DEVA Partili Yeneroğlu'ndan 'irtibat ve iltisak' tepkisi: AYM açısından kara bir leke

"ANAYASA MAHKEMESİ AÇISINDAN KARA BİR LEKEDİR"

DEVA Partili Yeneroğlu'ndan 'irtibat ve iltisak' tepkisi: AYM açısından kara bir leke




DEVA Partili Yeneroğlu'ndan 'irtibat ve iltisak' tepkisi: AYM açısından kara bir leke

DEVA Partili Yeneroğlu, AYM'nin “irtibat ve iltisak” kavramlarının kullanılmasında aykırılık görmemesini eleştirerek, "Anayasa Mahkemesi açısından kara bir lekedir" dedi.

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, OHAL KHK’larında “irtibat ve iltisak” kavramlarının kullanılmasında aykırılık görmediği için Anayasa Mahkemesi’ni eleştirdi. Bu kavramları “belirsizlikle” niteleyen Yeneroğlu, KHK’ların ömür boyu sonuç doğurmasının da ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu savundu.

"ANAYASA MAHKEMESİ AÇISINDAN KARA BİR LEKEDİR"

Yeneroğlu, yayınladığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Anayasa Mahkemesi, OHAL KHK’ları ile kamu görevinden ihraç gerekçeleri arasında belirtilen ve kesinleşmiş bir yargı kararına dayanmayan ‘üyelik ve mensubiyet’ kavramlarının masumiyet karinesini ihlal ettiğini belirtmiştir. Bu tespitine rağmen aynı kararda ne yazık ki irtibat ve iltisak kavramları ve KHK’lıların ömür boyu kamu görevinden yasaklanmaları konularında Anayasa’ya aykırılık görmemesi Anayasa Mahkemesi açısından kara bir lekedir.

"GÜVENCE SAĞLAMAYAN BİR NİTELİK"

Söz konusu kararın iki nedenle hukuka aykırı olduğunu ileri süren Yeneroğlu gerekçelerini şöyle sıraladı:

“İrtibat ve iltisak kavramları hukuki güvenliği ortadan kaldıran, sonradan getirilen tanımların ise geçmişe yürütüldüğü belirsiz kavramlardır. İrtibat ve iltisak kavramları mevzuatta daha önceden tanımlanmış ve içeriği belirli kriterler değildir. İhraç tarihinde kişilerin meslekten çıkarılmayı gerektiren somut bir fiili olmamasına rağmen tamamen hal ve tutumları ile belirli bir gruba yakınlıkları veya sempatizanlıkları olduğu varsayılarak irtibat veya iltisaklı oldukları isnadıyla insanlar meslekten çıkarılmıştır. İrtibat ve iltisak kavramları ise ihraçlar tamamlanıp, OHAL Komisyonu’ndan ret kararları çıktıktan sonra mahkemeler tarafından çerçevesi belirsiz şekilde tanımlanmış ve bu tanımlar geçmişte gerçekleşen olaylara uygulanmıştır. Bu kavramlar, Anayasa’nın öngördüğü şekilde açık, net ve anlaşılabilir olma kriterlerini karşılamamaktadır. Nitekim Venedik Komisyonu’na göre de bu kavramlar her türlü bağlantının kamu görevinden çıkarılmayla sonuçlanmasına imkân tanıyan ve asgari düzeyde de olsa güvence sağlamayan bir niteliktedir.”

“Yargı kararına dayanmayan ve belirsiz kriterlerle gerçekleşen ihraçların kişiler açısından ömür boyu sonuç doğurması ve hatta aile üyeleri açısından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması hükümleri nedeniyle ihraç kişinin yakınlarının da kamu görevlerinden men edilmesi sonucunu doğurması sebebiyle OHAL’in kalıcılaştırılması anlamına gelir ve ölçülülük ilkesine aykırıdır. Anayasa Mahkemesi kararında, ihraçların usuli güvenceler ve bireyselleştirme sağlanmadan yapıldığı ve ölçüsüz olduğu itiraf edilmesine rağmen bu tedbirlerin ömür boyu yasaklama sonucu doğurduğu göz ardı edilerek ihraçların OHAL sınırlarını aşmadığına ve ölçülü olduğuna karar verilmiştir. Hâlbuki ömür boyu kamu görevinden men eden bu hükümlerin ‘ölçülü’ kabul edilmesi AYM’nin önceki ve AİHM’in de güncel içtihatlarına açıkça aykırıdır. Nitekim AİHM, yakın tarihli ‘Polyakh ve diğerleri/Ukrayna’ kararında, acil bir durum olduğu gerekçesiyle kişilerin toptancı bir şekilde damgalanmaları, kamu görevinden çıkarılmaları, on yıl süresince kamu görevinden yasaklanmaları ve yaklaşık on bin kişiyi etkileyecek şekilde geniş kapsamlı tutulmasının ölçülü olmadığına ve insan hakkı ihlali olduğuna hükmetmiştir.

KARAR