‘‘Depremden Ölmediysek Kirden Öleceğiz’’

‘‘Samandağ düzelir ama zaman ister’’

‘‘Depremden Ölmediysek Kirden Öleceğiz’’




‘‘Depremden Ölmediysek Kirden Öleceğiz’’

‘‘Şu anda en çok tuvalette sıkıntı yaşıyoruz, su konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Erkekler kadınlar gibi değil. Şu an girecek tuvaletimiz bile yok. Ben o gün bugündür duş alamıyorum. Yalnız ben değil benim yanımda kalan aileler de böyle. Depremden ölmediysek kirden öleceğiz.’’ Hatay’ın Samandağ ilçesinde yaşayan Yeliz Havari son 23 günde yaşadıklarını bu sözlerle anlatıyor.

Samandağlı kadın depremin üzerinden 23 gün geçmesine rağmen hala organizasyon ve koordinasyon sorunlarını iliklerine kadar hissettiğini söylüyor.

Önceki gün ilkokul birinci sınıfa giden oğluna kitap alabilmek için dört saat sırada beklediğini ancak sadece bir kitap alabildiğini söylerken yaşadığı hayal kırıklığını gizlemiyor: ‘‘Yalnız kitap için değil erzak için de saatlerce kuyruğa giriyorsun. Ama yine de alamıyorsun. Çünkü nizami değil. Paranla alabileceğin bir şey de yok. Dün su vermediler, hastaneye gidiyor diye. Paranın yürümediği bir zaman geldik şu anda. Market arıyorsun yok, su alacaksın yok, paranla alacaksın o da yok. Biz beş yıl kendimize gelemeyiz.’’

‘‘Yardıma zamanında gelselerdi, ölenlerin yüzde 30’u kurtarılabilirdi’’ Kentin en fazla yıkıma uğrayan bölgelerinin en başında gelen Atatürk Caddesi’nin üzerinde orta hasarlı bir binadan yakınlarının eşyalarını çıkartıp çıkartamayacaklarının hesabını yapan Yeliz Havari ve eşi Adil Havari, depremden sonra hemen herkesin büyük psikolojik sorunlar yaşadıklarını ve bunun uzun süre geçmesinin mümkün olmadığını söylüyorlar.

Adil Havari, ‘‘Eşyalarımızı indirmekten korkuyoruz. Eve girmeye korkuyoruz. Yatarken korkuyorsun, dururken korkuyorsun. Bir de şunu söyleyeyim yardım çok geç geldi. Üçüncü günde dahi buraya gelemediler. Tahminimce yardıma zamanında gelselerdi, ölenlerin yüzde 30’u kurtarılabilirdi ama kurtarılamadılar. Yeğenimin iki gün sesini duyduk. ‘Ayağımı kesin kurtarın’ diyordu. İki gün sonra rahmetli oldu. Enkaz altındakilerin seslerini duyuyorduk ama insan gücümüzle aletsiz edevatsız ne yapabilirdik. Ne kadarını kurtarabilirdik?’’ dedi.

Kentte birçok enkaz kaldırılmayı bekliyor. Çalışmalara bakılırsa ilk hedef Atatürk Caddesi etrafında yıkımın izlerini silmek, hafriyat çalışmaları o bölgede yoğunlaşmış.

‘‘Samandağ düzelir ama zaman ister’’

Caddede bulunan benzin istasyonunda çalışan Zafer Eser, işyerinin hemen arkasında oturduğu binadan eşi ve çocuklarıyla birlikte çıkmayı başarmış ama yan binada oturan annesi, kardeşi ve yeğenleri onun kadar şanslı olamamışlar.

Eser, ‘‘Annemi, iki amcam ve eşleri, ablam ve kızı dört katlı binada vefat etti. İlk günlerde kendi imkanlarımızla çıkarmaya çalıştık ama yapamadık bir şey. Molozlar bayağı düşmüş. Vinç lazım. AFAD’dan gelenler vardı ama ancak dördüncü gün vinçle çıkarabildik. Zor çok zor artık normalleşmek. Zaman ister. Bir, iki bina değil çarşı çıkılmış. Cumhuriyet mahallesi ve Atatürk mahallesi komple yıkılmış. Samandağ düzelir ama zaman ister.’’

‘‘Alzheimer kız kardeşim var, beyni bebek gibi; acaba devlet bize bakacak mı?’’

Samandağlı gençler geleceğe dair daha güçlü umuda sahip.

Depremin yarattığı tahribatın büyüklüğünün farkındalar ama çalışarak üstesinden gelebileceklerini düşünüyorlar. Ancak evini, işini aşını kaybeden daha yoksul kesim kendisini çaresiz hissediyor.

Alzheimer hastası kız kardeşinin bakımını üstlenen Hasan Çakır, kafasında geleceğe dair birçok soru barındırıyor.

VOA Türkçe’nin konuştuğu Çakır, ‘‘Evim dükkanım gitti. Alzheimer kız kardeşim var. Beyni bebek gibi. Bize kim bakacak. Şimdi Allah razı olsun AFAD yardım ediyor. Ama yarın kim bakacak. Ablam kız kardeşim hepsi öldüler. Kız kardeşime kim bakacak gitti. Acaba devlet bakacak mı?’’ diye konuşurken hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Hilmi Hacaloğlu / VOA