Davutoğlu’nun 2016’da Erdoğan’a verdiği “Cumhurbaşkanlığı sistemi” raporunda neler yazıyordu?
Erdoğan, 'Siyasi Etik Yasası'na karşıydı
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı sisteminin bu haliyle gelmemesi için elinden geldiğini yaptığını söyledi. Davutoğlu, 2016’da Erdoğan’a verdiği raporun içeriğini açıkladı
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Karar TV yayınında gazeteciler Ahmet Taşgetiren, Yıldıray Oğur ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtladı.
Erken seçim tartışmaları hakkında konuşan Davutoğlu, “2 yıl önce seçim yapılan ülkede yine seçim bahsinin bu denli ciddi bir şekilde konuşulması, ülkede yönetim problemi olduğunu gösteriyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Erken seçim ihtimali yok” diyemediğini ifade eden Davutoğlu, “Erdoğan, 2018’de seçim olmadığını söyledikten sonra Bahçeli’nin seçim çağrısına uymak zorunda kaldı. Seçime gidip gitmeme konusundaki ipler Bahçel’inin elinde. Bahçeli, ‘Siyasetin gidişatı benim elimde’ demek istiyor” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, 'Siyasi Etik Yasası'na karşıydı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Siyasi Etik Yasası” teklifini destekleyen Davutoğlu, benzer bir yasayı Başbakanlığı döneminde çıkartmaya çalıştığını ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna edemediğini söyledi.
Siyasi Etik Yasası için, “Siyasi hayatımın en önemli projesiydi” nitelendirmesinde bulunan Davutoğlu, Erdoğan o dönemde “İlçe Başkanı bile bulamazsınız” diyerek yasaya karşı çıktığını belirtti.
Erken seçimle ilgili tutumunun açık olduğunu kaydeden Davutoğlu, “Erken seçim öyle bir şey ki ya hiç bahsini açmayacaksınız ya da seçimi yapacaksınız. Böyle bir beklenti oluştu mu seçim olana kadar yatırımlar erteler ve insanlar ‘ne olacak kaygısı’ duyarlar. Siyasi iktidarın en büyük hatası iki konunun gündemde kalmasına izin vermemsi. Darbe söylentileri ve erken seçim” ifadelerini kullandı.
Mevcut psikolojik ortamla Türkiye’nin 2023 ulaşmasının mümkün olmadığını savunan Davutoğlu şunları söyledi:
“Türkiye’de AK Pati iktidarı yok. AK Partililer kendilerinin aldatılmasına izin vermesinler. Mecliste MHP onayı olmadan yasa çıkaramayan bir parti var. Yönetme itibariyle bakıldığında ise binde birlerde oyu olan bir parti çıkıp 4 yıldır ülkeyi biz yönetiyoruz diyor. Eski Türkiye aktörlerinin hepsi şu an iktidarın ortağı görünümünde.”
AK Parti'den eriyen oylar artık MHP'ye gitmiyor
AK Parti ve MHP’nin cumhurbaşkanı seçecek gücü kaybettiğine değinen Davutoğlu, Gelecek Partisi’ne kayan her oyun AK Parti’yi tedirgin ettiğini söyledi. Partisinin 6 aylık performansıyla, ülke meselelerini bilme ve bunları halka anlatabilme bakımından en dinamik parti olduğunu ortaya koyduğunu belirten Davutoğlu, eskiden AK Parti’den eriyen oyların MHP’ye gittiğini ama artık MHP’ye de AK Parti’den oy kaymadığını ifade etti.
AK Parti iktidarının tehdit algısı üzerine siyaset yaptığını söyleyen Davutoğlu, “AK Parti vizyon odaklı siyasetle iktidar oldu. Biz o vizyona inanıyorduk. Erdoğan tehdit odaklı bir siyasetin öncüsü haline geldi” dedi.
Meşruiyet Erdoğan veya Bahçeli'nin ağzından çıkanlarla sağlanmaz
Türkiye’de sivil siyaset yapan her aktörün meşru olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Meşruiyet Erdoğan veya Bahçeli’nin ağzından çıkacak sözlerle sağlanmaz. Onlara ‘vatan haini’ derlerse vatan haini olacaklarını zannediyorlar. Yok öyle bir şey. Cephe psikoloji olduğunda ülkeyi yönetmek zorlaşır” şeklinde konuştu.
