Depremde yakınları kaybolan ailelerin isyanı: Bizi bir kemiğe muhtaç ettiniz

'27 KİŞİ AYNI ANDA NASIL KAYIP OLUR'

Depremde yakınları kaybolan ailelerin isyanı: Bizi bir kemiğe muhtaç ettiniz


Depremde yakınları kaybolan ailelerin isyanı: Bizi bir kemiğe muhtaç ettiniz

6 Şubat depremlerinin üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Yetkililer tarafından 'kayıp çocuk yok' açıklaması yapılsa da birçok depremzede aile hastanede, mezarlıkta, sokaklarda çocuklarını arıyor. Antakya'da Rönesans Rezidans’ta aralarında çocukların da olduğu 54 kişi, İlke Sitesi'nde yine aralarında çocukların da olduğu 27 kişi kayıp. Aileler, yakınlarının bulunması için bir şey yapılmadığını belirterek "Bizi bir kemiğe muhtaç ettiniz" dedi.

6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybedenler, bir yıldır endişeli bekleyişleri sürüyor. Ailelerin, çocuklarını ve yakınlarını ararken geçtiğimiz günlerde ABD’de yürütülmekte olan Jeffrey Epstein davasında Türkiye’den de çocukların kaçırılması iddiaları gündeme geldi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, iddialara dair “6 Şubat depremi sonrası 1912 çocuğumuzdan bir tanesinin bile kayıp olması durumunun söz konusu olmadığını tekraren ilan ediyorum” dedi.

Depremde kayıplarını arayan aileler soruyor: “Peki o zaman evlatlarımız nerede?”

'RÖNESANS’TA EMİR GELDİ VE ARAMAYI DURDURDULAR'

Burcu Günaydın Özkan'ın Gazete Duvar'da yer alan haberine göre, “Cennetten bir köşe” sloganıyla daireleri satılan Hatay’ın Antakya ilçesindeki Rönesans Rezidans, binlerce kişiye mezar oldu. Rezidansta hala 54 kişi kayıp. Suna Öztürk’ün kızı Tuğba Koşar ile torunları üç yaşındaki Mustafa Kemal ve bir yaşındaki Mehmet Akif Koşar, Rönesans Rezidans’ta enkaz altında kaldı. Bir yıldır ne kızına ne de iki torununa dair bir iz bulabilen Öztürk, “Bize avunacak bir fotoğrafları bile kalmadı” diyor.

Aksaray’da oturan Suna Öztürk, deprem haberini alır almaz hemen yola çıktı, 20 gün enkaz başında bekledi. Rezidansın tamamında değil ama bazı bölgelerinde yangın çıktı. Öztürk, yanan bedenlere, enkazdan çıkarılan cenazelere, her yere baktı ama ne kızına ne de torunlarına dair bir şey buldu. Rezidansta arama-kurtarma çalışması yapan ekiplerin ilk günler detaylı baktığını, sonrasında hızlıca enkaz kaldırma çalışması yapıldığını vurgulayan Öztürk, “Kepçeciler bize ‘Abla yukarıdan emir geldi, burası çok gündem olduğu için hemen enkaz kalksın istiyorlar’ dedi. Yani arama-kurtarma yarım kaldı, enkaz kaldırma çalışmasına başladılar” diye konuşuyor.

'6 ŞUBAT'TA RÖNESANS ÖNÜNDE KEFEN GİYECEĞİM'

Defalarca hem Suna Öztürk hem de damadı DNA verdi ancak hiçbir eşleşme olmadı, CİMER’e başvurdu, bir cevap gelmedi. Ne yapacaklarını, nereye gideceklerini, nasıl bir yol izleyeceklerini bilemeyen Öztürk, bir sene dolmasıyla kayıpların nüfustan düşürülmesi endişesini taşıyor: “Biz nüfustan düşsün istemiyoruz. Aramaya devam etsinler istiyoruz. Rönesans Rezidans'ın enkaz molozları bir yere götürüldü. Kepçelerle girdiler, arama yapmadılar bir yerden sonra. Rönesans molozları nereye gittiyse oraya baksınlar, orada arama yapsınlar. Ya da biz gelip yapalım. ‘Kayıp çocuk yok’ diyorlar, o zaman benim iki torunum nerede? Bizim yavrularımızın kemikleri molozların içinde. 6 Şubat’ta Rönesans önünde kefen giyeceğim, bizi bir kemiğe muhtaç ettiler, ben artık ne diyeyim.”

