Davutoğlu'ndan Pelikan tepkisi: Kendilerine yeni sahip arıyorlar
"AK PARTİ'DE 90'LI YILLARIN VESAYETİ VAR"
Davutoğlu'ndan Pelikan tepkisi: Kendilerine yeni sahip arıyorlar
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, kendisine yönelik hakaretlere 4 yıldır sabrettiğini ifade ederek, ‘Pelikan’ üyelerinin şimdi konuşma ihtiyacı hissettiğini ve ‘sahipsiz kaldıkları’ için ‘bize sahip çıkın mesajı’ verdiklerini söyledi.
Pelikan dosyasında ismi geçenlerin, katkıda bulunanların hepsinin geçmiş ilişkilerinin ortaya çıkacağını belirten Davutoğlu, “Ben 4 yıldır sabrediyorum bu kadar ağır hakaretlere. Şimdi neden bunları konuşma ihtiyacı hissettiler? Hiç telaşa kapılmasınlar. Telaş ve panik piyonlarda ortaya çıkmışsa sahipsiz kaldıklarının işaretidir. Kendilerine yeni sahip arıyorlar ya da eski sahiplerine ‘bize sahip çıkın’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
İnsanlar şunu artık fark etti, var olan statüko artık Türkiye'nin taleplerini karşılamıyor. Bu durum, yeni partilerin önünü açmıştır. Biz toplumsal talebe dayalı yeni bir filizlenmeyiz.
Tarih, böyle bir korku ortamı içerisinde korku duvarını aşan parti olarak yazacak Gelecek Partisi'ni.
Toplumun psikolojik olarak rahat cevap veremediği dönemlerde anketler yanıltıcıdır. Özellikle de korona yüzünden anketlerin telefonla yapıldığı bu dönemde iktidarın doğrudan hedef aldığı Gelecek Partisi gibi partilere "oy vereceğim" demenin bir zorluğu var.
İnsanlar ihtiyaç hissetmezse neden bedel ödeyecekleri bir siyasi partiye gelsinler? En büyük anket, bugün Gelecek Partisi'ne katılan kitlelerdir.
"AK PARTİ'DE 90'LI YILLARIN VESAYETİ VAR"
Dışarıdan bir vesayete direnirsiniz. Ama içeriden ve meşrulaşmış bir vesayetten daha tehlikelisi yoktur. Bugün AK Parti üzerinde 90'lı yılların aktörlerinin hepsinin oluşturduğu bir vesayet var.
Bugün Cumhurbaşkanı ile görüşebilsem ona tavsiye şu olurdu, ne olur şu 2.5 seneyi iyi değerlendirin ve 20 sene sonra bu ülkenin nasıl bir ülke olacağını bir kez tasavvur edin. Gelin hep beraber parlamenter sistemi inşa edelim.
"KILIÇDAROĞLU BAŞÖRTÜSÜ MESELESİNDE ÖNEMLİ BİR MESAFE KAT ETTİ"
"PERİNÇEK'E SES ÇIKARAMAYANLAR ÖZEL'E TEPKİ GÖSTERDİ"
Doğu Perinçek, Sayın Erdoğan için Kaddafi ve Saddam gibidir gibi bir söz sarf etti. Türkiye’de seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’nı sonları belli olan Saddam ve Kaddafi’ye benzeten Doğu Perinçek'e hiçbir AK Partili bir şey söylemedi.
Perinçek tarafından Cumhurbaşkanı’na yapılan Kaddafi ve Saddam benzetmesi, “diktatör” benzetmesinden bence daha ağır bir ifadedir. Çünkü bir şekilde örtülü bir tehdit de var, sonları itibariyle.
DEMİRTAŞ VE KAVALA AÇIKLAMASI
Demirtaş ve Kavala davasındaki temel mesele öncelikle tutuklu yargılama konusundaki bu inat ve insanların mahkeme önünde bir hükme ulaşmadan içeride tutuklu kalmasıdır.
Bu can bu tendeyken vermem dediğiniz Rahip Brunson ve Deniz Yücel ABD’nin ve Almanya’nın talebiyle serbest kalabiliyor, içeride benzer suçlamalarla olan birisi tutuklu yargılamayla tutulabiliyor. Bu da hukukun ne kadar vahim bir noktaya geldiğinin işaretidir.
Bizim iktidarımızda hiç kimse istisnai durumlar dışında tutuklu yargılanmayacak, mahkemeye en kısa sürede çıkacak, çıkmaması durumunda da hüküm verilene dek özgürlüğünü kaybetmeyecek. Yaklaşımımız bu.
"İLLİYET BAĞI OLMADAN BAŞKASI SUÇLU GÖRÜLEMEZ"
Bir suç bir kişiye aitse doğrudan bir illiyet bağı olmadıkça başka bir kişiyle irtibatlandırılamaz. KHK konusunun en önemli açmazlarından birisi şudur, birisi FETÖ üyesi olarak tespit ediliyor, onun 7 sülalesi de o suçun parçasıymış gibi muameleye maruz kalıyor.
Bir kişi suça doğrudan bulaşmamış ve delillendirilmemiş ise idari bir kararla onların cezalandırılmasının önüne geçeceğiz.
Cumhurbaşkanı’na 2018’de söyledim, bir şirket FETÖ irtibatlı bir şirketse bunu hazineye devredin, kayyum atayarak başka rant alanları oluşturulmasın. Biri ortaksa, diğer ortakları FETÖ üyesi değilse mülkiyet hukukunu ortadan kaldıracak uygulamalardan kaçının.