Son günlerde muhalif kimlikleriyle bilinen kadınlara yönelik tacizlerin artmasını değerlendiren Gelecek Partisi lideri Davutoğlu şöyle konuştu:
İdeolojilerde, inançlarda farklılaşırsınız ama herkes kadına saygıda müttefiktir. Nasıl böyle sözler sarf edilir? Nasıl bundan rahatsızlık duyulmaz? Okuma yazma bilmeyen Anadolu insanının irfanı buna isyan eder. Ramazandayız beli çoğu oruç tutuyordur. Bir Müslümanın en önemli niteliği nezaketidir. Olağanüstü durumda kadınlara nasıl saldırılacağını söyleyenler ve bunar milli olacak. Bu, milli tanımın içini çürütmektedir. Millilik ahlakla, değerlere saygı duymakla olur. Bunlar FETÖ’nün yansımaları. Birçoğu geçmişte FETÖ’yü övmüş arkasında durmuş isimler. Ramazan ayında, komşu hukukunun esas olduğu bir yerde komşuyu tehdit eden bir anlayışa milli demek nasıl mümkün olabilir.
Kadınlara yönelik tacizlerle ilgili Cumhurbaşkanının konuşması gerekiyor
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in konuyla ilgili tepki gösterdiğini hatırlatan Davutoğlu, “Bu, tabloyu değiştirmiyor. Racon tabirini hiç sevmem, kullanılmasını da doğru bulmam. Ama işte racon dönemi bu. ‘Kadının hukukunu biz koruruz’ demenin vaktidir. Demiyorsanız ortalığı boş bulan densizler topluluğu racon kesmeye başlar. Devletin dili hukuk dilidir. yönetenlerin hukuku işletmesi lazım. Biz 28 şubatta başörtüsünün kadının onuru için mücadeleye girdik. Şimdi de hangi düşünce ve inançta olursa olsun kadınlara dönük şiddet ifadesi kullandığında hepimiz tepki göstermeliyiz. Bunu okuyan bir AK Partili nasıl orucunun hazzını alabilir? Nasıl başkalarının kendisinden emin olmasını bekler? Bu konuda Cumhurbaşkanının konuşması lazım. Bunlar başka söz dinlemez hale geldiler. Yarın onun da sözünü dinlememeye başlarlar” ifadelerini kullandı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un bir dil sürçmesi neticesinde “İstanbul’un fethi” yerine “İstanbul’un işgali” nitelendirmesinde bulunmasına dikkati çeken Davutoğlu, “Benzer hatayı muhalefetten biri yapsaydı milli hesaplar denilen hesapların hepsi linç kampanyası başlatır ve insanları o kişinin evinin önünde toplardı. İnsan hata yapar, hepimiz sehven bir şeyler söyleyebiliriz, başkası sehven söylediğinde hukuki müeyyideleri uygulayacaksınız ama sizden biri yaptığında mazur göreceksiniz” dedi.
RTÜK'ün nihai sadakati TBMM'yedir
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in son açıklamalarına da değinen Davutoğlu, RTÜK görevinin sansür mekanizması işletmek olmadığını belirtti. Şahin açıklamalarını hayretler içinde dinlediğini söyleye Davutoğlu, “RTÜK, hak ve özgürlükler bağlamında denetleme yapar ama kanunun özü kısıtlama getiren bir nitelikte değil. Evet Cumhurbaşkanı bürokrasiye talimat verir ama bürokratlar emri kanundan alır. Niye o zaman RTÜK üyeleri TBMM tarafından seçiliyor? RTÜK gibi kurumların nihai sadakatleri TBMM’yedir” şeklinde konuştu.
Davutoğlu, konuya ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Muhtar bile olamaz başlığı” atıldığında ne hissettiğini unutmaması gerektiğini söyledi.
7 Haziran sonrasında HDP’nin silahlı isyan çağrıları yaptığını, o şartlarda halkın oy verdiği partiyle, halkın oylarına saygı gereği görüştüğünü belirten Davutoğlu, 15 Temmuz 2015’te HDP’yle görüştüm ama 23 temmuz 2015’te teröre karşı en şiddetli mücadeleyi başlattım. Bir ülkenin meclisinde bir parti varsa, ona verilen oylara saygı gereği partinin siyasi süreçlerin dışına itilmesini doğru bulmam. O zaman terörize edilen bir siyasi ortam oluşur” ifadelerini kullandı.
