alabilmesidir."

KARAR