DEPREM SONRASI STRES BOZUKLUĞUNA DİKKAT!

Korku, düşünme ve odaklanma sorununa neden olur 

DEPREM SONRASI STRES BOZUKLUĞUNA DİKKAT!


DEPREM SONRASI STRES BOZUKLUĞUNA DİKKAT!

Türkiye coğrafi konumu ile dünyanın en önemli deprem kuşağında yer alan ülkeler arasında bulunuyor. Bu gerçek zaman zaman yaşanan şiddetli sarsıntılarla kendini acı bir şekilde hatırlatıyor. Travmatik ve hayati risk yaratan bir depremin ortasında kalan insanlarda ise geçici ya da kalıcı psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. En sık görülen rahatsızlıkları ise akut ve travma sonrası stres bozukluğu oluşturuyor. Kabuslar, yabancılaşma, depremi hatırlatan mekan ve yerlerden kaçınma gibi sorunlarla kendini gösteren bu rahatsızlıklar tedavi edilmezse kalıcı hale gelebiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uz. Dr. Serkan Akkoyunlu, deprem sonrası gelişen travma ve psikolojik rahatsızlıklar ile tedavileri hakkında bilgi verdi. 

Korku, düşünme ve odaklanma sorununa neden olur 

Deprem anında doğası gereği bir korku, dehşet anı olarak yaşanır ve bu tüm benliği kaplar ve başka bir şeye odaklanmak, düşünmek pek mümkün olmaz. Depreme maruz kalan bir kişi bir an önce tehditten uzaklaşmak, kaçmak ister ve öyle davranır. Korku anında verilen tepkiler içerisinde gerçek dışılık hissi, yabancılaşma ve tepkisizlik yani “dona kalma” diye tabir edilen durumlar gelişebilmektedir. Sonrasında ise bazı insanlar deprem anını ve ertesinde olanları tam olarak hatırlamakta zorluk çekebilirken, deprem sonrasında kişinin dünya ve kendisi ile ilgili düşünceleri de sarsılabilir.   “Güvendeyim, bana bir şey olmaz” gibi inanışların yerini her an “kötü şeyler olacak hiçbir şeyi kontrol edemem” gibi olumsuz inançlar alabilir. Güvenlik algısını bozabilen bir felaket sonrasında kişi işlevsel olmayan nedenlere atıflarda bulunarak kendini suçlamaya, başkalarına öfke duymaya başlayabilir. Bununla birlikte travma tüm inançların bile sarsılmasına neden olabilmektedir. 

Deprem sonrasında bazı psikiyatrik bozukluklar ortaya çıkabilir

Deprem travmatik, kişinin fiziksel bütünlüğünü bozma ihtimali de olan bir doğa olayıdır. Diğer travmatik doğal felaketler gibi deprem de birçok psikiyatrik bozukluk ile ilişkili olabilmektedir. Bunların başında akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu gelmektedir. Bununla birlikte panik atak, panik bozukluğu, diğer kaygı bozuklukları, depresyon ve sorunlu yas tepkileri de yaşanabilmektedir.

Deprem gibi afetler sonrasında ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklar kendisini daha çok istenmeyen anılar, rüyalar, olayı yeniden yaşar gibi hissetme, fizyolojik uyarılma ile olayı tekrar hatırlama, depremi hatırlatan durumlar ve yerlerden kaçınma ya da bu gibi mekanlarda sıkıntı çekme belirtileri ile göstermektedir. Bu belirtilere ayrıca bulunduğu ortama yabancılaşma veya gerçek dışı olma hisleri, çabuk irkilme, öfke denetiminde zorlanma, uyku bozukluğu ve içe kapanma da eşlik edebilmektedir. Ayrıca, deprem gibi büyük çaplı travmalarda kayıpların olması yas süreci ile ilgili problemlerin bu belirtiler ile iç içe girmesine neden olabilirken, fiziksel bir kafa travmasının varlığı bu belirtileri daha karmaşık hale getirebilmektedir. 

Deprem travması çocukların oyunlarına yansıyabilir

Depreme maruz kalmış çocuklardaki belirtiler, yetişkinlerin yaşadığı sıkıntılara benzemekle birlikte çocuklar bazen olayı oyunlarında yeniden canlandırabilirler. Bununla birlikte huzursuzluk, içeriğini anlatamadıkları kabus, gece panik halinde korkuyla uyanma gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir. 