Kayyum atamaları: Ara bir seçim yapılsın
HDP’nin PKK’yla arasına mesafe koyması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın bunu yapabilecek bir isim olduğuna dikkati çekti.
Son kayyum atamalarıyla ilgilim de konuşan Davutoğlu, “Demokrasinin kayyumla uzlaşamadığı yer burada. Suç işlemişlerse mahkeme sevk edin, suç teşkil edilsin. Ara bir seçimle halka bir şans verilsin” dedi.
Görevden almaların yöntemi yanlış
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın görevden alınmasıyla ilgili, Yaycı’nın yaptığı hizmetleri bildiğini söyleyen Davutoğlu, Yaycı’nın görevden alınma yönteminin yanlış olduğunu belirtti.
TSK, Diyanet İşleri Başkanlığı, Merkez Bankası, BDDK gibi kurumların itibarının korunması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, “Devlet kurumlar üzerinden ayakta durur. Bir önceki Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in görevden alınmasını da doğru bulmadım. Bu tür atamalarda kamuoyu aydınlatılmalı. Bu, bir yöntem haline geldi” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı sistemindeki bu çarpıklıkların yaşanmaması için elimden gelen yaptım
Davutoğlu, 2016’ın Aralık ayında Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili Erdoğan’a bir rapor verdiğini dile getirerek raporun içeriğini şu sözlerle anlattı:
Raporda Anayasa paketinin sakıncalı olduğunu söyledim. Anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğunu ama bu yöntemin otoriterleşmeyi arttıracağını ifade ettim. 12 Eylül nayasası Özal’ın başbakan olcağını öngöremedi. ‘Anayasalar bir dönem ve bir kişi için yapılmaz. Bu şekilde ele almayın’ dedim. Kuvvetler ayrılığı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısının seçilmemesi noktasında itirazlarım vardı. Halk tarafından seçilmeyen biri bir dakika bile devleti yönetemez, bunun tartışılır bir tarafı yok. Kararname ile kanun yapımı arasındaki çelişkileri anlattım. Böyle bir çarpıklığın yaşanmaması için elimden geleni yaptım. Sonra da evet oyu verin telkini yapmadığım için ağır eleştirilere maruz kaldım. Partili cumhurbaşkanlığa her zaman karşı çıktım. Partinin de devletin de dokusunu bozdu. Bugün Ak Parti için geçerli yarın başka bir parti için geçerli olacak.
Türk ekonomisi dumura uğratıldı
Ekonomiyle ilgili gelişmelere de değinen Davutoğlu, Londra merkezli ekonomik manipülasyonlar neticesinde doların yükseldiği iddialarıyla ilgili, “Kendisi bir başarı hikayesi oluşturamayanların sarıldığı bahane yurtdışı operasyonlarıdır” dedi.
Başbakanlığı döneminde doların 2,97 lira olduğunu hatırlatan Davutoğlu, “O günden beri dünya paraları dolar karşısında değer kazandı ama lira değer kaybetti. Biri bunu izah etmeli. Devlet görevinini mazereti olmaz. Neden varsa eğer Londra operasyon yapabiliyor? İtibarın zayıflamışsa, bütçe açığın zirveyi bulmuşsa operasyona açık hale gelirsin. Koronayla da ilgili değil, öncesinde de ekonomi son derece kırılgandı. Faiz Lobisi varsa, siz bu lobilere bu ülkeyi neredeyse teslime edecek halde ekonomiyi kötü yönettiniz. Hamasi nutuklarla ekonomi düzene girmez. 2016’daki zor şartlarda ağzımızdan böyle cümleler çıkmadı. Çünkü ülkeyi biz yönetiyorduk. 4 yılda Türk ekonomisi çökertildi. İsraf var, ihaleler düzgün yapılmıyor, ülke ekonomisi dumura uğratıldı. Dünyada enflasyon en fazla yüzde 3 iken bizde 12.7. kimsenin bu rakamalara güveni de kalmadı” diye konuştu.