Kriterleri net koyun, birini sırf FETÖ okullarından mezun oldu diye devletten ihraç ediyorsunuz ama kendi damadınız FETÖ okulu mezunu ve bakanlık yaptı.
Biri FETÖ’nün önemli isimlerinden birinin kardeşi diye ceza görüyor, benzer bir konuda başka biri büyükelçi atanıyor. Bu kamu vicdanını rahatsız eder.
"HİÇBİR YAPININ DEVLET İÇİNDE YAPILANMASINA İZİN VERMEYİZ"
Aldatılmak gibi bir şey ülkenin Başbakanı için geçerliyse, sıradan vatandaş da böyle bir insani zaafı gösterebilir.
Ben İslam’ı özgürleştirici bir din olarak benimsedim ve savundum. Aklımı ve vicdanımı ipotek altına alacak, Hazreti Peygambere, Hazreti Ömer’e gösterilmeyen saygıyı şu dini lidere, şu siyasi lidere gösterecek bir yapının içinde olmam.
Hiçbir seküler, dini ya da etnik yapının devlet içinde yargı içinde örgütlenmesine asla izin vermeyiz, hepsini dağıtırız. Kamuda görev yapan herkes tek başına kamuya hizmet eder. Kollektif kimliklerin tümünü kamudan kaldırırız.
Ehliyet ve liyakat unsurlarını getiririz. Şu benim yakınım, şu benim ailemden, şu benim vakfımdan, şu benim bölgemden diye devletin içinde paralel örgüt network çabaları kurmanın önüne geçeriz.
Darbelere karışmış, suç unsuru içeren herkes için en ağır cezaları veririz ama sadece şüphe veya akrabalık bağları yüzünden verilen cezaları geçersiz sayar, mağduriyetleri tümüyle ortadan kaldırırız.
Beraat eden bir vatandaşı idari kararla cezalandırmak adaletsizliktir. Beraat, idari kararın ortadan kalkmasıdır. Ama bir network oluşturma çabasına girdiğinde acilen gereken tedbiri almak gerekir.
Amacımız Gelecek Partisi’ni kurumsallaştırmak ve bir marka haline getirmek.
Öyle bir kurumsallaşma yapacaksınız ki partiniz yüz yıllarca yaşayacak. Bir kişiye ait olmayacak, kimliği anonim olacak. Bir seçim kaybetti diye tarihe gömülmeyecek, kazandı diye de güç yozlaşması yaşamayacak.
Adalet Bakanı’nın imalı şekilde, iktidarda olan bazı başkalarının da açık şekilde söylediği gibi Pelikan diye bir yapılanma var. Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı bunu imaen de söyledi ve hukuk içindeki böyle bir yapılanmaya işaret etti
"PELİKAN ARTIK DEVLETİN MESELESİDİR"
Pelikan meselesi artık Davutoğlu meselesi olmaktan çoktan çıktı, bu bir devlet meselesidir. Devletin içinde bir network Türkiye'de hukuku katletti, yolsuzluklara zemin hazırlayacak ilişkiler ağı kurdu. Bunlar tabii ki konuşulacak, acele etmesinler.
Pelikan gibi yapılar geçmişte de oldu. Bu yapıların piyonları vardır, bu yapıların bir de görünen sahipleri vardır. Finanse edenler, teşvik edenler... Bir de görünmeyen sahipleri vardır. Bugün piyonlar bağırmaya başlamışsa, onlar piyon, ben onlarla niye uğraşayım.
Piyonlar bağırmaya başlamışsa bir telaş var, bir panik var demektir. Hamilerini kaybetme korkusuyla piyonların bağırdığı ortamda sükunetle beklemek gerekir. Niye bağırıyorlar bunlar?
Bir kere şunu kabul etmiş oluyorlar. Evet “Pelikan” denen yapı biziz diyorlar. Dava edin diyorlar ya, eskiden sahip çıkmıyorlardı. İleri bir aşamadır bu. Kabullendiler. Dava edin dediklerine göre kriminolojik bir mesele olabileceğini de kabullenmiş oldular.
Bugün bu piyonlar aslında bana meydan okumuyorlar. Bir kere şunu kabul etmiş oluyorlar. Esas hitap nereye biliyor musunuz? Onları bir piyon olarak kullananlara sesleniyorlar. Onlara sesleniyorlar, bize seslenmiyorlar.
Hitabın kime olduğunu, biraz satır aralarını okursanız demeye çalışıyorlar ki biz sizin için çok fedakarlık yaptık, bakın geçmişte şu iddiaları, hakaretleri iftiraları da attık bize sahip çıkın. Bu bir telaş ifadesidir.
"HAKARETLERE 4 YILDIR SABREDİYORUM"
Pelikan dosyasında ismi geçenlerin, katkıda bulunanların hepsinin geçmiş ilişkileri ortaya çıkar. Sabretmek lazım, öyle telaşla, panikle olmaz bu işler. Ben 4 yıldır sabrediyorum bu kadar ağır hakaretlere.
Şimdi neden bunları konuşma ihtiyacı hissettiler? Hiç telaşa kapılmasınlar. Telaş ve panik piyonlarda ortaya çıkmışsa sahipsiz kaldıklarının işaretidir. Kendilerine yeni sahip arıyorlar ya da eski sahiplerine “bize sahip çıkın” diyorlar.
Önce Adalet Bakanı başta olmak üzere kendilerine bugünkü sistem içinden eleştiri yöneltenlerle bir konuşsunlar halletsinler meselelerini, biz ayrıca bunları değerlendiririz.
KARAR