Kadın ve çocuklarda psikolojik sorunlar daha çok görülüyor

Yapılan çalışmalar afet sonrası psikiyatrik sorunların görülme sıklığının yüzde 20’lerde olabileceğini ortaya koyarken; kadınların, yaşı küçük olanların ve daha öncesinde psikiyatrik bozukluğu bulunanların bu durumdan daha fazla etkilendiğini göstermektedir. Buna ek olarak sadece deprem anını yaşayanlar değil, bir şekilde yakınını kaybedenler ve depremin ardında bıraktıklarına maruz kalanlar da psikiyatrik sorunlar yaşayabilmektedir. 

Uzman yardımı almaktan kaçınılmamalı

Deprem gibi doğal afetler sonrasında akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik sorunlar yaşayan kişilerin uygun zamanda uzman bir psikiyatriye başvurmalarında fayda bulunmaktadır. Bu doğrultuda travma yaşayan kişiler kendilerini rahatlatmak amacıyla yapması gerekenler şunlardır:

 

  • Deprem sonrası özellikle Covid-19 pandemi sürecinde kişinin nerede barındığı, kendisini nasıl korumaya devam edeceği önem taşır. Bu sebeple kişilerin öncelikle kendilerini güven altına almaları gerekir.
  • Güvenli ortamın sağlanmasından sonra kişinin sosyal yaşantısını sürdürmesi, yeniden rutinlerini oluşturması ve çevresinden destek alması önemlidir. Özellikle yas sürecinde cenazelere katılmak, dini ritüelleri yerine getirmek, yaşanan kayıplarla ilgili ihtiyaç duyulduğunda başkaları ile konuşmak ve paylaşmak fayda sağlar. 
  • Travma sonrası ortaya çıkan genellikle çok şiddetli olmayan belirtiler bir süre sonra kendiliğinden de düzelebilir. Ancak kişi kendisi bu belirtilerle başa çıkmakta zorlanıyorsa profesyonel bir yardıma başvurabilir.
  • Profesyonel yardım, kişinin sorunlarını çözme anlamında krize müdahale şeklinde olur. Travma sonrası belirtilerle bağlantılı çeşitli psikoterapiler ve ilaç tedavileri uygulanabilir. Psikoterapi içerisinde korku ve sıkıntı ile bağlantılı hale gelen durumlar, duyumlar ya da yerlerle yüzleşmek veya sıkıntı veren anılar üzerinde çalışmak kişilere yarar sağlayabilir. 
  • Terapi ile kişinin kendisini suçlayan, travma ile bağlantılı işlevsel olmayan düşüncelerini incelemek, farklı bakış açıları geliştirmek ve bu süreç ile ilgili yeni bir anlam oluşturmak sağlanabilir. 
  • Çocukları güvende hissettirmek, yeteri kadar güvence vermek, eğer anlatma ya da oyun oynama ihtiyacı duyuyorsa bu ihtiyacı karşılamak gerekir. Çocuklardaki sıkıntıyla başa çıkılamadığı durumlarda da bir profesyonelden yardım almak ihmal edilmemelidir.
  • Kayıpları olanlar doğal olarak bir yas süreci yaşar. Bu kaybın beklenmedik, ani, travmatik bir kayıp olması bu yas sürecini daha fazla şiddetlendirebilir. Bu gibi durumlarda yasın normal bir tepki olduğu, hüzün, öfke, rahatlama gibi çok farklı duyguların bir arada olabileceği bilinmelidir. Acılar paylaştıkça azalır. Acıyı paylaşmak, toplumsal dini ritüellere katılmak bir anlamda yasın acısını yaşamayı kolaylaştırır. 
  • Kayıp yaşayan kişilerin ölümü idrak etmesi, acısını yaşantılaması, günlük düzenini kaybettiği kişi olmadan yeniden oluşturması gerekir. Ancak yas çok zorlayıcı ve kişinin yaşantısını sürdürmeyi engelliyorsa, üzerinden çok zaman geçmesine rağmen acı çok canlı yaşanıyorsa ve kişi kendine zarar vermeyi düşünüyorsa bu süreç problemli hale gelmiş olabilir. Bu tür durumlarda profesyonel yardım almaktan kaçınılmamalıdır. 
  • Travma sonrasında ve yas sürecinde ortaya çıkan depresyon, akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve diğer kaygı bozuklukları gibi bir psikiyatrik rahatsızlık için psikoterapi yöntemleri dışında etkin ilaç tedavileri de mevcuttur.