'27 KİŞİ AYNI ANDA NASIL KAYIP OLUR'

Depremde öne çıkan sitelerden biri de Antakya ilçesindeki Güzelburç Mahallesi'nde yer alan İlke Sitesi... Bu binada 28 kayıp var. Binanın son enkazı nisan ayında kaldırılırken, oğlu, gelini ve 8 yaşındaki torununu arayan Selahattin Kılıç da oradaydı. Saatlerce enkaz başında bekleyen Kılıç, torununun sadece beslenme kabını bulabildi. Binadan ilk zamanlar sağ çıkan olsa da sonraki süreçte 27 kayıptan bulunan hala yok.

Sevda Köse, 28 yaşındaki abisi Yakup Köse, yengesi 22 yaşındaki Münevver Köse ve o zaman 6 aylık olan yeğeni Abbas Yiğit Köse’yi arıyor. Depremden yaklaşık iki saat sonra İlke apartmanının önüne gelen Sevda Köse, altı gün enkaz kaldırmanın sürdüğünü, bölgede üç defa arama yapıldığını, bu süreçte sağ çıkanların da olduğunu söylüyor: “Sekizinci kattan Hamutan ailesi sağ çıkarıldı, yine üst kattan iki tane yanmış cenaze çıktı. DNA verdik, bize ait değil, başka bir aileye ait çıktı. Bir, iki kişi değil, 27 kişi aynı anda nasıl kayıp olur? Ara katta yangın çıktı ama her tarafı kül edecek bir yangın değildi ve yağmur yağıyordu. Bir tane yaşlı teyze çıkarıldı, öldü diye kenarda duruyordu, üzerine de halı koymuşlar. Birkaç saat sonra kıpırdamaya başladı, hipotermi geçirmiş, ısınınca kendine geldi. Yine binadan bir anne ve çocuk sağ çıktı. Yani herkes ölmedi, sağ çıkanlar da var. Çok fazla kayıp var, bunların arasında çocuk da var. Biz artık bittik, bir saç teli, bir kemik istiyoruz. Ya da hastanedeler mi, neredelerse bulunsunlar. Meclis Araştırma Komisyonu mu kuruluyor, başka bir şey mi yapılıyor, artık yapılsın.”

Sevda Köse’nin de en büyük korkusu nüfustan düşürülme işlemi. Nüfusta 'kayıp' yazarken hala bir umutları olduğunu ama 'öldü' yazarsa aramanın tamamen durdurulacağını ifade ediyor.

'İKİ ÖLÜM, İKİ KAYIP VAR'

Adıyaman merkezde bulunan Arzıklar apartmanı da depremde yıkıldı. 46 yaşındaki Zeliha Demir ve oğlu 9 yaşındaki Muhammed Enes Demir, 6 Şubat depreminden kayboldu. Murat Demir, abisi ve bir yeğeninin sağ çıkarılarak, hastaneye kaldırıldığını, iki yeğeninin cansız bedeninin enkazdan çıkarıldığını, yengesi Zeliha ve 9 yaşındaki yeğeninin de cenazesinin defalarca arama yapılmasına rağmen enkazdan çıkmadığını belirtiyor.

Beş katlı Arzıklar Apartmanı çok kalabalık bir bina değildi. İki ölüm ve iki kaybın dışında binada başka kayıp yok. Murat Demir, Türkiye’deki tüm hastanelere gittiklerini, abisinin defalarca DNA verdiğini ama hiçbir eşleşme olmadığını anlatıyor. Demir ailesi, Zeliha ve oğlu Enes’in enkazdan yaralı çıktığına inanıyor. Murat Demir, bir an önce araştırma ekibi kurulmasını, ölüyse cenazelerini sağ ise kayıplarını istediklerini söylüyor.

KARAR